İlk telsiz bağlantısı 1896 yılında ünlü bilim insanı Guglielmo Marconi tarafından gerçekleştirilmiştir.

Telsiz kanunu nedir?

Kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan tüzelkişiler ile gerçek kişiler telsiz sistemleri üzerinden kodlu veya kriptolu haberleşme yapamazlar. Kamu kurum ve kuruluşlarının telsiz sistemleri üzerinden kodlu haberleşmesi Haberleşme Yüksek Kurulunun izni ve kararı ile yapılabilir.

Madde 1 - a) 9 Haziran 1937 tarih ve 3222 sayılı Telsiz Kanununun 36 ve 37 nci madde hükümleri… Bu kanun maddesi çok yıllar sonra;

“Kanun Numarası : 2813                                                                                                                                                                Kabul Tarihi          : 5/4/1983                                                                                                                                                     Yayımlandığı R. Gazete: Tarih: 7/4/1983 Sayı: 18011” ile yeniden düzenlenmiştir.  

Telsizle ilgili bu kısa bilgiden sonra yaşanmış olaya geçelim…  

ÜLKEMİZİN İLK MOTOR BLOKU DÖKÜM TESİSİ DÖKTAŞ

1973 yılında Koç gurubu bünyesinde kurulan şirketin Bursa ilimizin Orhangazi ilçesi ve İznik Gölü yakınında motor bloku ve diğer otomotiv parçaları dökümü için tesis kurma çalışması    9 Mart 1977 günü özel olarak yapılan hatıra sigara kül tabağı dökümüyle başarıyla sonuçlanmıştır.

Ben de genç bir makine mühendisi olarak 1975’te ülkemiz için çok önemli olan bu projede görev aldım.

Tesis göle çok yakın ve kurulum sahasının eski bir bataklık üzerinde olması; sık sık projede yeni düzenlemeler gerektiriyor ve her hafta teknik ekip olarak düzenli toplantı yapıyorduk.

Tesis genel olarak çelik yapı olarak tasarlanmıştı. Teknik ve idari ekip olarak rahat çalışacağımız için yönetim binamıza henüz başlanmamış, ekip olarak derme çatma yerlerde bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Mutfak ve yemekhane düzenimizde yoktu. O dönem Koç Gurubu bünyesinde olan ve bize birkaç kilometre mesafede olan Kav Kibrit fabrikasında yemek yiyorduk.

Koç Gurubu adına Döktaş proje sorumlusu ve yürütücüsü konumundaki Bernar Bey sık sık şantiye ziyaretine geliyor ve sorunlarımızı dinliyor, çözüm üretmeye çalışıyordu Bugün rahmetle andığım ve kendilerinden çok şey öğrendiğim Bernar Nahum Bey bir şantiye ziyaretinde, olağan toplantımıza müteahhit şirket ortaklarından Tuncer beyi çağırarak:

“Tuncer Bey, bak bu gördüğün mühendis arkadaşlarımın tamamı Türkiye’nin en iyi mühendisleridir. Bu arkadaşlarımın ayakları çamurlansın bile istemem. Öncelikle bu arkadaşlarımın rahat çalışacakları binamızı yapmanı istiyorum” dedi.

İdare binamız çok hızlı ve çok güzel olarak yapıldı. Benim odamın penceresinden Yeniköy yamaçları görünüyordu. İlkbaharın güzel bir günü İtalyan teknisyen Bay Cappello benimle bir konuda görüşmek üzere odama geldiğinde gözü karşı yamaçtaki müthiş manzaraya takılı kaldı ve bana dönerek:

“Burada sana bir ücret ‘maaş’ veriyorlar mı?” Diye sorunca:

“Elbette veriyorlar…” deyince;

“Bu kadar güzel bir oda varsa para ne lazım…” diye gülümsemişti.

