Yıllardır yazarım. Hiç bu kadar zorlanmadım. Burnumun direği sızlıyor, ellerim titriyor.
Çok sevdiğim, çok değer verdiğim, öz kardeşim gibi benimsediğim (Yalova Kitabevi sahibi) Mustafa Aydın’ ı kaybettik. Gönlü zengin bu güzel insan, sevdiklerini acı içinde bırakarak Bursa’ da tedavi gördüğü hastanede fâni dünyaya veda etti.
Yalovalı olup, Yalova’ da büyüyüp de Yalova Kitabevi’ ni ve Mustafa Aydın’ ı tanımayan herhalde yoktur.
Zaman zaman anlattıklarından aklımda kalanlara göre Yalova Kitabevi, ilk önce 1967 yılında Fatih Caddesi’ nde günümüzdeki Beko Bayisinin bulunduğu yerde başlamış. Sonra burayı iki ortak devralmış. Burada kısa süre sonra hediyelik eşya da satılır olmuş. Değerli kardeşim Mustafa, daha sonra Fatih Caddesi ile Hürriyet Sokağı köşesindeki dükkâna geçen kitapçıda, meslek hayatına 1974 yılında bir ortakla başlamış, ertesi sene tamamen kendi üzerine devralmış ve kitabevinin tek sahibi olmuş. Giderek dükkânı büyütmüş.
Yalova Kitabevi, gençlere kitap okuma sevgisi aşılayan, kitap tutkunlarının kitaplarla buluştuğu simge olmuş bir yerdi. Yalova ile özdeşleşmiş Yalova’ nın kültürel bir marka değeriydi. Bir dönem hafızasıydı. Kimlikti, tarihti, sözün anlam bulduğu bir yerdi. Kuruluşunun 50’ nci Yıldönümünde, tamamen sağlık sorunları nedeniyle istemeye istemeye kitapseverlere veda etti.
Mustafa, kitabın büyülü dünyasını özümsemiş, varlıklarıyla bütünleşmiş, son derece sıcakkanlı, gönlü güzel, bilge insanlardandı. Mükemmel bir insan başka nasıl olur bilmiyorum.
Alçak gönüllü, temiz kalpli, nazik, tevazu sahibi, kibir nedir bilmeyen, devamlı gözünün içine bakarak tüm samimiyetiyle konuşan, vefa duygusu son derece yüksek, iyi niyetli, duygusal, hiçbir bencil davranışı olmayan, anlatılamayacak kadar yardımsever bir insanı tanımak insana büyük mutluluk veriyor.
Ben bugün onun bambaşka bir yönünü tanıtacağım. Bunları yazmamı istemiyordu, ama ona ‘bir gün hepsini yazacağım bilgin olsun’ derdim.
Bir gün, kitabevinde sohbet ediyoruz. Öğrenci olduğunu tahmin ettiğim bir genç geldi. Bir kitap sordu. Mustafa hemen fırladı kitabı getirdi. Öğrenci utana sıkıla fiyatını öğrenmek istedi. Ancak fiyatı duyunca kıpkırmızı kesildi. Anlaşıldı ki o kadar parası yok. Mustafa hemen durumu anladı, “Sen bu kitap için ne kadar para ayırdın” dedi. Çocuk bir rakam söyledi ve cebindeki parayı çıkardı. Mustafa o paranın bir bölümünü aldı ve “Şimdi oldu işte, kitap senin” dedi. O öğrencinin sevinçten nasıl fırlayıp gittiği hep gözlerimin önündedir.
Bir gün de, yine benim gözümün önünde, sadece bir kurşun kalem almaya gelen fakir bir çocuğa, çanta ile beraber, bir çanta dolusu kırtasiye verdi ve “Bir ihtiyacın olursa bana gel” dedi.
Tam burada değerli kardeşim Mustafa’ nın bir davranışını gelecek nesillere tanıtmak isterim.
