GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
20 Temmuz 1936 tarihi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ nin imzalandığı tarihtir. Aynı tarihte Kıbrıs Barış Harekâtı ile ilgili görüşlerimi yazdığım için, Montrö konusu bugüne kaldı.
Esasen bu köşede tarih yazmak istemiyorum ama öyle olaylar oluyor ki, yazmadan geçemiyorum. Boş yere söylenmemiş; “Bilinse ve ders alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi?”
Her zaman ve her yerde ısrarla söylüyorum, bizim toplumumuz kendi tarihini bilmiyor; bildiğini zannediyor ama bilmiyor. Toplumuz hamaset öykülerine bayılıyor, tarihten ders almak diye bir şey yok!
Ben söyleyince de, bazı arkadaşlarım bana kızıyor. Yahu, Göktürk anıtlarını bulanlar ve runik Türk alfabesine göre okuyanlar bile yabancı… Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen.
Anadolu medeniyetlerini araştıranlar da, eski Türk tarihini araştıranlar da yabancı… Onların yazdıkları kitapların tercümelerinden yararlanıyoruz. Kendi tarihçilerimizin yaptıkları araştırmalar ve yazdıkları kitaplar her şeyi yeni baştan değerlendirdiği için rağbet görmüyor. Acı bir şey bu, çok acı!
Anadolu’ yu adım adım gezip antik buluntuları ortaya çıkartanlar bile yabancı… Bu konuyu ileride ayrıntılı olarak işleyeceğim ama biz yine Montrö’ ye dönelim.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ nin esas önemi Rusya- Ukrayna Savaşı nedeniyle kamuoyunun gözüne battı. Ne yazık ki, savaştan önce, bizim bazı yetkililerimiz, “Neden NATO gemileri Karadeniz’ e serbestçe giremiyor” diyebiliyordu…
Lozan Antlaşması( 24 Temmuz 1923), tüm direnişimize ve karşı durmamıza rağmen, Türkiye’ nin egemenlik haklarına kısıtlayıcı bazı hükümler getirmişti. Bu bağlamda Boğazlar Bölgesi, Marmara’ daki adalar, Ege’ deki Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları dâhil askerden arındırılmıştı. Ayrıca uluslararası bir Boğazlar Komisyonu kurulmuştu. Bu komisyon Cemiyet-i Akvam’ a bağlı olarak görev yapıyordu. Boğazlara bir askerî müdahale olduğunda, buna dönemin Birleşmiş Milletler’ i demek olan Cemiyet-i Akvam adına İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya müdahale edecekti.
Kısacası Boğazlar bölgesi Türkiye’ nin egemenliği altında değildi. Türkiye burayı yönetemiyor, kendi topraklarına kendi askerlerini sokamıyordu.
Türkiye o dönemde kabul etmek zorunda kaldığı bu hükümlerin değiştirilmesini istiyor, bu amaçla uygun bir ortamın oluşmasını bekliyordu.
13 yıllık zorlu bir mücadele sonunda 20 Temmuz 1936’ da, İsveç’ in batısında, Vaud kantonunda, Cenevre (Leman) Gölü’ nün doğu kıyısındaki Montreux kentinde, Çanakkale ve İstanbul boğazlarının Lozan Antlaşması ile belirlenmiş statüsünü Türkiye lehine değiştiren Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Türkiye, Avustralya, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Japonya, Romanya, SSCB, Yugoslavya ve Yunanistan sözleşmeyi imzaladılar. 2 Mayıs 1938 tarihinde de İtalya’ nın imzaladığı sözleşmeyle Türkiye’ nin yapılmasını istediği değişiklikler kabul edildi. Boğazların askerden arındırılmasına ilişkin hükümlerin yanı sıra Uluslararası Boğazlar Komisyonu kaldırıldı. Bölgenin hâkimiyeti tümüyle Türkiye’ ye geçti.
Sözleşmeye göre, barış zamanında ya da Türkiye’ nin taraf olmadığı bir savaş durumunda ticaret gemilerinin Boğazlar’ dan serbest geçiş hakkı olacaktı.
Türkiye’ nin taraf olacağı bir savaşta ise, Türkiye savaş halinde olmadığı devletlere ait ticaret gemilerine belirli koşullar altında serbest geçiş hakkı tanıyacaktı.
Yapılan hizmet dışında herhangi bir ödeme söz konusu olmadığı gibi kılavuz alma da isteğe bağlı tutulmuştu.
Karadeniz’ de kıyısı bulunan devletlere ait gemiler için sayı ve tonaj sınırlaması getirilmiyordu.
Savaş gemileri konusunda ise çeşitli kısıtlayıcı hükümler vardı.
Barış zamanında, sözleşmeyle, Türkiye’ nin katıldığı bir savaş durumunda, savaş gemilerinin Boğazlar’ dan geçişi tümüyle Türkiye’ nin yetkisine bırakılıyor, Türkiye’ nin katılmadığı bir savaş durumunda ise savaşçı devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar’ dan geçişi yasaklanıyordu.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ nin yürürlük suresi 20 yıldı. Ama bu sürenin bitiminden en az iki yıl önce, taraflardan hiçbiri fesih istemezse, sözleşme kendiliğinden yürürlükte kalacaktı. Nitekim yürürlük süresi 1956’ da sona erdiği halde, fesih istenmediği için, sözleşme günümüzde de yürürlüktedir.
Ancak Batılı devletler, Rusya’ yı devirmek amacıyla Montrö’ yü değiştirmek istiyorlar, Türkiye de her seferinde buna şiddetle karşı çıkıyor.
ABD, NATO ve Avrupa Birliği üyeleri, Karadeniz’ e girmek için bahane arıyor.
Türk Deniz Kuvvetleri, Karadeniz’ de güvenliğin sahildar ülkeler tarafından kolaylıkla sağlanabileceğini göstermek üzere, 1 Mart 2004 tarihinde Karadeniz Uyumu (Blacksea Harmony) Harekâtı’ na başladı.
Artık Türk gemileri, Karadeniz’ de keşif ve karakol yapıyordu. 2006 yılında da Rusya sürece katıldı.
Batı’ nın sinsi taleplerine gem vurulurken, bütün kıyı ülkelerinin katılımıyla 2 Nisan 2011 günü, İstanbul’ da Karadeniz Ortak Deniz Kuvveti’ nin (Black Seafor) kuruluşu, ilân edildi.
Konumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Gelecek yazı: ABD VE NATO’ NUN MONTRÖ’ YÜ DEĞİŞTİRME ÇABALARI…
***
GÜNÜN NOTU: Arşivi karıştırırken ilgimi çekti. Efsanevi ağır sıklet boks şampiyonu Muhammed Ali’ye ait, ABD’nin Michigan eyaletindeki Berren Springs’de St. Joseph Nehri’ ne uzun bir kıyısı bulunan 328 dönüm araziyle birlikte çiftlik, yaklaşık 2.5 milyon dolara satılmış. Çiftlik ve arazisini, Türkiye’ de kamu yararına vakıf olarak faaliyet gösterdiği için devlete vergi vermeyen bir vakıf satın almış. (NTV. A.A, 11/01/2019)
Çok şükür, paramız bol!
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!