GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Görünürde Türkiye’ de mülteci ya da sığınmacı sorunu giderek büyüyor.
Sorun daha da büyümeden bir çözüme ulaşılması neredeyse şart haline geldi!
Bu nedenle bugün, Kurtuluş Savaşı’ nın lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde kabul edilen “İskân Kanunu” ndan söz edeceğim.
Lütfen günümüzde yaşananları ve geçmişte bu gibi sorunlara hangi önlemler alındığını gözünüzün önüne getirerek okuyun.
TBMM’ de 14 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen 2510 sayılı İskân Kanunu, 21 Haziran 1934 tarih ve 2733 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.
Bu kanunun bazı maddelerini hatırlatmak istiyorum.
Madde 3: Türkiye’ de yerleşmek maksadıyla dışarıdan, münferiden veya müçtemian(ferdi ya da toplu halde) , gelmek isteyen Türk soyundan meskûn veya göçebe fertler ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı meskûn kimseler, işbu kanun hükümlerine göre Dâhiliye Vekilliğinin (İçişleri Bakanlığının) emriyle kabul olunurlar. Bunlara ( muhacir)  denir. Kimlerin ve hangi memleketler halkının Türk kültürüne bağlı sayılacağı İcra Vekilleri Heyeti kararı ile tespit olunur.
Türkiye’ de yerleşmek maksadıyla olmayıp bir zaruret ilcasiyle (zoruyla/nedeniyle) muvakkat (geçici) oturmak üzere sığınanlara (mülteci) denir. 4’ üncü maddede yazılı sebepler bulunmayan mülteciler, Türkiye’ de yerleşmek isterler ve bunu yazı ile bulundukları yerin Hükümetine bildirirler ise muhacir muamelesi görürler. Öbür mülteciler için Vatandaşlık Kanunu hükümleri tatbik olunur.
Dâhiliye Vekilliği (İçişleri Bakanlığı) muhacirlerin ve mültecilerin alınma yollarını gösterir bir talimatname hazırlar.
Madde 4: 
A. Türk kültürüne bağlı olmayanlar,
B: Anarşistler,
C: Casuslar,
Ç: Göçebe çingeneler,
D: Memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiye’ ye muhacir olarak alınamazlar.
Madde 7, B: Türk ırkından olmayanlar, Hükümetten yardım istemeseler bile, Hükümetin gösterdiği yerde yurt tutmağa ve Hükümetin izni olmadıkça buralarda kalmağa mecburdurlar. İzinsiz başka yere gidenler ilk defasında yerlerine çevrilirler. Tekerrürü halinde İcra Vekilleri Heyeti kararıyla, vatandaşlıktan düşürülürler.
Madde 11, 
A: Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin bir köyü, bir mahalleyi, bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri yasaktır.
B: Türk kültürüne bağlı olmayanlar veya Türk kültürüne bağlı olup da Türkçeden başka dil konuşanlar hakkında harsî, askerî, siyasî ve inzibatî sebeplerle, İcra Vekilleri Heyeti kararıyla Dâhiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı) lüzumlu görülen tedbirleri almaya mecburdur. Toptan olmamak şartıyla başka yerlere nakil ve vatandaşlıktan iskat etmek(çıkarmak) de bu tedbirler içindedir.
C: Kasabalarda ve şehirlerde yerleşen ecnebilerin tutarı belediye sınırı içindeki bütün nüfus tutarının yüzde onunu geçemez ve ayrı mahalle kuramazlar.
Madde 12, A: 1 numaralı mıntıkalara ( Türk kültürü nüfusunun tekâsüfü/ yoğun olması istenilen yerler    ): yeniden hiçbir aşiretin veya göçebenin sokulmasına, Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir ferdin yeniden yerleşmesine ve bu mıntıkaların eski yerlerinden bile olsa bile Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir kimsenin avdet etmesine izin verilemez.
İskân Kanunu’ nu çok kısa olarak özetlersek: 
“Türk soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez. Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz. Ecnebilerin bir belediyedeki nüfusu %10’u geçemez.’’ 
Bugünlük de bu kadar olsun.
En içten sevgi ve saygılar sunuyorum.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!