Merhaba saygıdeğer okurlarım; Bu hafta ki yazımı duygusala ve huzuru çağrıştıran sanatın bir bölümü olan şarkı, türkü, gazel, kaside gibi kulağımıza hoş gelen müzik nağmelerinin ve sözlerinin bizlere nasıl ulaştığını paylaşmak istedim öğrendiğim kadarı ile. Bu kategorilerin canlanmasına tabiri caizse vücut bulmasına çalışmak nota bilgisine yardımcı olur. Oysa diğer yaptırımlar doğuştan bir yeteneğe sahip olmakla değer kazanır, her mesleğin ekstra becerisi gibi, yukarıda bahsettiğim müzik çeşitlerinin enstrümantal hariç olsa da ona da ilham kaynağı söz konusudur. Şiir yazmak yeteneği, şarkı sözü yazmaya benzemez çünkü her şiirden şarkı sözü olmaz ama her iki çalışmada ilham ve yetenekle olur. Havadan, sudan, güneşten etkilenip, gördüklerine veya sevdiklerini kaleme almak duygulu bir kimliğe sahip olmak gerekir. Neticede bahsettiğim konuda şarkılar vs. sözle uyumluysa beste altyapısına böylelikle kavuşmuş olur ve notaya alınır. Notaya alınan söz ve müziğin aranjesi yapılır daha doğrusu ara nağmesi yapılır. Şarkının makamı ve usulü sözle oluşmaz, makamı müzik nağmeleri oluşturur. Bahsettiğim oluşumlar sonrası bestenin kayda alınması ise profesyonel stüdyolarda olur. Bestenin kimyasına göre enstrüman seçimi sonrası, bazen toplu kayıt bazen de her enstrüman teker teker şarkının notasına uyum ile eseri seslendirir. Stüdyodaki kayıt marifeti ile bir araya gelen enstrümanlar eserin söz hariç diğer alt yapısını bitirir. Ses kaydı bu altyapının üstüne okunup beste belirttiğim gibi vücut bulur. Tonmayster elindeki bu oluşan eserin nihayete ermesinde çok büyük rolü vardır. Çünkü kulağa hoş gelmeyen arızaları defalarca dinledikten sonra kendi bilgi ve tecrübesiyle temizler. Bu son çalışmaya da detone denir. Son olarak şiir yazma başkadır, şarkı sözü başkadır. Şarkı, türkü vs. söylemek başkadır, uyum ve detone olmadan icra bambaşkadır. Saygılarımla.