MUSEVİLER: Osmanlılarla Yahudilerin ilk teması 1326 yılına rastlar. Orhan Gazi Bursa'yı fethettiğinde Roma ( tarihte Bizans diye kurulmuş bir devlet yoktur) yönetiminde yaşayan Bursa Yahudileri Osmanlıları kurtarıcı olarak karşıladılar. Orhan Gazi'nin izniyle inşa edilen Etz Ahayim (Hayat Ağacı) Sinagogu 1940'lı yıllara kadar hizmette kaldı.

 I. Murat'ın (Hüdavendigar) Edirne' yi fethinden sonra birçok Balkan Yahudisi Osmanlı topraklarına sığınarak Türk’ün adalet ve hoşgörü getirdiği topraklara yerleşti.

XIV. yy. ilk yarısında Avrupa'daki pogromlardan (yani özellikle Yahudilere yapılan her türlü baskı ve işkenceden ) kaçabilen Aşkenaz Yahudileri, 1376' da Macaristan' dan ve 1394'de VI. Charles tarafından Fransa' dan kovulanlar da Osmanlı başkenti Edirne' ye sığındılar.

XV. yy. başında Sicilya' yı terke zorlananlar ile 1420' lerde Venedik kontrolüne giren Selanik' ten kaçanlar da özgürlüğü Osmanlı topraklarında tattılar.

1454 yılında Edirne Baş Hahamı İsak Sarfati Avrupa'daki Yahudi cemaatlerine gönderdiği bir mektupta din kardeşlerini "... Allah'ın kutsadığı, nimetlerle doldurduğu Osmanlı ülkesine gelip... huzur bulmaya... " çağırdı. Bu daveti takiben çok sayıda Orta Avrupa Yahudisi Osmanlı Devleti’ne sığındı.

Roma Yahudileri (Romaniot’lar), Fatih Sultan Mehmet İstanbul' u fethettiğinde,  kendisini bir kurtarıcı olarak karşıladılar. O dönem Costantinopolis/ Kostantiniyye ‘deki son Hahambaşısı Moşe Kapsali Türk İstanbul'un ilk Hahambaşısı oldu.

Fatih, diğer taraftan, Anadolu Yahudi Cemaatlerine gönderdiği davet mektubunda özetle şöyle sesleniyordu: "Osmanlı Padişahı Mehmet der ki: Tanrı bana birçok ülke bahşetti ve hizmetkârı Hazreti İbrahim ile Yakup'un sülalesine sahip çıkmamı, kendilerine yiyecek vermemi ve onları himayeme almamı bana emretti. Aranızdan kim, Tanrının yardımıyla İstanbul'a, başkente gelip yerleşmeyi, incirin ve bağın gölgesinde huzur içinde yaşamayı, serbest ticaret yapıp mal mülk sahibi olmayı arzular?"

İlk yıldan itibaren birçok Yahudi ailesi yeni başkente yerleşti. Mora Fethinden sonra gelenler de bunlara katıldı. 1470' de Fransisken Papazların etkisiyle X. Ludvig tarafından Bavyera' dan sürülen Yahudiler de Osmanlı ülkesine sığındı.

İspanya Kralı Aragon' lu Ferdinand ile Kraliçe Kastilya' lı İzabella 31 Mart 1492’ de imzaladıkları "Kovma Fermanı" ile "Krallık sınırları içinde yaşayan Yahudilerin, karılarının, çocuklarının ve hizmetkarlarının, yaşları ne olursa olsun... Katolikliği kabul etmelerini... " istiyor, aksi halde  "... iyice düşündükten, salim kafa ile mütalaa ettikten sonra emrediyoruz ki Krallığımızda yaşayan tüm Yahudiler kovulsun ve bir daha hiç dönmesinler... " diye buyuruyordu. Bir kısmı -kerhen de olsa- din değiştirirken, inançlarını ve geleneklerini feda etmektense evlerine, mallarına, ölülerine veda etmeyi yeğleyen çoğu Yahudiler sığınabilecekleri bir yurt arıyordu.

İşte, birçok ülkenin bu göçmenleri topraklarına kabul etmeye yanaşmadığı bir ortamda, Akdeniz'in diğer ucunda bir hükümdar, Sultan II. Bayazıd, aniden yersiz ve vatansız kalmış bu insanları ülkesine davet etti ve kendilerine kucak açtı.

II. Bayazıd Eyalet Valileri ile Sancak Beylerine gönderdiği bir fermanla "... Yahudi göçmenleri geri çevirmek şöyle dursun hiçbir zorluk çıkarılmamasını, tam bir içtenlikle karşılanmalarını, aksine hareket ederek göçmenlere kötü muamele yapacakların veya en ufak bir zarara sebebiyet vereceklerin cezalandırılacağını... " buyuruyordu.

1492’de, Osmanlı donanması, İspanya’nın Cadiz ve Sevilya limanlarında bekleyen Yahudileri alarak Osmanlı topraklarına getirdi.  Gelenler İstanbul, Edirne, Selânik ve İzmir olmak üzere belli başlı şehirlere yerleştirildi.

İspanya’da kalan yaklaşık 200 000 Yahudi, aradan kısa bir müddet geçtikten sonra, taşınabilir ve taşınmaz tüm kıymetlerini geride bırakarak Portekiz’e sığındılar.

Burada ancak dört yıl kalabilen Yahudiler, Portekiz Kralı’nın da İspanya’dakine benzer bir tutum izlemesi üzerine, bu ülkeden de ayrılma yollarını aradılar.

İspanya Prensesi ile evlenen Portekiz Kralı Manuel 5 Aralık 1496'da imzaladığı fermanla "...Yahudilerin ve Müslümanların ülkeyi on ay içinde terk etmelerini..." ilân etti.

Yapılan girişimler sonucunda, Yahudilerin büyük çoğunluğu, 1497 yılında, Osmanlı Devleti’nin imkânlarıyla Portekiz’den Anadolu’ya getirildiler ve onlar da daha önce gelen din kardeşleri gibi Türkiye'yi vatan seçtiler.

Günümüzde İzmir ve İstanbul’da antik İspanyolca’nın bölgesel dillerle karışımından oluşan “Ladino” ağzını konuşan Yahudiler, bu sığınmacıların soyundandır.