2024 Yılı mali tatil 02.07.20024 tarihinde başladı, 20.07.2024 tarihinde sona erdi. Her ne kadar uygulamalarda eksiklikler var ise, adli tatil gibi uygulanmasa da  mali tatil geniş bir kitle için kazanılmış bir haktır. Gelecekte mutlaka uygulamaya dair düzenlemeler yapılacaktır.

En düşük emekli maaşının 12.500.-Tl olmasını öngören teklif mecliste kabul edildi. Fiyat istikrarının düşük gelirliler aleyhine tamamen kaybolduğu bugünlerde, bu artış emekli için hiçbir şey ifade etmeyecektir.

Fiyat istikrarını yeniden sağlamak, beş yıl öncesine dahi geri dönmek çok zor görünüyor. Çünkü rant, kayıt dışı ekonomi fiyatları öyle şişirdi ki, öyle bir fırsat ekonomisi yarattı ki, bundan vazgeçilmesi çok kolay olmayacaktır. Atanmış, seçilmiş kişiler ve sivil toplum örgütleri tarafından fırsat ekonomisinin  geçici olduğu çok iyi incelenip anlatılmadır. Fiyatları arttıran en önemli  gördüğüm ise yüksek kiralardır ki, çoğu vergi dışıdır.

Otobanlardaki işletmeler, düğün salonları çocuklu aileler için birer tuzak haline gelmiştir. Düğün salonlarında 20 TL oyuncağı 250 TL satanlar, kestane şekeri satan dükkan önünde çocukları cezbedecek oyuncaklar çocuklu aileler için büyük bir sorun oluşturmaktadır. Bir şişe şaraba 10 kat fiyat koyan lokantalar. vb.  Bunlar  bir işletmecilik dehası değil, bir fırsatçılıktır. Bunlar fırsat ekonomisinin en küçük örnekleridir ki, kur koruma mevduatı gibi yılda 100 milyar TL’sini aşan, ülke ekonomisini etkileyecek büyüklükteki  uygulamaları ise halen yaşamaktayız.  Bir an önce en küçüğünden en büyüğüne fırsat ekonomisi engellenmeli, cezalandırılmalıdır.

Daha önceki yazımda yunan adalarına olan talebin neler yaratacağını yazmıştım. Bu gün yunan adaları aşırı turist gelmesinden neredeyse rahatsız. İnsanlarımız yunan adalarına gitmek için kilometrelerce kuyrukta bekliyorlar. Bu uygulamanın yanlış olduğunu  ve turizm politikamızın mevcut koşullara göre revize edilmesi gerektiği aşikar iken  hiç kimse bir şey yapmadı. Şimdi turizm bölgeleri isyan ediyor. Doluluk oranları %60 seviyelerinde.  Şu an herkes turizm sektörünün bunu hak ettiğini dile getiriyor. Ancak bunun ülke ekonomisi için de büyük bir kayıp olduğu düşünülmüyor. Turizm Bakanlığı ve turistik bölgelerimizin atanmış ve seçilmiş yöneticileri bu konuda sınıfta kaldılar. Bu saatten sonra fiyatların düşürülmesi de bir sonuç vermeyecektir.  Oteller, artık yabancı turiste indirimli fiyat uygulayıp maliyetlerini çıkarıp yerli turistten kar elde etme alışkanlıklarından vazgeçmelidirler.

Yurt dışı çıkış harcı üç bin Türk lirasından  yola çıktı, bin beşyüz Türk lirası neredeyse  kamuoyunda kabul edilmişken yurt dışı çıkış harcı 500.-TL olarak kabul edildi. Her ne kadar yurt dışı çıkış harcı seyahat özgürlüğü ters bir uygulama ise de, bize vize uygulayan ülkelere bir de turizm geliri desteği vermemek adına, bu ülkelere  turistik gezilere ek seyahat harcı alınması taraftarıyım. Vize retlerini nedeniyle vatandaşımız çok büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Sadece vize harcı 90 euro ki sigorta, aracı kurumlara yapılan ödemeleri de ilave eder isek, gereksiz yere vize talep eden vatandaşlarımız büyük maliyetler ile karşılaşmaktadır.

Sokak hayvanları için çıkarılan yasaya tepkiler devam ediyor. İktidar ise yasanın arkasında olduğunu ve bu yasayı çıkaracağı konusunda iradesini bazı maddelerini meclisten geçirerek gösterdi.  Gözlemlediğim ise sanki iktidar ve muhalefetin uzun zamandır  seçmeni diri tutacak polemik yaratacak bir konu bulamadığından, sokak hayvanlarını ve hayvan severleri  sokağa döküp, gündem yarattığıdır. Halbuki belediyeler barınak sayısını arttırarak hayvan severler vasıtası ile sokak hayvanlarını barındırır ve kısırlaştırabilir. Özellikle muhalefet belediyelerinin bu konuda sessiz kalmaları da manidardır. Hayvan severler  kızabilirler ancak insanların bile birden fazla çocuk sahibi olma korkusu var iken, sokak hayvanlarının üremeleri mutlaka kontrol altına alınmalıdır.

Son günlerin gündemi,  belediyelerin vergi ve sosyal güvenlik kurumlarına olan borçlarıdır. Bu borçlar uzun yılların birikimidir ki yeni seçilen belediyelerden bunu tahsil etmek veya karşılığında arsa alma yoluna gidilmesi biraz siyasi, birazda bugüne kadar hazineye yüklenerek, devlet hazinesi kullanılarak sermaye transferi yapmanın, belediye ve şirketleri vasıtasıyla seçimleri finanse etmenin faturasıdır.  Bu borçlar belediyelerin hizmetlerini aksatmadan tahsil edilme yoluna gidilmelidir. Belediye şirketlerini çoğu münfesih durumdadır ki, bu borçları ödeme kabiliyetleri yoktur. Bu nedenle belediyeler hizmet yarışında, asli hizmetleri dışındaki ekonomik faaliyetleri müteşebbislere bırakmalı, yeni kurulacak belediye şirketlerine izin verilmemeli, münfesih duruma düştüğü halde kapatılmayan belediye şirketleri borçlar daha da büyümeden kapatılmalıdır.