Teknik ekip olarak en büyük sorunumuz haberleşmeydi. Fabrika sahası çok geniş, çalışanlara bir haber veya talimat ulaştırmak zor ve zaman alıcıydı, kısaca biz ekip olarak haberleşme amaçlı telsiz istiyorduk. Her defasında Bernar Beyden bu sorunumuza çözüm bulmasını rica ediyorduk. O da her defasında bunun bir ülke sorunu olduğunu yineliyor ve

“Bu sorunu arkadaşlarımız hükümet nezdinde de sürekli dile getirip, takip ediyorlar. Vehbi Bey bile bu sıkıntıyı Başvekile, Cumhur Reisine anlatmış, arkadaşlar, elimizden geleni yapıyoruz ama durum bu” diyordu.

Ülke olanaklarının oldukça kısıtlı oldu o yıllarda biz canla başla çalışıyorduk. Şehirler arası telefon görüşmesi için bile saatlerce sıra beklenilen günlerdi.

Orhangazi Yalova arası tek şeritli zor bir yoldu. Kar yağışının yoğun olduğu zamanlarda Yalova’ya gidemediğimiz, Süpürgelik’ten geri dönüp Gemlik’te bir otelde kaldığımız bile oluyordu. O günlerde Orhangazi’de otel de yoktu.

Sonuç olarak birçok zorluklar aşılarak 9 Mart 1977 de birinci hattın dönmesi ve ilk döküm mutluluğunu hep birlikte yaşadık.

Bir başka anı ise YÜKSEKLİK KORKUSU…

Ark ocaklarının üstündeki köprülü vincin montajı tamamlanmış, test çalışmaları yapılmış ve sıra vincin ‘kabül’ işleminin tamamlanmasına gelmişti. Kabul heyeti olarak İbrahim Merttürk ve Hannan Öngü olarak belirlenmişti.

Teknik kabul dosyası elimizde sahaya vardık, İbrahim arkadaşım ter içinde ve bana:

“Arkadaş sen yukarıya yalnız çık. Benim sana güvenim sonsuz… Bende yükseklik korkusu var” dedi.

Aşağıda birlikte kontrol noktalarını ve yöntemleri birlikte tespit ettik. Ben henüz otuz yaşındayım. Çelik kolona hızla tırmanıp vinç raylarına ulaştım. O yüksekliği bilen bilir… Tespitlerimi aşağıya iletmem gerek ki not alınsın. Aramızda bağlantı için telsiz de yok. Neyse işaret diliyle bir şeyler yapmaya çalışarak görevimizi tamamladık.

İlk dökümden yaklaşık bir ay kadar sonra yani Nisan 1977 de, bir ay süreyle Fiat Tesislerinde inceleme ve eğitim amaçlı yine İbrahim arkadaşımla birlikte ola çıktık.

Yeşilköy Hava Alanına vardık, hava alanı henüz yenilenip ‘Atatürk Hava Limanı’ adını almamıştı. Uçağa bindik, koltuklarımıza oturduk. İbrahim arkadaşım yine ter içinde ve elimi öyle bir sıkıyordu ki…

Önce Roma, sonra Torino ama; Roma Torino arası İbrahim arkadaşım rahatlamıştı, Daha sonra Hamdi Doğru ve Atila Galatalı eşleri ile gelerek bize katılmışlardı.

Güzel günlerdi. Biz de güzel ve uyumlu bir ekiptik. Hep birlikte ülkemize önemli bir tesis kazandırmanın gurur ve mutluluğunu yüreğimizde taşıdık.

Geride bıraktığımız elli yılı hatırlamaya çalışınca, bugün varılmış olunan nokta gerçekten hoş duygular uyandırıyor. O yıllarda yaklaşık 12.000 kişi nüfusu ile Orhangazi tam bir köy ile kasaba arası yerleşimi yeriydi. Bugün ise Döktaş ve kardeşi Asilçelik sayesinde birçok ilimizden daha çok nüfus barındıran kocaman bir ilçedir Orhangazi…