Geçtiğimiz yıllarda Ekonomi zar zor dengedeyken aniden sermaye transferi ile sonuçlanan bir süreç başladı, başlatıldı. Bu süreç  “Faiz sebep enflasyon sonuçtur” denilerek uygulamaya geçti.  Eylül 2021’de faizler indirilmeye başlandı, düşük faiz oranlı krediler dağıtıldı, kuru tutmak için Merkez Bankası rezervleri eritildi,  kur korumalı mevduat (KKM) icat edildi, para sahiplerine büyük kur farkı bedelleri ve faizler ödendi. 

Bu süreçte enflasyonda zirvelere ulaşılınca,  bunun doğru bir politika olmadığı, enflasyonun altındaki faiz oranlarıyla piyasaların dengelenemeyeceği ve enflasyonla mücadele edilemeyeceği anlaşılarak faizlerde artışa gidildi. Kur kontrolde tutuldu ve bu sefer yüksek faizle para kazanma dönemi başladı, bu işten de aynı kesimler, sermayesine sermaye katanlar  para kazanırken KKM’den kazananlar gibi bunlar da neredeyse hiç vergi vermediler. Dışarıdan gelen sıcak para ise yönünü, döviz artışının çok üzerinde verilen yüksek faizli mevduata çevirdi.

Ancak bu gidişin de uzun vadede sürdürülebilir olmadığı görülüyor. Reel kesimin dövize ulaşma maliyeti giderek artıyor, sıkı para politikası nedeniyle Türk Lirası finansmanına erişim de zorlaşmış durumda, bu finansman maliyetleriyle reel sektörün işlerini döndürmesi zor görünüyor, üstelik kontrollü döviz kuru nedeniyle ihracat yapma kapasiteleri de zayıflıyor. 

Bir yılı aşkındır sözde enflasyonla mücadele ediliyor. Çünkü kamuda tasarruf sözde kaldı, sadece emekçilerin ücretleri ve emeklilerin maaşları baskılandı. Ocak-haziran dönemi merkezi yönetim bütçe açığı 747.2 milyar liraya çıktı, bunun 574.4 milyar doları faiz ödemelerinden kaynaklanıyor. Merkez Bankası’nın ödediği bedeller ise bu tutarlara dahil değil.

Temmuzda elektriğe yapılan yüzde 38 zamdan sonra ağustosta evlerde kullanılan doğalgaza da yüzde 38 zam yapıldı. Ortadoğu’nun giderek karıştığı dikkate alınırsa her fırsatta akaryakıta yapılan zamların daha da artacağı anlaşılıyor. Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde artıyor. 2024 ve 2025’te öngörülen enflasyon hedeflerine ulaşmak pek mümkün görünmüyor.

Öte yandan yüksek enflasyonla birlikte ekonomide daralma işaretleri de geliyor. Sanayi sektöründe siparişler azalırken hizmet sektöründe girdi alımları düşüyor ve iş hacminde daralmalar olduğu görülüyor. 

Ayrıca ekonomideki daralmayı, bankalarda artan takipteki alacaklarından, artan konkordato başvurularından, iflas dosyalarından, kapanan işyeri sayılarından ve düşen ekonomik güven endekslerinden de görebiliyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise çıkardığı vergi yasalarıyla yine kümesteki kazlara yüklenmeyi, enflasyon muhasebesiyle geliri olmayanlardan vergi almayı tercih etti. Kayıt dışılıkla gerçek bir mücadele yerine eskimiş götürü yöntemlere ve ceza artışlarına başvuruyor. Böylece önümüzdeki vergi aflarının da zemini hazırlanmış oluyor.

Ekonomide durgunluk ile birlikte yaşanan enflasyon için (Stagflasyon) her ne kadar ekonomideki göstergeler olumlu dense de, bu süreç  uzun süre devam edecek gibi görünüyor.