GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Daha önce yazmıştım ama bir kere daha belirteyim. Benim herhangi bir siyasî partiyle bağlantım yok; elbette gönül bağım da yok. Bütün partilere eşit mesafedeyim ama bazı partilere çok çok uzağım; onlarla uzayda bile paralel düşüncede olamam! Takım tutar gibi partizanlık yapanları da sevmem!

Seçimlerde değerlendirmemi yapar, parti gözetmez, uygun bulduğuma oy veririm. Öyle herhangi bir partinin abonesi değilim, asla tıpış tıpış gidip oy vermem! Kimseye ya da bir gruba mensup değilim, bir oyum var, kılı kırk düşünüp değerlendirip öyle oy kullanırım. Bir oyum var, onu da kimsenin keyfine ya da isteğine göre kullanmam!

Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden bağlıyım. Parlamenter, demokratik, lâik, sosyal hukuk devleti olmazsa olmazım! “Anayasa’ nın ilk dört maddesinin değiştirilmesi teklif dahi edilemez” inancına sahibim.

Siyasî parti liderlerinin ya da parti temsilcilerinin televizyonlardaki konuşmalarını ya da açıklamalarını dinlemiyorum.

Gazetede gözüme çarpan bazı açıklamaları ise - hepsini değil-  elbette okuyorum.

Belirttiğim gibi Anayasa ilgili düşüncelerim çok açık ve net; “Hedef özgürlükçü sivil bir Anayasa” sözünü hiç benimsemedim.

Kişisel düşüncemi, ifade özgürlüğü kapsamında, ısrarla yazmaya devam edeceğim.

Bu ortamda, hiçbir anayasa taslağını dikkate almıyorum!

Mevcut ortam ve koşullarda, tartışmaya bile gerek duymadan reddediyorum!

Değerlendirmeme göre, ortaya atılan yeni anayasa arayışları, Türk milletinin mevcut sorunlarının çözümüne değil, rejime yöneliktir.

Enflasyon durdurulamazken; emeklilerin sorunu çözülememişken;  memuru, işçisi, ek hesaptan para çekip evine ekmek götürmeye, kredi kartının asgarî borcunu da başka bir kredi kartından ödemeye çalışırken; öğrenciler hayatta kalma mücadelesi verirken; gençler her fırsatta bir başka ülkeye gitmeyi plânlarken; mevcut anayasa değişik nedenlerle tam olarak uygulanmazken, yeni bir anayasadan bahsetmek bana pek anlamlı gelmiyor.

Elbette bu benim kişisel değerlendirme ve düşüncem! Bir başkası çok farklı düşünür, ona da saygı duyarım!

***

En büyük arzum/ hayalim:

Demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin, herhangi bir rejim değişikliği yaşamadan örneğin İslâm devletine evrilmeden, birlik ve bütünlüğümüz bozulmadan, sonsuza dek yaşaması;

Semalarında ay yıldızlı al bayrağımız özgürce dalgalanırken, dinî ibadetlerin herhangi baskı uygulanmadan özgürce yapılması, bunun yanında kimsenin kendi inancını başkasına kabul ettirmeye çalışmaması;

Ekonomik ve siyasal yönden tam bağımsızlığını korurken, gelişmesiyle, insan hakları uygulamalarıyla, dünyaya örnek olması;

Anayasa' nın ilk 4 maddesinin, ne olursa olsun, asla değiştirilmemesidir!

Gelecekte Türkiye’ nin önünde halledilmesi gereken ekonomik, sosyal, politik pek çok sorun vardır.

Örneğin adalete güven giderek azalırken, eğitim ve sağlıkta sorunlar artmakta; işsizlik giderek ve hızla büyümekte; sevgisizlik ve çeşitli şekillerde vücut bulan ayrımcılık ön plâna çıkmaktadır!

Ancak bana göre öncelikli sorun, "bana ne- neme lâzım- beni ilgilendirmez" mantığıyla hareket eden duyarsız suskun toplum ile Türkiye’ nin dört bir yanına dağılan, yerleşen ve giderek çoğalan "Sığınmacılar" dır.

Türkiye' nin başta rejimi ile nüfus yapısını değiştirecek hareketlere hoşgörü ile yaklaşılmaması, buna karşı yasal yollarla karşılık verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Günleriniz sağlıklı, mutlu ve başarılarla dolu geçsin!

Şu satırlara tesadüfen göz atan herkese sevgi ve saygılar sunuyorum!