Uzun zamandır yazı yazma, duygularımı kağıda dökme zevkinden uzak kaldığım için bu melekemin köreldiğini, okuyucular nezdinde de artık bir anlam ifade etmediğimi sanıyordum..Meğer okuyucularım beni unutmamış…Hatta oldukça özlenmişim…Benim için ne büyük bir mutluluk… Yazdığım yıllar boyunca onların dünyalarında bir hoş sada bırakabilmişim demek ki!

Sanıyordum ki kalemi elime aldığımda yazma çaresizliğinin bir  göstergesi ve de ifadesi olarak o kalem baş ve işaret parmağımın arasında yuvarlanacak, kendi eksen etrafında durmadan tur atacak…

Hayır öyle olmadı, işte yazıyorum..Hem melekelerim neden körelsin ki!..Kitap okumayı bırakmadım ki kelime hazinem daralsın..

Hastalarımdan okuma tiryakisi olanlar da hergün poliklinikte bana adeta serzenişte bulunarak neden yazmadığımı sormaktaydılar. Ben de yarı mahçup bir edayla vaktimin darlığından, işlerimin çokluğundan dem vurarak bir izah getirmeye çalışmaktaydım. Fakat bu bir tembellikmiş, üzerime çökmüş..İnsan istedikten sonra bir koltuğu birkaç karpuz sığdırabilirmiş..

Yazmak, durmadan yazmak gerek.  Zira malzeme o kadar çok ki! Polikliniğe gelen insanların her biri bir yazı konusu. Yeter ki iyi gözlemleyebilelim. Geçenlerde kitapçıda raflara bakarken bir kitap gözüme ilişti. Hah dedim tam istediğim bir kitap! Amerikalı bir psikiyatrist yazmış:“BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ.” Kitap 15 bölümden oluşmakta ve her bir bölümde sadece bir hasta ile ilgili gözlemler ortaya konmakta.Şu cümleler hoşuma gitti:”Ah şu modern psikanalistler yok mu! Dünyanın parasını alırlar insandan! Benim zamanımda beş mark’a Freud’un kendisi tedavi ederdi sizi. On marka hem tedavi eder, hem de pantolonunuzu ütülerdi. On beş mark’a  Freud kendisini tedavi etmenize izin verirdi. Ki buna istediğiniz iki çeşit sebze de dahil olurdu.”
Kitapta hastaların problemlerine psikiyatrist gözüyle çözümlerin sunulduğu kitapta akıcı ve samimi, yer yer itiraflarda bulunulan bir dil kullanılmış. Ama samimi olarak söylemek gerekirse bu itirafları ben yapma cesaretini gösteremem. Adamı tefe kor çalarlar.Toplumların olayları algılama ve bakış açısı geliştirme yeteneği farklı.

Bir bölümde de alışveriş çılgınlığı psikiyatrik bir  bozukluk olarak nitelenmekte ve çözüme ait öneriler sunulmakta.  İşte yazarın yorumu: “Alışverişin, 
özellikle de kız çocuklar açısından hayatın ne kadar erken döneminde bir meseleye dönüştüğünü görmek beni şaşırtmıştı. Çocuklar ürün daha iyi  olmasa bile marka ayırt etmenin ve yüksek fiyatın, daha yüksek statüyü temsil ettiğini öğreniyorlardı. 

Tabi ki aynı şeyler erkekler için de geçerliydi. Bana Armani takım elbise giyip  Ferrari sürmek istemeyen tek bir erkek gösterin. Güzel modellerin gıptayla bakılan eşyaları kullandığı ya da giydiği reklamlara sürekli maruz kalıyoruz. Çocukların bile o eşyaları istemesine şaşmamalı…”

“İnsan davranışına ilişkin genel ilkelerden birine göre olumsuz bir şeyi kendimizden çok başkalarında görmemiz kolaydır. Bu zihinsel süreç kimi zaman terapistlere tedavi sürecinde yol gösterir. Çoğu zaman başkalarında bizi en çok rahatsız eden özellikler, kendi sahip olduğumuz özelliklerdir. Bu özellikleri başkasında görmek bizi kızdırabilir ama onları kendimizde görmeyi asla kabul edemeyiz.

Kısacası insanın ufkunu genişlettiğine inandığım bir kitap...

