2021-2022-2023 yıllarında şartların oluşmasına rağmen ertelenen,  2024 yılında uygulanması kesin olan enflasyon muhasebesinin ve enflasyonun vergilendirileceği uzun zamandır ilgili kesimler tarafından biliniyordu.  Talepler doğrultusunda 2024 yılının 1. döneminde de  uygulamaya geçilmedi. Ancak nedendir bilinmez konunun gerçek muhatapları 2024 yılının 2.beyan dönemi olan ertelemelerin bittiği tarihlerde seslerini çıkarmaya, yükseltmeye başladılar. STK’ların son günlere bıraktıkları bu tepkilerinin, üyelerine dönük çalışmalar olduğunu düşünüyorum.

Tepkiler sonucunda süreler, önce son kere, sonra en son kere Maliye Bakanlığı tarafından uzatıldı. Dileğimiz bu uzatmaların en ve en son olmasıdır.  

Enflasyon muhasebesi işletmelerin mali tablolarının gerçeği yansıtması açısından önemli bir uygulamadır. Bir şirketin mali durumu ancak mali tabloların enflasyondan arındırılarak düzenlediği takdirde,  şirket ortaklarına, üçüncü kişilere ve diğer paydaşlara gerçeği gösterecektir. Ancak enflasyonun vergilendirilmeye çalışılması  doğru sonuçlar doğurmayacak, vergi adaletini bozacak, işletmelerin yatırım düşüncelerini değiştirecektir.

Burada değinmeden geçemeyeceğim. Her ilde açılan bilim yuvaları Üniversitelerin bu konuda görüşleri, paylaşımları yok gibi. Sanki enflasyonun vergilendirilmesi konularına dahil değil.  

Doğru bilgiyi nereden alacağız.  Uygulamaların sonuçlarını bilimsel olarak tahmin edecek ve sonuçlarını doğru yorumlayacak  hangi kurumumuz var bilemiyorum.  

Bu yazıda enflasyonun vergilendirilmesinin nasıl sonuçlar doğuracağı ile ilgili öngörülerimden bahsetmek istiyorum.

Tahminim; 2024 yılında uygulanacağı yasal olarak kesinleşen enflasyon muhasebesi ve enflasyonun vergilendirilmesinde, bütçe gelir kalemlerinde büyük payı olan tahmini 1000 civarında  şirket önceden önlemlerini aldılar. Sermayelerini güçlendirip, stoklarını, sabit kıymetlerini, mali tablolarını düzenleyerek enflasyon vergisini lehlerine çevirdiler.  Bu nedenle bu şirketler  2024 yılında daha az vergi ödeyecekler ve bütçe gelirlerindeki payları büyük ihtimal ile azalacaktır diye düşünüyorum.

Sermayeleri,  emtia ve sabit kıymetlerinden düşük olan, borç veya banka kredileri ile yaşamlarını sürdürmeye çalışan şirketler ise enflasyon artışı kadar kazanç sağlamış gibi vergilendirilecektir.  Aynı emtia ve demirbaşı tekrar yerine koymak için fiyat artışları ile mücadele ederken bu işletmeler, %25 ile %40 arasında  stok ve sabit kıymet için vergi ödeyecek, borçları daha çok artacak, ödeme güçlüğü içine gireceklerdir diye düşünüyorum.

İşletmeler yatırım ve stoklarını arttırmak yerine nakitlerini değerlendirme yoluna gideceklerdir.  Yine önümüzdeki aylarda stoklarımızı eritiyoruz, depolarımızı boşaltıyoruz adı altında enflasyon vergisinden kaçmak için yapılan kampanyaları  sık sık göreceğiz. Bunun nedeni yabancı kaynak ile teşvik alınmadan  yapılan yatırımlar veya stoklar hiç satış yapılmasa veya hiç bir hizmet verilemese dahi vergilendirileceğindendir.

Bu yüksek enflasyon ortamında vergi yükü, birçok malın satış karının üzerindedir. Örneğin enflasyonu %60 vergi oranını %25 olarak aldığımızda, %15 vergi yükü, stok ve yatırım maliyetlerin üzerine yüklenecektir. Maliyetlere yüklenen %15 vergi yükünün yeniden fiyat artışlarına neden olma ihtimali ise yüksektir.

Girdilerini döviz artışından, enflasyondan korumak için  stoklayan ve  uzun süreli yatırım yapan işletmeler,  enflasyon vergisinin maliyetlerini arttırdığı bu süreçte yatırım ve stoklama faaliyetlerinden vazgeçeceklerdir.

Enflasyonun vergilendirilmesi nasıl sermaye transferi ile sonuçlanacak önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Uzun süredir devam eden genel bütçe gider kalemlerinden karşılanan kur korumalı mevduat,  vergi dışı bırakılan gelirler ve tahsilinden vazgeçilen alacaklar gibi örtülü sermaye transferine bir yenisi de enflasyonun vergilendirilmesi olacaktır.  Enflasyonun vergilendirilmesi , sermayesi güçlü şirketlere vergi avantajı sağlayacak, bu şirketleri vergi avantajı olan teşvikli yatırımlara yönlendirecek,   zaten ödeme güçlüğü içinde olan borçlu şirketlere ise ek vergi yükü yükleyecektir. Ödeme güçlüğü çeken şirketlerden tahsilat yapmak zorlaşacak  sık aralıklar ile vergi afları yapmak zorunda kalınacaktır. Hacizler yolu ile vergi tahsil etmenin çözüm olmadığı ise yakın zamanda görülecektir.  

Enflasyonun vergilendirilmesi sonucu, tahmin ettiğimin aksine vergi kaybı oluşturmasa dahi borçlu şirketlerden verginin tahsilinin zorlaşması, bütçeye yük getirecektir. Bu bütçe açığını kapamak ve tahsili zorlaşan vergi alacağını  karşılamak ise yine 85 milyona kalacaktır.

Dilerim bu öngörüler yanlış çıkar, vergi adaleti sağlanır, gelir eşit dağılır, hazinenin gelirleri vatandaşın aleyhine  sermayedara transfer edilmez.