Merhaba saygıdeğer okurlarım,
Geçen haftaki yazımın devamı söz konusu olunca dostlarımdan bazı eleştiriler aldım. Yarım yamalak yazı olur mu diye. Olmaz tabi ki ancak her yazar gibi benimde sınırlı bir köşem var.
Sınırım olmasa da daha doğrusu, uzun uzadıya yazı, haber niteliğini aşar. Onun içindir ki yarım kalmış yazımı bu haftaya devrettim.
Yarım kalan geçen haftaki yazımın daha doğrusu hatıralarımın devamına gelince, belirttiğim gibi son anda yarışma gününü ve saatini hatırlatan arkadaşlarımla apar topar yarışma yapılan Tepebaşı Müzikholüne gelerek, kulis kapısından yarışma kartımı gösterip, tuhaf bakışlar arasında içeri girdim.
Çünkü giyiniş tarzım ve saç sakala karışmış görünümüm hemen dikkat çekmişti. Sahne öncesi sazlar ve seçici kişiler tarafından provaları yapılan kişiler teker teker prova odasına girip çıkıyorlardı.
Sıra bana gelince cesaretimi toplayıp içeri girdim, birbirinden değerli sanatçıların ve sazendelerin bakışları beni de rahatsız edince, özür dileyerek durumumu bir bir anlattım. Onlarda bu kılıkta ve görünümde sahne alamazsın diyerek teşekkür ettiler.
Odadan ayrılırken İnci Çayırlı isimli sanatçımız bir parça okutalım daha sonra değerlendiririz deyince, bir parça okuyarak yanlarından ayrıldım.3-4 gün sonra Günaydın Gazetesi Türkiye Altın Sesler Yarışmasında finale kalan isimler arasında ismimi görünce şaşkına döndüm.
Yalovaspor forması altında soğuk bir kış günü şimdi ki Çırağan Oteli olan eski Şeref Stadında soğuk bir kış günü, bırakın sıcak suyu, soğuk su dahi olmayan bir ortam sonrası sahneye çıkmadan jüri heyeti kontenjanı ile finale kalmam başlı başına bir maceraydı sanki.
Daha sonra seçici kurul adına beni aradılar. Diğer illerdeki finalistler karması ile tekrar yarışıp nihai finalistleri de belirleyip yine İstanbul’da Tepebaşı Gazinosunda yapılacak final gecesi öncesi 10 günlük bir turun programını vererek beni bilgilendirdiler.
1969 senesinde yapılan yarışmaya katılıp finale kalmama rağmen diğer illerdeki yarışmaya katılamamam sonrası bu fırsatı da kaçıramazdım.
İstanbul’dan katılan 19 finalist ile gittiğimiz illerdeki yarışma sonrası 4 kişi ile birlikte büyük finale katılma şansını da yakalamış oldum.
Diğer illerdeki finalistlerle birlikte İstanbul’da tekrar buluştuk. Büyük final 2 kategoriden oluştu. İkinci kategoriye kalan 4 kişi yarışma sonrasında sıralamaya tabi tutulacaktı.
Yalova’dan gelen en az 300 kişilik dostlarımda hınca hınç salondaki yerini almasıyla ben dahil 3 arkadaşımızla birlikte yarıştık.
Büyük jüri tarafından, ‘Yalova’dan katılan ve İstanbul’u, şehrimizi temsil eden Zeki Baş birinci seçilmiştir anonsu binlerce kişiyi mutlu etti. Çünkü halktan aldığım oylar ikinci sıradaki kişiyi yarı yarıya geçmiş durumda idi.
Yarışmaya katılımım ve sonrasında birinci oluşum maceramın özeti buraya kadar. Bundan sonrası profesyonel müzik hayatım ve 5 yıldızlı müzikhollerde sahne alışım, adaptasyon günlerim ve yaşadıklarım.
Saygılarımla.