GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

(Ben bu ‘Günaydın’ kelimesini tahmininizden fazla önemsiyorum. Gününüz aydınlık olsun, her zaman şen ve esen kalın, anlamında… Her yazıma Günaydın diyerek başlamam bundan!)

Zaman zaman dile getiririm, benim siyasetle hiçbir ilgim olmadı, olmaz da… Herhangi bir siyasî partiyle gönül bağım olmadığı gibi sempatim de yok. Buna rağmen bazı siyasî partilere çoook uzağım!

Öyle takım tutar gibi siyasî parti tutma konusunu hiç benimseyemedim. Aklım ermiyor. Esasen tuttukları takım yenilince ya da iyi oynamayınca taraftarlar protestodan kaçınmıyorlar ama bu durum siyasî parti yandaşları için geçerli değil. Anlayışa göre eğer bir partiyi tutuyorsan, o parti ne yaparsa yapsın partini destekleyeceksin. Parti başkanı ne yaparsa yapsın, ‘vardır bir bildiği’, deniyor!

Bu durum bana ters; benim için akıl- mantık- sorgulama- denetleme önemli…

Toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ ndan belirlenen kuruluş değerlerine; demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine sıkı sıkıya bağlıyım.

Atatürk ilke ve devrimlerini samimî olarak benimsemiş bir insanım.

Daha ilkokul birinci sınıfta adeta boğazımız parçalanırcasına haykırdığımız “Andımız” benim için rehberdir! Bu duygularımdan hiç vazgeçmedim!

Yazılı ve görsel medyada sadece haberleri izliyor, yorumları ya da açık oturumları ( tamamı taraflı olduğu için) izlemiyorum. Kişisel yorumum bana aittir! Haberleri izler kendi yorumumu kendim yaparım!

Benim her zaman yol göstericim, rehberim Atatürk’ tür. Bir konuda çelişkiye düştüğüm zaman, o konuda Atatürk ne demiş ona bakarım.

Örneğin, Atatürk, yönetim kadrolarında görev yapanlara ya da yapacak olanlara şunları söylüyor:

* * *

“… Bir devlet adamı millete karşı namuslu davranmalı, milleti aldatmamalıdır. Açık yürekli olmalı, ne yapılacaksa, olduğu gibi ifade etmelidir. Yurttaşlarına gerçeği söylemeyi görev bilmelidir.

Başarı için, olacakları önceden görmeli, çareler düşünmeli, önlemler almalı, yapılacakları plânlamalıdır. Her şey için, örneğin bir felâket için de öyle: Felâketin önlenmesi ve karşı savunma araçları üzerinde, felâket başa gelmeden önce düşünmek lazımdır. Geldikten sonra üzülmenin hiçbir faydası yoktur.” 

“… Devlet işleri çocuk oyuncağı değildir. Bir devlet adamı; kendi insanî duygularının tutsağı olarak devlet sorunlarını halledemez, o yetkiye sahip de değildir. Çünkü ülke kimsenin malı, mülkü değildir. Ülke ve millet işlerinde, hakikî işlerde duygu olmaz. Hizmette hatıra, dostluğa bakılmaz, millet macera aracı yapılamaz.”

“… Ülke kimsenin malı mülkü değildir. Türkiye’de birilerini iktidara ve yetkili makamlara getiren güç yalnızca Türk milletidir. O makamlarda yalnızca Türk milletine hizmet edilir. Millî Egemenlik yalnızca Türk milletinin çıkarları yolunda kullanılır.”

“…Bir devlet kişisel görüşlerle yönetilemez. Devlet adamı kişisel arzularıyla devlet işini birbirine karıştırmaz. Bir kişi, beş kişi, bir millete ve bir devlete ait olan sorunları ne düşünebilir ne de başarabilir. Çünkü ruhlarında gerekli olan kuvveti bulamazlar. Bu kuvvet çoğunluk beraber olduğu zaman ortaya çıkar.”

“…Bir devlet adamı kerameti kendinde görmeye başladığı an devlet adamlığını yitirmiş demektir. Hiç kimse hiç kimseden daha akıllı değildir. Birlikte herkesten daha akıllıyız. Millet ve devlet işlerinde herkes herkese yardım edecek ve hiç kimse bundan öğünme payı çıkartmayacaktır, kural budur.”

“…Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, devletin yönetimini bilime dayandırdım. Yöneticilerin bilgisizliği ülkeye büyük felaketler getirebilir.”

“…İyi bir devlet adamı mantıksız emir vermez. İş yaptırırken, hiyerarşik üstünlüğünden çok, buna önem verir.”

“… Milletin ve ülkenin yazgısını belirleyecek olanlar; milletin emellerini idrak etmiş ve güvenine layık olanlardan, bilgi ve yetenek sahipleri arasından seçilmelidir. Devlet işleri mutlaka ehline, liyakatli olanlara verilmelidir. “

“… Biz Türklerin büyük bir kusuru vardır. Ülke ve milletin yönetimini elimize aldığımız zaman, yetki ve sorumluluğumuza verilen yüksek devlet işlerini yabancılarla, kendi şahsî işlerimizde gösterdiğimiz cömertlikle halletmeyi kural kabul ediyoruz. Oysa aldanıyoruz, bir çocuk gibi aldanıyoruz. Büyük zararlar gördü ulusal varlığımız bu yanılgıdan, görüyor da…”

( Kaynak: Atatürkçülük Birinci Kitap (Atatürk’ ün  Görüş ve Direktifleri); Atatürk’ ün Söylev ve Demeçleri; Cihan Dura, Ataname, Doğu Kitabevi, İst., 2019)

*****

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!

Ben Türk’ üm…Türk oğlu Türk’ üm… Türk olmakla gurur duyuyorum!

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!