Başta ABD olmak üzere Batılı devletler, Rusya’ yı devirmek amacıyla Montrö’ yü değiştirmek istiyorlardı. Türkiye her seferinde buna şiddetle karşı çıktı.

ABD, NATO ve Avrupa Birliği üyeleri, Karadeniz’ e girmek için bahane ararken, Türk Deniz Kuvvetleri, Karadeniz’ de güvenliğin sahildar ülkeler tarafından kolaylıkla sağlanabileceğini göstermek üzere, 1 Mart 2004 tarihinde Karadeniz Uyumu (Blacksea Harmony) Harekâtı’ na başladı.

Artık Türk gemileri, Karadeniz’ de keşif ve karakol yapıyordu. Rusya da, 2006 yılında bu sürece katıldı.

Batı’ nın sinsi taleplerine gem vurulurken, bütün kıyı ülkelerinin katılımıyla 2 Nisan 2011 günü, İstanbul’ da Karadeniz Ortak Deniz Kuvveti’ nin (Black Seafor) kuruluşu, ilân edildi. 

2015 yılı Aralık ayı başlarında, bir Rus askerî gemisi, üzerinde hava savunma silâhı taşıyan bir Rus askeri ile Boğazlar’ dan geçince, dönemin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Boğazlardan geçişi düzenleyen Montrö Sözleşmesi’ nin değiştirilmesinin söz konusu olabileceğini, söyledi.

Bu açıklamayla, o güne kadar Montrö dengesinin hassasiyetle korunmasından yana bir yaklaşım benimsemiş olan Türkiye, ilk kez bu kritik sözleşmenin değiştirilmesine yeşil ışık yakmış oldu.

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’ in konuyla ilgili tespiti ilgi çekicidir:

“Montrö’ nün değiştirilmesinin gündeme gelmesi akılcı ve tutarlı bir yaklaşım değildir. Montrö, Türkiye’ nin Karadeniz’ deki deniz güvenliğine yönelik en önemli enstrümandır. Biz yıllarca Türkiye Cumhuriyeti olarak Soğuk Savaş döneminde, hatta 2’nci Dünya Savaşı’ nda bile Montrö’ nün değiştirilmesine yönelik her türlü baskıya direndik. Türkiye bu büyük mirası kısa zamanda tüketecek bir devlet değildir. Bir savaş gemisinin aldığı bir önlem nedeniyle Montrö’ nün değişmesinin gündeme gelmesi akılcı ve tutarlı bir davranış değildir. Türkiye’ nin düştüğü durum açısından büyük bir trajedidir.”(Aydınlık, 2.12.2015)

Karadeniz, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile halen bir barış ve istikrar denizidir. Doğal olarak bu başarıda Türk Bahriyesi’ nin çok önemli rolü vardır.

Emperyal güçlerin Karadeniz’ e askerî gemi çıkarma talepleri bitmemiştir ve halen devam etmektedir.

ABD’ nin Irak’ ı işgali sırasında, Türkiye’ den Samsun limanını kullanmak istediği günler unutulmamalıdır.

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, “Hedefteki Donanma” adını verdiği kitabında, son derece çarpıcı tespitte bulunmaktadır:

“ Türk Bahriyesi, Karadeniz’ e sahildar ülkeler arasında tam bir işbirliği ve eşgüdüm sağlanması ve Karadeniz’ deki bölgesel deniz güvenliğinin Avrupa- Atlantik güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olmasında çok önemli bir rol üstlenmiş; Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu’ nun (Blackseafor) oluşturulmasına öncülük etmiş; Karadeniz Uyumu Harekâtı’ nı ((Blacksea Harmony) başlatmış; Karadeniz Sınır Birlikleri ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları İşbirliği Forumu girişimini geliştirmiştir.”

***

Son söz olarak şunu söyleyebilirim: İstanbul Boğazı’ nı Montrö Boğazlar Sözleşmesi çerçevesinde kullanamayan emperyal güçler, değişik argümanlar ileri sürerek Karadeniz’ e donanmalarını çıkarmak isteyebilirler, dikkatli olmak gerekir.

BU SÖZLERİMİN ALTI ÇİZİLİDİR, ÖZELLİKLE DİKKATİNİZİ ÇEKMEK İSTERİM!

UNUTULMASIN:

Osmanlı döneminde, 29 Mayıs 1453 tarihinden 30 Ekim 1918 tarihindeki Mondros Ateşkesi’ ne kadar, kesintisiz bir şekilde karasal egemenlik kapsamında asla Türk hâkimiyetinden çıkmamış olan Türk Boğazları, bu tarihten itibaren egemenliğimizden çıkmıştı.

13 Kasım 1918 sabahı, Averof dâhil 55 parça savaş gemisi İstanbul önünde demirlemişler ve İstanbul Boğazı’ nı fiilen işgal etmişlerdi. Bu gemilerin 22’ si İngiliz, 17’ si İtalyan, 12’ si Fransız ve dördü Yunan donanmasına aitti. 16 Mart 1920’ de İngilizler İstanbul’ u ikinci kez işgal ettiler.

Ayrıca 1919’ dan sonra, ABD Donanması’ na ait 18 savaş gemisi, tarafsız statüde İstanbul limanında bulundu. O dönemde, Türkiye’ de bulunan Amerikan okullarının sayısının 450 idi!

***

KISA KISA

Zihnime takılan bir soru var; Anayasa’ nın 81’nci maddesine göre, “ …Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” diyerek göreve başlayan bir milletvekili, Anayasa’ nın değiştirilmesini nasıl talep edebilir mi?

***

Muhalefet partisinden bir milletvekili, “Mavi Vatan masadır”; aynı partiden bir başka milletvekili de “Mavi Vatan saldırganlıktır” diyor.

İşin daha da ilginci, aynı partideki emekli Amiral bir milletvekili de, “Mavi Vatan Konsepti; denizlere yönelik Atatürk’ ün direktifi ile vücut bulan Türk’ ün millî ülküsünün fiiliyatta hayat bulmuş halidir” diyor.

Bunların oturup ortak bir karara varmaları lâzım! Biz de anlayalım, siz nesiniz!

***

Dünyanın neresinde olursa olsun, masum insanların öldürülmesi insanlık suçudur. Dünyanın neresinde olursa olsun, o ülke ile ilgili olmayan bir savaşta hayatını kaybedenler için elbette üzüntü duyulur ve barışın sağlanması için elden gelen tüm çabalar gösterilir!

***

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE VE SÖZÜNDEN DÖNMEYENE!