Siz okuyucularımda uzun bir süre ayrı kaldığımız bir gerçek. Bu süre içerisinde  hastanemizde tıbbi alet edevat yönünden birçok  ilerlemeler olduğu  gibi benim ameliyat tekniklerim konusunda da hayli mesafeler alındı. Şöyle bir dönüp bakıyorum da endoskopik ameliyatlarımız o kadar artmış ki pansuman yapılacak hastamız yok denecek kadar azalmış. İşte yenilikler:

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ  denilen cihaz alınarak eski sistem terk edildi.  Bu yöntemle TUR ameliyatlarında  kapalı olarak  hastanın idrar kanalından girilir ve prostat herhangi bir enerji kaynağı kullanılarak özel geliştirilmiş aletler ile parça parça kesilerek dışarı çıkarılır. Kullanılan enerji kaynağı monopolar veya bipolar olabilir. Monopolar sistemler hastanın vücudundan elektrik akımı geçmesini gerektiren bir sistemdir. Bipolar sistemde ise buna gerek kalmaz. İşte  hastanemizde kullanılan bipolar TUR sistemi Plazma Kinetik TUR sistemidir. Bu sistemin en önemli avantajı hastadan elektrik akımı geçmemesidir. Dolayısıyla kalp pili olan hastalarda dahi pilin elektrik akımından  etkilenmesi gibi bir problemle karşılaşılmadan güvenle tercih edilebilir. Bu sistemde ameliyat sırasında prostatın daha güvenli ve hızlı kesilmesi sağlandığı için ameliyat süresi oldukça kısadır. Hastanın ameliyattan sonra sondası daha kısa sürede çıkarılır. Klasik yöntemle yapılan TUR ameliyatlarında kullanılan sıvıya bağlı olarak nadiren TUR SENDROMU denilen problem gelişebilir.  TUR sendromu kullanılan sıvının vücuda geçerek vücuttaki sodyum miktarını düşürmesidir. Plazma kinetik yöntemde ise kullanılan sıvı serum fizyolojiktir. Dolayısıyla bu sıvı vücuda geçse bile TUR SENDROMUna sebep olmaz. Bu sistemde üretra darlığı olasılığı daha azdır..Ayrıca penisin ereksiyon sağlayan sinirleri zarar görmediğinden ameliyat sonrası cinsel güç kaybı da görülmez.                      

* TRANSREKTAL  ULTRASONOGRAFİ cihazı il hem prostat görüntülenmekte, hem de PSA değeri yüksek çıkan hastaların prostatından biyopsi alınarak kesin teşhise varılabilmektedir.

*Üreter denilen böbrek kanalındaki  taşlar kliniğimizde ÜRETERORENOSKOPİ denilen yöntemle kapalı olarak kırılmaktadır.  Bu yöntemde mesanede böbrek kanalı bulunup buradan monitör eşliğinde ince bir teleskopla girilir ve taşa ulaşılır. Taş pnömolitotriptör denilen cihazla kırılır.  Herhangi bir yara izi olmadığından hasta ertesi gün normal yaşamına dönebilmektedir.

*Bilindiği üzere idrar kaçırma insanı toplumdan uzaklaştıran ve beraberinde birçok sosyal problem getiren önemli bir klinik durumdur.  Özellikle bayanlarda mesane sarkmasına bağlı olarak gelişen ve  tıpta STRES  İNKONTİNANS  olarak adlandırılan bozukluk tarafımdan ameliyatla düzeltilmektedir.  Bu hastalıkta kısmen kapalı bir yöntem olan bir ameliyat yöntemi uygulamaktayım..  Vajen ön duvarına bir parmağın girebileceği kadar bir kesi yapmakta ve buradan özel iğnesi ile sağlı sollu olarak mesane boynuna bir prolen meş yerleştirmekteyim.. Hasta kliniğimizde sadece bir gece yatmakta, ertesi gün evine gönderilmektedir. Dolayısıyla sosyal hayata erken karışabilmektedir.

* Erkek kısırlığı vakalarında tanı için başvurulan ilk tetkik kişinin sperm sayımını yapmaktır.. Hastanemizde spermogram denilen meni incelemesi de yapılabilmektedir. Buna göre faktör erkek ise ve bir kısırlık ameliyatı gerekiyorsa kliniğimizde bu da yapılabilmektedir.