Yılmaz, yaptığı açıklamada sürecin adaletli ve şeffaf bir şekilde yürütülmediğini savunarak, yaşananları kamuoyuyla paylaştı.
"Köy Muhtarının Onayıyla Başladık"
Yılmaz, köyde inşaata başlamadan önce süreci köy muhtarına danıştıklarını belirtti. Muhtarın, köy bütçesine katkı sağlanması şartıyla yapıya izin verdiğini ifade eden Yılmaz, “Muhtara gidip durumu anlattık. ‘Kaç yapı yapacaksınız?’ diye sordu. ‘Yedi ev yapacağız,’ dedik. O da bize ‘Her yapı için belirli bir bedel ödemeniz gerekiyor. Bu paralar köyün giderleri için kullanılıyor,’ dedi. Biz de kabul ettik ve bedeli ödedik,” şeklinde konuştu. Ancak Yılmaz, bu ödeme karşılığında kendilerine makbuz verilmediğini ve muhtarın çeşitli bahanelerle kendilerini oyaladığını dile getirdi.
“Ödemeyi yaptık ama muhtardan makbuz alamadık. İlk başta bize yardımcı olacağını söyleyen muhtar, ilerleyen süreçte bizi yalnız bıraktı. Bugün gelinen noktada ise muhtar, yıkım kararlarının sadece bizim yapılarımız için alındığını söylüyor,” dedi. Yılmaz, köyde başka yapıların da bulunduğunu, ancak sadece kendi evlerinin yıkılmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı.
"Depremle Sarsıldık, Umutlarımızı Burada Yeniden İnşa Ettik"
Yılmaz ailesi, 2023 Kahramanmaraş depremlerinde Malatya Arguvan Yazıbaşı Köyü’nde bulunan evlerini kaybetmişti. Selahattin Yılmaz, depremde yaşadıkları büyük acının ardından Fıstıklı Köyü’nde akrabalarıyla birlikte yeni bir hayat kurma çabasıyla yedi ev inşa ettiklerini belirtti:
“Depremde köyümüz yerle bir oldu. Oraya dönme imkânımız kalmadı. Burada çocuklarımızla, akrabalarımızla beraber yaşama hayaliyle bir araya geldik. Evlerimiz yıkılmıştı ama geleceğimizi burada yeniden kurmak istedik. Üç yıllık birikimimizi buraya yatırdık. Ancak bugün, hayallerimiz bir kez daha yıkıldı.”
"İl Özel İdaresi Yetersiz Bilgilendirdi"
İnşaat sürecinde İl Özel İdaresi’nin de bilgilendirildiğini belirten Yılmaz, bu kurumun gerekli denetimleri yapmaktan kaçındığını söyledi. İl Özel İdarenin kendilerine “Şimdilik yapıya devam edin, sonra numarataj alırsınız” şeklinde yönlendirme yaptığını belirten Yılmaz, “Bize, 'Orada yıllardır hiçbir yapı yıkılmadı. Siz de bitirin, kapınızı pencerenizi takın, sonrasında durumu değerlendiririz' dediler. Biz de iyi niyetle hareket ettik ve bu süreçte tüm kazancımızı buraya harcadık,” dedi.
Yılmaz, yapı tamamlandıktan sonra ise süreçte hızlı bir değişiklik yaşandığını belirtti: “Kapı ve pencerelerimizi taktıktan sonra İl Özel İdaresi geldi ve yapıyı yıkacaklarını söyledi. Bu kadar harcama yapmamıza rağmen neden daha önce müdahale etmediklerini sorduğumuzda, bize uydu görüntülerine dayalı tebligatlar gönderdiklerini söylediler. Ancak tebligatların hiçbiri bize ulaşmadı.”
"Cezalar Ödendi Ama Yetmedi"
Yılmaz ailesi, inşaat sürecinde çeşitli cezalar ödediklerini de belirtti. Tarım arazisi üzerinde yapılaşma nedeniyle önce Tarım İlçe Müdürlüğünden 600-700 bin lira ceza aldıklarını, ardından İl Özel İdaresi’nin yaklaşık 1 milyon 100 bin liralık cezasını ödediklerini ifade etti. Ancak bu cezaların yapıların yıkılmasını engellemediğini söyledi: “Her türlü cezayı ödedik, ama bu da yeterli olmadı. Yıkım kararı alındı ve biz buna itiraz ettik. Hukuki süreç devam ederken evlerimiz yıkıldı.”
"Eşitlik İlkesine Aykırı Bir Süreç"
Selahattin Yılmaz, yıkım kararlarının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savundu. Köyde 300-500 yapı olmasına rağmen sadece kendi yedi evlerinin yıkıldığını belirten Yılmaz, “Muhtar, valilik, il özel idaresi ve köylüler farklı şeyler söylüyor. Herkesin çelişkili ifadeleri var. Ancak ortada olan bir gerçek var: Adaletsizlik. Sadece bizim yapılarımızın yıkılması kabul edilemez,” dedi.
Yılmaz, sürecin sonunda direnmek yerine kendi evlerini kendi elleriyle yıktıklarını ifade etti: “Jandarma ekiplerinin bu kadar kalabalık gelmesine gerek yoktu. Ben aradım ve ailemi de sürece dahil etmeden evlerimizi kendi imkanlarımızla yıkacağımızı söyledim. Evlerimizi yıktık ama umutlarımız, hayallerimiz de yıkıldı.”
Adalet Çağrısı
Son olarak yetkililere seslenen Yılmaz, “Biz, sadece adalet istiyoruz. Eğer yıkım gerekiyorsa bu, herkes için eşit şekilde uygulanmalı. Bizim durumumuzda başka kimse bu kadar büyük bir mağduriyet yaşamamalı,” dedi. Hukuki sürecin takipçisi olacağını belirten Yılmaz, “Tebligatlar zamanında yapılmış olsaydı, biz de bu evleri yapmazdık. Ama süreç boyunca hep yanlış bilgilendirildik,” diyerek yetkililere şeffaflık çağrısında bulundu.
Yıkım kararı sonrası yaşadıkları ikinci bir depremle sarsıldıklarını söyleyen Yılmaz, “Depremde kaybettiğimiz köyümüzü burada yaşatmak istemiştik. Ancak bu süreç bize ikinci bir yıkım yaşattı. Bizim gibi başka aileler bu acıyı yaşamamalı,” dedi.