GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Cumhuriyet Bayramı için yapılan etkinlikleri izlerken, gözümün önüne, Son Padişah Sultan Vahdettin’ in, 17 Kasım 1922’de İngilizlere ait HMS Malaya Zırhlısı ile gizlice ülkeden ayrılışı ile ilgili haberler geldi.

Bu tarihî olayı bugün ele almayacak, sadece onun hakkında söylenen bazı açıklamaları hatırlatmakla yetineceğim. Ben de sadece şunu söyleyebilirim: “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, Sultan Vahideddin’ in adının bir şekilde anılmasını hayretle karşıladım.”

Bunu kısaca böyle ifade etmiş olayım.

Şimdi, yazıya konu olan asıl açıklamaları görelim:

Özellikle İngiliz arşivlerinde yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Salâhi R. Sonyel:

“…Vahideddin, ulusal akıma karşı cephe almış, daha sonra bu akımın önderlerini yasa dışı ilân ederek ölüme mahkûm ettirmiş ve Damat Ferid’ le birleşerek Kürtleri, Anadolu akımına karşı ayaklandırmaya kalkışmış; Kemalistlere karşı savaşmak için yabancılardan yardım istemiş ve Çerkez Ahmet Anzavur’ u Bağlaşıkların yardımıyla silâhlandırarak ulusal akıma karşı çıkarmış; meydana gelen çarpışmalarda ve onun parmağı olan isyanlarda birçok Türk insanının kanının akıtılmasına sebep olmuştu.” ( Salahi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Cilt I, TTK Yayını, Ankara, 1987, Sayfa 46,47; Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, TTK Yayını, Ankara, 1991, Sayfa 17)

Turgut Özakman:

“... Osmanlı İmparatorluğu’nu Milli Mücadele’yi yapanlar öldürmedi, zaten 150 yıldır can çekişiyordu. Abdülaziz bir gün Ali Paşa’ya, ‘Bizim durumumuzu tam anlatsana bana’ diyor. Paşa şöyle cevap veriyor; ‘Kabuğu incecik zar olan bir yumurtaya benziyoruz. Bir diken dokunursa akıp gideceğiz.’ I. Dünya Savaşı, o dikenin dokunmasıdır, aktı gitti koca imparatorluk.  “ ( Hürriyet, 29 Ağustos 2005)

Halide Edip Adıvar:

“…Türkiye, … pek çok padişah yetiştirdi, fakat şimdiye kadar Osmanoğulları’ndan hiç biri, rahatça yaşayabilmesi için Türkiye’nin boyunduruk altına girmesi yönünde entrika çevirecek kadar alçalmadı.” ( Salahi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Cilt I, Sayfa  47)

Veliaht Abdülmecit Efendi:

“…O hain, yalnız vatana ihanet etmedi. Hanedanımızın şerefi ile oynadı. Artık vatandan da, hanedanımızın sicilinden de kovulan bu adamdan bahsetmeyelim.”( Doç. Dr. Metin Ayışığı, “ Milli Mücadele ve Sultan Vahdettin “, 7-9 Nisan 1999 tarihleri arasında Konya Selçuk Üniversitesi’nde düzenlenen “ Kuruluşunun 700. Yıldönümünde Osmanlı Devleti” Kongresi Bildirisi)

Sultan Vahideddin ile hanedan hakkında çok nadir duyulabilecek sözler ise Sultan Abdülmecit’in oğlu Ahmed Kemaleddin Efendi’nin torunu Ahmed Kemaleddin Kereddin’e ait:

“…Abdülaziz’den sonra şehzadeler iyi yetiştirilmedi. Yerlerini dolduramaz hale geldiler. Bu, hakikat…

…Her hükümdar, saltanatın kendisine millet tarafından değil, Allah tarafından verildiğine inanır. Devleti kendi mülkü sayar. Mülküne ihanet etmez. İşte bu yüzden Vahideddin için hain diyemem. Bir şeyler yapmak istedi ama hülya içerisindeydi. Hezimetten kurtuluş için İngilizlerden atıfet bekliyordu. Viktorya İngilteresi ’nin rüyasını görüyordu.  Bir hanedanın başka bir hanedanı ortadan kaldıracağını aklına bile getirmiyordu. Belki İstanbul’u, Avrupa’daki toprakları korumak istedi. Karşı çıksaydı, bu toprakların tamamı elimizden giderdi, mani olmayı düşündü. Ama hakikaten böyle mi düşündü, bilemem. Belki de kendi menfaatlerini ön plâna aldı. Ama dışarı gitmesi hata… Affedilmeyecek bir hata. Can korkusuna düşmüştü düşmesine de, kalsa, öldürülse ne olurdu? Dışarıda zaten kaç sene yaşadı ki? Topu topu dört sene... İstanbul’dan çıkmasa, hatta öldürülse, dışarı gitmesinden daha iyiydi.

…Osmanoğulları’nın başına gelenler, başka hanedanlarla karşılaştırıldığında, hiç de fena sayılamaz. Ortada, bizim aileyle mukayese etmek için, başka örnekler de var. Rusya’da Romanoflar’ın sonunu düşünün. Hanedanlarından bir kişi bile hayatta kalmadı. Hepsini kuşuna dizdiler. İhtilâl Fransa’sında kralın, kraliçenin bile kafası kesildi. Bizi sade dışarı göndermekle iktifa ettiler. Yıllar sonra da çok şükür geri gelmemize izin verildi. Dolayısıyla Atatürk’ün aleyhinde düşünmek mümkün değil. Bugün, ondan hareketle bugünlere geldik. Beter bir halde olabilirdik. ” (Murat Bardakçı, Osmanlı Hanedanının Sürgün ve Miras Öyküsü Son Osmanlılar, Sayfa 73,79)

Tarih acımasızdır, ülkesini gizlice terk eden Sultan Vahideddin hakkındaki hükmünü de acımasızca vermiştir.

Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı Hayırlı Olsun.

Aydınlık ve esenlik dolu günler dilerim.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!