Merhaba saygıdeğer okurlarım;

Bu haftaki yazımı Yalovaspor kulübümüzün yıllar önce hiçbir sebep yokken, izahı daha yapılamayan enteresan bir o kadar da sıkıntılı çok büyük hadise, açık bir olayı sizlerle uzun zaman sonrası paylaşmak istedim.

O dönemlerde kulübümüz İstanbul’a bağlı bir ilçe olması münasebetiyle tüm maçlarımızı her iki yakanın statlarında oynardık. Bazen sabah 9:45 dolaylarına maç saati vererek, iki ayağımızı bir pabuca sokarlardı.

Yine böyle bir maçın arefesinde yönetim kurulu olarak bir gün öncesinden bir kış günü sezonun son maçına çıkmaya hazırlanıyorduk.

Grupta hiçbir iddiamız kalmamış olsa da (küme düşme-şampiyon olma) prestij maçına çıkacaktık. Yalova’dan kalkan sabah 6:45 gemisi ile maça yetişmemiz riskli olacağından tek çarenin bir gün evvel gidilmesi lazım olsa da aramızda toplanan paranın yetmeyeceği aşikardı.

Yalovaspor kulübümüzün bu son maçı küme düşmeye namzet bir takımla olması, olayın ciddiyetine haiz bir durumu ister istemez akla getiriyordu.

Yönetim olarak ne yapacağımızı düşünürken Levent Acar kardeşimiz ayağa kalkarak tüm masrafları ben karşılıyorum buna 5 yıldızlı otelde dahil deyince hemen hazırlık yaparak son model otobüsle yola koyulduk.

Kalacağımız otel Levent Acar’ın söylediği gibi 5 yıldızlı Maçka Oteliydi. Odalarımıza dağılınca benim kaldığım odanın telefonu çalınca kafileden birisinin aradığını zannedip telefonun ahizesini daha kulağıma götürmeden birisi sinkaflı küfürlerle bana bağırarak kapattı.

Hemen resepsiyonu arayarak beni arayan kimse lobiye iniyorum beklesin dedimse de çıkıp gitmişler. Kim olduğunu sorunca küme düşmeye namzet diğer kulübün başkanı deyince 2-3 dakika kendime gelemedim.

Birinci lig kulüplerinin dahi kalamadıkları bu 5 yıldızlı otelde biz nasıl kalabiliriz, kalırsak her zaman olduğu gibi hiçbir iddiamız yokken daha mütevazi bir otelde neden konaklamadık gibi düşüncelerle durup dururken başımızı belaya soktuğumuz kesindi.

Bu işin içinden nasıl çıkacağımızı düşünürken, 5-6 kişilik bir başka grup yanımıza gelirken gayet mütevazi bizi lobide çay içmeye davet ettiler.

Çaylar, kahveler geldikten sonra bizim oynayacağımız kulübün başkanı ve yönetim kurulu olduklarını söyleyince patlamaya hazır bir bomba gibiyken şimdi aşağıdan alıyorlardı.

Onlar konuya girmeden bir yanlış anlama olduğunu bizim kimsenin parasına veya bu jestine ihtiyacımız olmaz ve tarihimizde de olmamıştır. Sizin yerinizde biz olsak aynı düşüncelere kapılırdık ama mesele sizin düşündüğünüz gibi değil.

Yönetim kurulumuz bir sezon sonu maçımızı güzel bir konaklamayla sonlandırma jesti idi bu hareketimiz. Oynayacağımız rakip takımın başkan ve yönetim kurulu ayağa kalkarak bizde kümede kalırsak sizin gibi böyle bir otelde, kümede kalma jesti yaparak futbolcularımızı ağırlamak istiyoruz.

Yoksa düşünmek bile istemediğimiz olayları kuvvet kollukları bile önleyemez dediler. Daha doğrusu inanmayıp gittiler.

Ertesi gün maçın oynanacağı Şeref Stadına gittiğimizde küme düşmeye namzet her iki kulübün taraftarları ağza alınmayacak küfürlerle sahaya atılan yabancı maddelerle maçın oynanmasını riske attılar.

Neticede her takımın başkanları ve hakem heyeti ile yapılan mini toplantıda hakemlere dönerek biz bir takımın kümede kalması için şike yapmaya kalktıysak, küme düşmeye namzet takımların bize karşı bu kin ve nefreti niye.

Her iki takım birbirinden habersiz kamp yaptığımız otelin maddi karşılığı karşısında şike yaptığımızı sanıyorlar. Birileri çıkıp demiyor ki bir takımın Yalovaspor lehine diğer takımın taraftarları ise aleyhine tezahürat yapması doğal olan.

Aslında her iki takımın taraftarı Yalovaspor aleyhine yapılan bu çirkin tezahürat şeklinde bir yanlışlık var. Bahse konu takımlardan herhangi birisinin Yalova her ne şekilde olursa olsun şike falan teklifi yok, kanaati sonrası hakem maçı başlatarak, kulübümüz Yalovaspor devreden çıkıncı kulüplerden birisinin Yalovaspor’u desteklemesi yanlış hesabın Bağdat’tan dönmesi gibi oldu sanırım.

Saygılarımla.