‘’En zengin yüzde 5’in serveti kalan yüzde 95’in toplamından fazla.

Ülke olarak en önemli sorunumuz Gelir Dağılımdaki adaletsizlik. Gelir dağılımındaki adaletsizliği her gün arttıran derinleştiren en büyük unsur dolaylı vergi artışları ve yüksek enflasyon.

Halkı fakirleştiren yüksek enflasyona dur demedikçe bu sıkıntılar maalesef sürecek. Vergi ve cezaları herkes geliri oranında ödemeli.’’

Yukarıdaki paylaşım bir meslektaşımın sosyal medyadaki paylaşımından alıntı.

Bu konu sürekli yazılıyor, dile getiriliyor ve uzun yıllarda çözülecek gibi değil. Burada ilgimi çeken ve son günlerde gündemde olan cezaların da herkesin geliri oranında ödenmesi meselesi.

Önce olur mu öyle şey diye düşünüyor insan. Ancak düşündükçe evet diyorsunuz. Cezalarda suçun yarattığı tehlikeye ve kişinin gelirine orantılanarak alınmalıdır.

İstanbul İzmir Otobanı kullandım iki gün önce. Yolculuk sırasında düşünüyorsunuz. Bir kesim biz otobanı kullanmıyoruz. Yollar zaten çift yol, hem otabana para veriyorsunuz hem sürat yaptığınızdan yakıt tutarı artıyor diyor. Bir kesim bunu hesaplamadan otobanı kullanıyor. Bir bakıyorsunuz yanınızda çekici üzerinde son model bir otomobil. Arabanın içindekiler yeni araba nasıl arıza yapmış diye düşünürken gerçeği söylüyorsunuz. Kişi uçak ile seyahat ediyor aracını çekici ile önden gönderiyor.

Sonuçta tatil için otobanı kullanıp seyahat etmenizin bedeli, yollarda durup yemez içmezseniz ortalama 5 bin TL,  bir aylık asgari ücretin neredeyse yarısı kadar.

İşte gelir dağılımdan bir örnek. Seyahat etmek özgürlüğü var ancak bu özgürlük biraz maliyetli.

Asıl konu cezalar. Otobanda araçlar sollamayı unutmuş sağ şeridi kullanıyorlar. Sürat yapan araçlar nedense sağ şeritteler. Sağlama yapmadıklarında da sollarken  aradaki mesafeyi 10 metreye kadar düşürerek öndeki aracı taciz etmeyi huy edinmişler. Birde insan hayatını bir anlık hataya indirgeyen makas atan araçlar var. Hele yarış yaptıklarında bir araç sağınızdan bir araç solunuzdan sizi geçerken ödünüz patlıyor. Aklınızdan bir anlık hata yapılsa sonuçları şerit gibi geçiyor. Özetle hayatınız pamuk ipliğinde yolculuk yapıyorsunuz.

Peki bu kadar ücret ödediğiniz otobandaki kameralar ile bunlar izleniyor mu? Otobanda hatalı araç kullananlar tespit ediliyor mu? Yada vatandaşlık görevini yapıp şikayet ettiğiniz araç çevrilip cezalandırılıyor mu?

Şikayet edip bunu takip eden biri olarak söylüyorum. Hayır hiçbiri yapılmıyor. Bu neden ile her geçen gün otobanlarda tehlike saçan araç sayısı artıyor.

Araçlar çevrilse nasıl cezalandırılacak. İşte burada cezanın caydırıcı olması için kişinin geliri ve yarattığı tehlike ile orantılı olmasının önemi ortaya çıkıyor.

Ceza keseceğiniz kişiye ödediği ceza tutarı hiçbir şey ifade etmiyor, yada cezayı kendi ödemiyor hesaplarının içinde yer dahi tutmuyor, ’Bodrum’a 5 saate girdim. Bana 10 bin TL’ye patladı’’ diye bir övünç meselesi yapılıyor ise, siz diğer kurallara uyan insanları cezalandırıyorsunuz demektir.

Otobanda makas atmanın cezası cinayete teşebbüstür. Cezası beş yüz ile bin beş yüz TL arasında olamaz.

Kişinin gelirine ve suçun yaratacağı sonuçlara orantılı cezalandırma düzenlemeleri yapılmalıdır.