Merhaba saygıdeğer okurlarım;

Bu haftaki yazım Yalova Kaplıcaları Termal’le ilgili. Diyeceksiniz ki Termal ile ilgili bu kaçıncı yazı, biz okumaya sen yazmaya yorulmadın mı tespitiniz inanın doğru.

Bizi biz yapan kaplıcalarımızı günden güne kötüye giden konumu neticesinde yörenin bir insanı olarak daha doğrusu içim sızlayarak birçok yazıyı kaleme almak mecburiyetinde hissettim kendimi.

Daha yeni geçen haftaki yazımı yeni tayin olan Yalova Termal Kaplıcaları İşletme Müdürü Mehmed Burhan Topsöğüt ile ilgili, ilk defa bir şeyler değişeceği ümidini taşıyan yazımı siz sayın okurlarımla paylaşmış idim.

Hatta hislerime tercüman olan eksikliklerle ilgili projenin oluşturulmasının onayını almak için Ankara’ya yolculuğunda kendisine başarılar dilemiş idim.

Bu gelişmelerin huzuru ile güzel bir uykunun sabahında çok sevdiğim bir kardeşimin telefonu ile uyandım.

Uykumun mahmurluğu ile görüştüğüm kardeşime uzun müddet cevap veremedim çünkü verdiği haber bende bomba tesiri yarattı.

O güzelim bölgeyi toza boğacak HES ve beton santrali kurulması çalışması kararı söz konusu idi.

Dünyada birçok kaplıcanın fevkinde bir konuma sahip Yalova Kaplıcalarının yanı başında proje çalışmaları başlamış bile.

Birçok olağanüstü tabiat harikası bu coğrafyaya sıkıştırılmış iken, bir bakışta deniz, göl, orman üçlüsünü gözlemleyebilmeyi, kestanesi, ıhlamuru, kekik ve balı, dünyanın şifalı suları arasında yapılan ölçümlerde birinci olması, altın madalya ile onurlandırılması, göz önüne alınmaması, uydudan bu bölge müsait deyip karar verilmesi sizin haddinize değil kusura bakmayın.

Bu konuda en çok zararı görecek bu bölgenin 2 bin yıllık geçmişi var, hatıraları var. Burası uydudan bakıp da karar verilecek bir yer değil, herkes aklı başına toplasın.

Yalova sınırları içinde her bir karış toprakta emeği olan, “Yalova Benim Kentimdir” diyen Mustafa Kemal Atamızın mirası ve anıları var.

Saygılarımla.

Not: Bu yazının, şimdilik nezaket kuralları içinde bir yazı olmasına özen gösterilmiştir.