GÜNAYDIN Değerli Okurlar;

Nem miktarındaki geçici dengesizlik olarak tanımlanan kuraklık, yavaş gelişen ancak tahmin edilemeyen boyutlarda zarara neden olan bir doğal afettir.

Kuraklık çok kısa tanımıyla yağış yetersizliğidir. Uzun yıllar ortalamasından yüzde 50-60 daha az yağış olması durumu, kuraklık olarak kabul edilir.

Kuraklık; şiddeti, süresi ve kapsadığı coğrafi büyüklük bakımından farklılıklar gösterir. Genelde yetersiz yağışlar meteorolojik kuraklık, bitkisel üretime zarar verecek düzeyde toprak rutubetinin azalması tarımsal kuraklık, baraj, göl ve göletlerde su seviyesinin düşmesi hidrolojik kuraklık ve tüm bunların topluma zarar verecek düzeye ulaşması durumu ise sosyo-ekonomik kuraklık olarak isimlendirilir.

Hızlı nüfus artışı, herhangi bir plân uygulaması olmadan yanlış ve aşırı su kullanımı, alt yapı eksikliği, gelecekte olabilecek sorunları öngörememe kuraklığın boyutunu büyütür.

Kuraklıkla beraber başlayacak su krizi, bulaşıcı hastalıkların artmasına neden olabileceği gibi, bölgedeki doğal dengenin bozulmasına, tarım ve hayvancılığın tamamen tükenme noktasına gelmesine ve bölgedeki sosyal hayatın sona ermesine neden olacaktır.

Hiç zaman geçirmeden pek çok önlemin şimdiden ve zaman geçirmeden düşünülmesi, yapılacakların plânlanması ve eylem safhasına geçilmesi gerekmektedir.

Aklıma gelen bazı önlemleri belirtmekte yarar görüyorum. Örneğin:

Yağmur Suyu Hasadı çok önemlidir. Artık kuraklık ve sel dönemi yaşıyoruz.  Uzun bir kuraklık dönemini takiben meydana gelen aşırı yağmurlar ve sel baskınları sonunda yağmur suları boşa akmakta, sonuçta Yalova’ da hiçbir şekilde yararlanılamadan denize dökülmektedir.

Yağmur ve kar sularının biriktirilerek ve depolanarak sulama dâhil farklı kullanımlara sunulması, su hasadı olarak isimlendirilmektedir.

Yağmur sularının (en azından bir kısmının) boşa akması ve denize gitmesi önlenmeli; yapılacak tesislerle toplanmalı ve ihtiyaç olduğunda da kullanma yönüne gidilmelidir. Yağmur Suyu Hasadı adı verilen bu sistem, toprak ve bitki örtüsü için son derece yararlı olduğu gibi ekonomik açıdan da son derece ucuzdur.

Genellikle temiz içme suyu, (yıkama, sulama, temizlik, vb.) pek çok amaçlı olarak kullanılmaktadır. Yağmur suyu hasadı yapıldığında, temiz içme suyunun daha rasyonel kullanımı sağlanır ve bu da tahmin edilenin çok ötesinde, temiz sudan tasarruf sağlar.

Açık alanların dışında ayrıca çatı oluklarından toplanan suların, belirli depolarda toplanarak kullanılabilmesi için, konut ya da iş yerinde çok ayrıntılı bir plânlamaya ihtiyaç duyulacağı açıktır.

Biriktirildiği yere ve kullanım türüne göre farklı yöntemlerle yapılabilen su hasadının yaygınlaştırılması küçümsenmemeli ve göz ardı edilmemelidir.

Bir farklı uygulama ise Yağmur Bahçesi Sistemi’ dir. Bu sistem pek fazla bilinmese de, son derece yararlı bir uygulamadır. Doğal bir eğimle oluşturulan çukur içine uzun ömürlü ve çalı benzeri bitkilerin dikilmesiyle oluşturulur. Bu sistem, yağmur suyunun yer altı sularına karışmasını sağlayarak sulama ihtiyacını önemli oranda düşürür.

