GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Osmanlı ordularının 1453'te İstanbul'u ele geçirişi, Bursa'nın Karacabey İlçesi'ne bağlı Ulubat Köyü'nde de törenlerle kutlanıyor.
Köy meydanındaki Ulubatlı Hasan Anıtı'na çelenk konuluyor, saygı duruşunda bulunuluyor, İstiklâl Marşı okunuyor, günün anlamına uygun konuşmalar yapılıyor.
Kanaatimce, konuyu biraz irdelemekte yarar var.
Ulubatlı Hasan’ın İstanbul surlarına ilk bayrağı dikişi şöyle anlatılır:
“…İşte o sıralarda Hasan adlı bir yeniçeri (memleketi Ulubat olup koca bir vücuda sahipti), sol eli ile başının üstüne kalkanı tutup sağ eli ile kılıcını çekti ve bizimkilerin şaşkınlık içinde geri çekildikleri o bölgede surun tepesine doğru atıldı. Onunla aynı cesareti göstermek isteyen otuz kadar diğeri de kendisini takip etti. Bizimkilerden hâlâ surlarda kalanlar ise, üzerlerine kayaları yuvarlıyorlardı ve onlardan on sekizini aşağı yuvarladılar. Ne var ki, Hasan kendisine özgü şiddeti ile surun üstüne çıkmayı ve bizimkileri kaçırmayı başardı. Bu başarı ile birlikte diğerleri de onu takip ederek surlara tırmanma fırsatını buldular. Bizimkiler, sayılarının pek az olması nedeni ile sura tırmananlara mani olamadılar; düşmanın sayısı fazla idi; buna rağmen yukarıya çıkanlara saldırdılar ve onlardan birçoğunu öldürdüler. Bu savaş sırasında bir taş Hasan’a isabet etti ve onu yere yıktı. Kendisini yere yıkılmış görünce, bizimkiler de üstüne her taraftan taş fırlatmaya başladılar. O ise dizleri üstüne kalkmış kendini savunmaya çalışıyordu; ancak almış olduğu pek çok yaradan sağ kolu işlemez oldu ve oklarla kaplandı. Pek çok kişi daha öldü.”
Bu anlatımın kaynağı, fetih sırasında İstanbul’da bulunan tarihçi Francis’tir.
Francis, şehir Osmanlı’nın eline geçince kaçmayı başarmış, 1477’de, 1401-1477 yılları arasındaki gözlem ve tespitlerini anlatan bir kitap yazmış.
Aradan 100 seneye yakın bir zaman geçtikten sonra, Yunanistan’ın güneyinde Peloponnesos Yarımadası’nda, Laconia’da, Metropolit Melissinos, 1575 yılında, Francis’in ilk yayınladığı kitabı yeniden yazmış.
Ancak, Melissinos, ilk kitaba iki misline yakın bir ilâve yapmış.
İlk kitapta, İstanbul’un fethiyle ilgili bölüm 2-3 sayfa iken, Melissinios’un kitabında 80 sayfayı bulmuş.
Francis’in kitabında Ulubatlı Hasan’ın adı bile yokken, Melissinos’un abartılı kitabında ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Yukarıdaki anlatım da, işte bu Melissinios’ un kitabındaki anlatımdır.
Bizanslı tarihçi Francis’in kitabının orijinali V. Grecu tarafından, 1966 yılında, “Georgios Sphrantzes, Ta Kath’ Eauton 1401-1477” adı ile Bükreş’te Romence çevirisi ile birlikte basıldı.
Melissinos tarafından yazılan sahtesi de, “İn Aexa Pseudo- Phrantzes: Macarii Meliseni, Chronicon 1258-1481” adı ile yayınlandı.
73 sayfalık gerçek Françis, sahtesinde 220 sayfaya çıkmıştı. Bu ikincide, gerçek metinde yer almayan konular, ya da yer alan konuların aşırı detaylandırılarak anlatımı vardı.
Gerçek Francis bilim âleminde “Chronikon Minus” olarak, sahtesi ise “Chronikon Majus” olarak bilinir.
Ulubatlı Hasan konusu, sahte “Chronikon Majus” dışında, dönemi yaşayan hiçbir tarihçinin kitabında yoktur.
Konuyla ilgili farklı söylenceler vardır.
Örneğin Tarihçi Bihiştî şehre ilk giren kişinin babası Karışdıran Süleyman Bey olduğunu belirtir. Bazı kaynaklarda da şehre ilk giren kişinin Balaban Çavuş olduğu yazılıdır.
Esasen, muharebenin en kanlı bölümünde, ön hatlarda can pazarı yaşanırken, herhangi bir olayı ayrıntılarıyla belirlemek de pek olası değildir. Bundan dolayı herhangi bir ismin belirlenmesi mümkün değildir.
Osmanlı’ nın muharebe düzeninde, sağ tarafta Anadolu Beylerbeyi, sol tarafta Rumeli Beylerbeyi birlikleri bulunurken, merkezde bulunan Yeniçeriler padişah otağını yani padişahı korurlardı. Hristiyan ailelerden devşirilen ve bir çeşit paralı asker olan Yeniçeriler, birinci hat birlikleri arasında olmazlardı.
Özellikle kale saldırılarında ön hatlarda Azaplar ve Gönüllüler bulunurdu.
Bu düzen içerisinde, İstanbul surlarına bir yeniçerinin bayrak dikmesi pek mantık çerçevesinde değerlendirilmiyor.
Kişisel değerlendirmeme göre, Melissinos, şimdi varlığını bilemediğimiz başka kaynaklardan yararlanmamışsa, Francis’in kitabını biraz renklendirmek için gerçekte olmayan abartılı sahneler ilâve etmiş olabilir. Ancak, tıpkı Mehmetçik gibi, Ulubatlı Hasan da, İstanbul’un fethi denilince aklan gelen bir simge kahraman olmuştur.
Umarım, konuya ilgi duyan tarihçiler, olayın gerçek boyutunu ortaya çıkarır ve toplumu doğru olarak aydınlatırlar.
KAYNAK
Afyoncu, Erhan: “ Sorularla Osmanlı İmparatorluğu”, Yeditepe Yy, İstanbul, 2011.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.