GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Küçük bir yazı dizisiyle Cumhuriyet’ in kuruluş günlerini hatırlıyorduk. Kaldığımız yerden devam edelim.
Atatürk, Nutuk’ta Cumhuriyet’in ilânını şöyle anlatıyordu:
“... Hazırlanan listeye bir göz attım. Bence uygun olduğunu ve fakat bu listede isimleri bulunan kesimlerin de fikirlerini almak, kabul edip etmeyeceklerini sormak lâzım geldiğini söyledim. Bu teklifim yerinde görüldü. Meselâ, Hariciye Vekilliği için ismi söz konusu edilen Yusuf Kemal Bey’i çağırdık. Yusuf Kemal Bey, bu listeye giremeyeceğini söyledi. Bundan ve buna benzer bazı durumlardan anladım ki, parti yönetim kurulu da kabul olunabilir ve kesin bir aday listesi hazırlayamamaktadır. Yönetim Kurulu üyelerine gerekenlerle daha çok görüşülerek kesin bir liste tespit etmelerini tavsiye ettikten sonra yanlarından ayrıldım. Gece olmuştu. Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasını terk ederken koridorda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşalara rastladım. Benimle konuşmak için geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini istedim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa’ ya ve Fethi Bey’e de benimle beraber gelmelerini söyledim. Çankaya’ya gittiğim zaman, orada beni görmek için gelmiş Rize Mebusu Fuat, Afyonkarahisar Mebusu Ruşen Eşref Beyleri buldum. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek esnasında, ‘Yarın Cumhuriyet’i ilân edeceğiz’ dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal fikrime katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaptım ve arkadaşları vazifelendirdim.
Efendiler, Cumhuriyet’in ilânına karar vermek için, Ankara’da bulunan bütün arkadaşlarımı çağırmaya ve onlarla görüşme ve münakaşaya asla ihtiyaç ve lüzum görmedim. Çünkü onların aslında ve tabii olarak benimle bu hususta aynı düşüncelere sahip olduklarından şüphe etmiyordum. Hâlbuki o sırada Ankara’da bulunmayan bazı kimseler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden ve fikir ve rızaları alınmadan, Cumhuriyet’in ilân edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma vesilesi saydılar.
O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar, erkenden benden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya’da misafirdi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir kanun tasarısı müsveddesi hazırladık. Bu müsvedde 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun devlet şeklini tespit eden maddelerini şu şekilde değiştirmiştim:
Birinci maddenin sonuna, ‘Türkiye Devleti’nin hükûmet şekli, Cumhuriyet’tir.’ cümlesini ekledim.
Üçüncü maddeyi şu şekilde değiştirdim:
‘Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükûmetin ayrıldığı idare kollarını İcra Vekilleri ‘Bakanlar ‘ vasıtasıyla yönetir.’
Bundan başka, Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun temel maddelerinden olan sekizinci ve dokuzuncu maddeleri de değiştirerek ve açıklığa kavuşturarak şu maddeleri yazdırdım:
Madde :- Türkiye Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi, yeni Cumhurbaşkanı’nın seçilmesine kadar devam eder. Görev süresi biten Cumhurbaşkanı yeniden seçilebilir.
Madde :- Türkiye Cumhurbaşkanı, devletin başkanıdır. Bu sıfatla, lüzum gördükçe Meclis’e ve Vekiller Heyeti’ne başkanlık eder.
Madde :- Başvekil, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer vekiller, Başvekil tarafından yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra, hepsi Cumhurbaşkanı tarafından Meclis’in onayına sunulur. Meclis toplantı halinde değilse, onaylama, Meclis’in toplantısına bırakılır.”
DEVAM EDECEK
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
CUMHURİYET ULUSAL ONURUMUZUN SİMGESİDİR!
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ NİN 100’ ÜNCÜ YILI KUTLU OLSUN!
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!