Yalova Kitabevi, 2015 yılında kırtasiyeyi bıraktı. Sadece kitaba yöneldi. Market Kitabevi formatına dönüştü. Kalan kırtasiyenin ne olduğunu daha sonra Mustafa’ nın çocukluk arkadaşı/ can dostu/ kardeşi Nazmi’ den öğrendim. Kalan kırtasiye malzemesini beraberce kutulara doldurduktan sonra, bir okula götürmüşler. Mustafa okul müdürüne çıkmış ve kendisinin verdiğini hiç dile getirmeden “Müdürüm” demiş, “Bir yardımsever size bazı kırtasiye malzemesini yardım için gönderdi.”
İşiyle meşgul olan Müdür, göz ucuyla işaret etmiş, ” Kapının yanına bırakın!”
Kapının hemen dışında bekleyen Nazmi, Müdürün ilgisiz ve umursamaz davranışına sinirlenir gibi olmuş. Ama Mustafa onu sakinleştirerek, “Gel Nazmi, biz bunları söylenen yere bırakalım” demiş. “ Müdür gidici ama bu okul kalıcı…” Ve tam 17 koli kırtasiyeyi söylenen yere bırakmışlar ve oradan sessizce ayrılmışlar.
Bir gün bir fotokopi işim var. Yalova Kitabevi’ ne uğradım. Biliyorum kırtasiyeyi bıraktılar ama fotokopi makinesi duruyor.
Nazmi, “Üzgünüm Ahmet Ağabey” dedi. “ Fotokopi makinesi artık yok. Mustafa onu şu … okula yardım olsun diye hediye etti.” İçimden, vay canına dedim, koca makineyi hediye etmiş ha!
Yalova Kitabevi sahibi Mustafa Aydın, tamamen maddiyata dayanan davranışların kabul gördüğü günümüzde böyle yardımseverliğiyle öne çıkıyordu ama bu özelliğinin bilinmesini asla istemiyordu. Gönül zenginliğine bakar mısınız?
Mustafa Aydın, sadece Yalova’daki ihtiyaç sahiplerine değil, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ daki bazı köy okullarına yardım etmekten de kaçınmamış. Bu okul müdürlerinden, öğretmenlerinden ve hatta öğrencilerden gelen çok sayıda duygusal teşekkür mektupları var. Duygularını resimleyerek anlatan ilkokul öğrencilerin mektuplarını okurken duygulanmamak mümkün değil. Bunlar Mustafa Aydın’ ın ailesine bıraktığı bence en önemli miras…
Daha önce duydunuz mu bilmiyorum. Bir süre Yalova Kitabevi’ nde, ücreti ödenerek alınan belli sayıdaki Yalova Gazetesi, kitabevinden kitap alan okuyuculara “yerel basına katkı olsun” diye ücretsiz hediye edildi.
Mustafa Aydın’ ın Yalova’ ya en son katkısı da, sağlık sorunları nedeniyle kitabevini kapatırken, kitabevinde bulunan (tamamen benim tahminim) 7 ya da 8 bin civarındaki kitabı, hiçbir karşılık beklemeden Yalova Üniversitesi kütüphanesine armağan etmesi oldu. Üniversite görevlileri tarafından kitaplar paketlenip alınırken beraberdik.
Umarım üniversite yetkilileri, bu jesti değerlendirir, büyük bir vefa örneği gösterir ve Mustafa Aydın’ ın adını ve hatırasını gelecek nesillere taşırlar.
Yalova’ nın kültür tarihine önemli katkılar yaparak kalıcı bir iz bırakan Yalova Kitabevi / Mustafa Aydın, Yalovalının gönlünde ve tarihinde sonsuza dek yaşamaya devam edecektir, buna inanıyorum.
Sevgili kardeşim Mustafa, hatıran gönlümde sonsuza dek yaşamaya devam edecektir.
En içten sevgi ve rahmetle anıyorum; nurlar içinde yat, mekânın cennet olsun!
Ailene, sevdiklerine baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.