Beni duyuyor musunuz?
Ben vatandaş Faruk Tezcan. Beni duyuyorsanız lütfen ses verin. Tanıtımınızı yaparak oy isteme gezilerinizi sürdürüyorsunuz ancak ben sizden duymak istediklerimi duyamıyorum.
Sizlerden duymak istediklerimi yazıyorum. Lütfen zaman ayırıp okuyarak biraz da bu konulara kafa yorarsanız çok memnun olacağım.
En önemli konuda en basitinden başlayayım;
Bakınız tek su kaynağımız Gökçe Barajı’nın korunması için yapılmış özel bir koruma planı var. Bu yönetmeliği bulun (Geogle amca size yardımcı olur) bir güzel okuyun. Baraja su taşıyan Selimandıra deresi üzerine çay bahçesi, restaurant, piknik alanı yapılabilir mi? Buranın tuvaletinden akan pislikler ve bulaşık suları dereye akarsa nereye gider bir düşünün. Seçilince vatandaşa temiz su içirmek adına bu duruma müdahale edecek misiniz? Onu bir söyleyin duymak istiyorum.
Selimandra deresini bir yana koyalım. Sağlık Bakanlığı’nın işlettiği kaplıcaların içinden akan bir dere var. Baraja akan bu derenin baraja ulaştığı noktada geçtiğimiz hafta çevre gönüllüleri bir temizlik yaptılar. Bir tona yakın plastik şişe ve pislik topladılar. Kendi paralarıyla kiraladıkları lastik botla çalıştılar.
Daha önce yaklaşık beş yıl önce Üvezpınar mahallesi sırtlarında da böyle bir temizlik çalışması yapılmış, piknikçilerin attıkları çuvallar dolusu plastik şişeler ve ambalaj malzemeleri toplanmıştı.
Daha inandırıcı olması için yukarıda anlattığım iki konunun fotoğraflarını da yayınlıyorum. Lütfen dikkatli inceleyin.
Şimdi gelelim esas önemli konuya;
Millete bol plastikli suyu içirmeye devam edecek misiniz onu söyleyin.
Dünyanın bütün baraj sularında aynı tehlike var. Mani olunamıyor ve arıtılamıyor. Baraj sularına karışan nano ve mikro plastikler dediğimiz insan sağlığı için çok tehlikeli parçacıklar hayatımızı tehdit ediyor. Ve bir çok sağlık sorunumuzun temelinde bu paraçacıkların yattığı tehlikeler yapılan incelemelerle gün yüzüne çıkıyor.
Diyeceksiniz ki biz ne yapalım. Gökçe Barajı’nın çok özel bir durumu var. Barajın hemen üst kodunda bulunan ve giderek büyüyüp gelişen bir yerleşim alanı var. Termal Turizm Planına uygun bir şekilde büyüyüp genişliyor. Bu yerleşim alanının yollarında lastik tekerlekli araçlar geziyor mu, geziyor. Tekerlekleri aşınıyor mu aşınıyor. Buradan kaynaklanan nano plastik parçaları yağmur sularıyla baraja gidiyor mu, gidiyor. Arıtılabiliyor mu, hayır. Ölçülebiliyor mu, istenirse evet.
Sadece bu kadar değil giydiğimiz bütün giysilerde plastik var. Ana hammaddesi ilimiz sınırları içinde üretilen bir fabrikada kullanılan akrilo nitril maddesinin olduğu biliniyor. Yurdumuzun elyaf iplik üretiminin yüzde yüze yakını ilimizde üretiliyor. Şimdi biz bu giysilerimizi her yıkadığımızda mikroskopla görülebilen nano plastik parçacıkları sulara karışıyor mu acaba. Bilim adamları karıştığını ifade ediyor, ben onların yalancıyım. Bu parçacıklarda barajımıza gidiyor olmasın sakın.
Afiyet olsun sevgili hemşehrilerim.
Ha, bir de baraj havzasının yukarılarında birde Harmankaya Tabiat parkı olayımız var. Bu parkın bir köşesinde bungolow evleri yapılacak. Sanıyorum 36 adet kadar. Yerleri hazır. Projesi onaylı. Bu evlerin tuvalet giderlerinden akan pislikler sızdırmaz depolarda toplanacak. Vidanjörlerle arıtma tesislerine taşınacakmış. (?) İnandınız mı? Birde alabalık yetiştirme tesisisi ve lokantası var. Bilmiyorum hala çalışıyor mu?
Dünyada birçok üniversite nano plastik konusunda araştırmalar yapıyor. Yeni yeni dikkatlerini bu konuya çevirdiler. Yurdumuzda da bu konuda çalışmalaya başlayan üniversiteler var. ( Geogle amca bu konuda da bilgi veriyor) İlimizdeki üniversite, Gökçe Barajımızdaki nano plastikler konusunda bir çalışma başlatabilir mi, dersiniz. Neden olmasın.
Değerli belediye başkan adaylarımız şimdi bir de diyeceksiniz ki biz ne yapabiliriz. Evvela aynı güzergahta daha üst kodlarda yeni barajlar yaparak söz konusu kirlilik baskısından kurtarılacağı konusunda çalışma başlatacağınızı söyleyebilirsiniz, barajı kirleten diğer hususlar konusunda da hassasiyetinizi ortaya koyabilirsiniz belki de. Mevcut Gökçe Barajı’da sanayi tesislerine tahsis edilsin. Bizim arıtma tesislerimizden arıtılmış su almasın. Böylece susuzluk tehlikesini de bir ölçüde bertaraf edebiliriz. İsterseniz bu durumda Gökçe barajı etrafına villalar ve turistik tesislerde yapabilirsiniz.
Ancak halen görevde olanlar gibi üç maymunu oynamaya devam edecekseniz onu da bilelim.
Önemli bir konu hakkında da fikirlerinizi öğrenmek istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı gibi üreticilere destek vereceğinizi söyleyebilir misiniz acaba. Gerçi tarım topraklarımızı sanayiye verdik ve vermeye devam ediyoruz ama. Belki de kenarda köşede bazı üreticiler kalmış olabilir.
Son bir konu zaman zaman Yalovanın değerli ağır ağabeyleri toplanıp kentimizle ilgili çözümler üretiyorlar. Biraz da bu konulara değinseler mi acaba. Acizane öneriyorum sadece.
Bütün adaylara çalışmalarında üstün başarılar diliyorum.
Saygılarımla.
Vatandaş Faruk.