Ters Şemsiye Yöntemi, bazı bölgelerde (çatı yerine de olabilir) yağmur suyunu toplama amaçlı kullanılan bir uygulamadır. Yağan yağmur toplanarak belirli bir depolama alanına yönlendirilir.

Malçlama adı verilen uygulama pek çok bölgede sıklıkla kullanılmaktadır. Malçlama, toprak yüzeyinin ışık geçirmeyen bir malzemeyle örtülmesidir. Bu tarz uygulama, toprağın nemini uzun süre tutarak su tasarrufu yaptığı gibi, uzun süre nemli kalan toprak sayesinde kökler su salınımı yaparken çok daha az enerji sarfıyla bitkinin gelişimini hızlandırır.

Odunsu atıkların toprakta kullanılarak toprağın besin ihtiyacını karşılanmasını ve su ihtiyacının en aza indirilmesini sağlayan teknik de pek çok bölgede uygulanmaktadır.

Bu konuda son olarak aklıma geleni de belirtmeliyim.

Gri su kullanımına önem vermek gerekir. Bu sistemde, tuvalet suyu hariç banyo, mutfak ve çamaşır makinesinden çıkan atık su, bahçe veya diğer sulama amaçlı kullanılabilir.

Kısacası kirli sular arıtılarak tekrar kullanılabilir.

Su Arıtımı ve Proses Suyu Hazırlama konusuna önem verilmelidir.

Deniz suyu arıtılarak kullanılabilir. Günümüzde Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunan adalarında bu uygulamayla su sorunu neredeyse tamamen çözülmüştür.

Tabi asla unutulmaması gereken bir diğer önemli konu da, dikilen her ağacın kuraklığın önünde bir engel olduğudur. Bu nedenle, ormanlı vasfını kaybetmiş arazilerin yerleşime değil, yeşil alana dönüştürülmeye ihtiyacı vardır.

Betonlaşma engellenmeli, birinci sınıf tarım arazileri (okul, ibadethane, sanayi tesisleri, vb) çeşitli amaçlarla betonlaşmaya kurban edilmemelidir. Havadaki nemi artıracak ağaçlık alanların arttırılması esas alınmalıdır.

Kuraklığın kronik bir hale gelmemesi için su kaynaklarının hem yağışlı hem de kurak dönemlerde sadece iyi değil çok iyi yönetilmesi gerekir. Her bir damla su, yarın için çok büyük ihtiyaçtır!

Anadolu’ da Roma/ Bizans döneminde “Sarnıç” yapımına ne kadar önem verildiğini hatırlayalım! Sarnıç deyip geçmeyin, Romalıların sarnıcın yeri ve yapım tarzını incelediğinizde gözlerinizin şaşkınlıktan dışarı çıkacağına eminim.

Bütün bunlara ilâveten kuraklığa karşı hazırlıklı olmak için, kuraklığa dayanıklı “Korunga” ekimi konusunda çiftçilerin bilgilendirilmeleri gerekir.

Mevcut sulama ve çeşitli amaçlarla kullanma sularının miktar ve kalitesinin korunması için; suyun toplandığı baraj ve göletlerin çok iyi koruması, su tutma kapasitesinin yükseltilmesi,  buralarda buharlaşmanın sızıntı ve kirlenmenin önlenmesi, suyun dağıtımında kaçak ve kayıplarla aşırı kullanımın önüne geçilmesi çok önemlidir.

Bizde genellikle yüzey sulama olarak bilinen salma sulama yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüzey sulama yöntemlerinden olabildiğince vazgeçip yağmurlama, damlama ve sızdırma şeklinde farklı uygulamaları olan basınçlı sulama sistemleri ile su tasarrufunu yaygınlaştırmak gerekir.

Şimdilik bu kadar…

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!

(Gelecek Yazı: Malçlama Nedir, Nasıl Uygulanır?)