GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Çandarlı ailesi hakkındaki tespit ve değerlendirmeme kaldığım yerden devam ediyorum.
Çandarlı İbrahim Paşa, 1421’de I. Mehmet’in ölümünden sonra II. Murad ile I. Bayezid’in oğlu Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa) arasındaki taht mücadelesinde II. Murad adına Roma/ Bizans imparatorunun desteğini sağlamaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Bayezid Paşa’nın 1421’de ölümünden sonra Sadrazamlığa getirildi. Beş kişiden oluşan divan heyetini, biri kendisi olmak üzere iki kişiye indirdi. Çandarlı İbrahim Paşa, 25 Ağustos 1429’da Edirne’de ölümüne kadar devlet yönetiminde sağladığı nüfusu korudu.
Çandarlı Halil Paşa, Çandarlı Kara Halil Paşa’nın torunu, İbrahim Paşa’nın oğludur. Medrese eğitimi gördü. Çeşitli kadılıklarda ve kazaskerlikte bulundu. Babasının ölümü üzerine 1429’da Sadrazamlığa getirildi ve bu görevde 24 sene kaldı. Sadrazamlığı döneminde devlet yönetiminde büyük güç kazandı. II. Murat’ın hükümdarlık döneminde ( 1421- 51) yeniden güçlenen mevki sahibi devşirmeler, iktidar mevkilerini elinde tutan Türk soylularına karşı giderek genç Şehzade Mehmet’ in (Fatih) etrafında toplanmaya başladılar. Sultan Mehmet’in tahta çıkışıyla birlikte Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile aralarındaki fikir uyuşmazlığı şiddetlendi. Çandarlı Halil Paşa’nın bilgi birikimi ve devleti yönetmedeki tecrübesi, genç ve atak II. Mehmet’i rahatsız ediyordu. Kısacası Sultan II. Mehmet Han, başından beri otoritesinden ve devlete hâkimiyetinden çekindiği Çandarlı Halil Paşa’nın varlığından hoşnut değildi. Çandarlı Halil Paşa’nın, saltanatı 12 yaşındaki oğluna bırakmış olan ıı. Murat’ı gelişen tehlike üzerine iki defa tahta çıkmaya davet etmesi ve Konstantinopolis (İstanbul) ‘in fethini şimdilik zamansız bulması, bir bakıma Çandarlı Halil Paşa’nın sonunu hazırladı. 
Çandarlı Halil Paşa, kuşatmanın zamansızlığı yanında, kentin alınması durumunda Batı’nın harekete geçeceğine inanıyordu;  II. Mehmet’i kuşatmadan vazgeçirmek istediyse de başarılı olamadı. İstanbul’un 29 Mayıs 1453’te alınmasından sonra, Halil Paşa’nın Romalılardan/ Bizanslılardan kuşatması kaldırması için rüşvet aldığı suçu yaratılarak, 31 Mayıs 1453’te Yedikule’ye hapsedilen Halil Paşa, 19 Temmuz 1453’te idam edildi.  
Çandarlı Halil Paşa İstanbul’a gömüldüğü halde, kendisini sevenler tarafından geceleyin kemikleri çalınarak İznik’e getirilip bu kendisinden önce ölen oğullarının yanına gömüldü. Türbe, basit ve sade bir yapı görünümündedir. Türbenin içinde oğulları Yusuf Çelebi, Süleyman Çelebi, kızı Nefise, ve Hatice Hatun’un mezarları bulunmaktadır.
Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı Sadrazamı olarak tarihe geçti. Böylece, Fatih Sultan Mehmet ile birlikte yönetimdeki Türk soyluların nüfusu kırıldı ve yönetimde Devşirmeler öne çıkmaya başladı.
İznik, II. Murat zamanında, Çandarlı sülâlesinin çabalarıyla önemli bir sanat ve kültür merkezi oldu. Örneğin, İznik denince akla ilk gelen tarihi eserlerden biri, Yeşil Cami’dir. Bunu 1378- 92 yılları arasında yaptıran Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa’dır.
Mahmud Çelebi Camii; 1442 yılında inşa edilmiştir. İç kapının üstündeki kitabeden bu camii yaptıranın II. Murat’ın kayınbiraderi Çandarlı Mahmut Çelebi olduğu anlaşılmaktadır.
Şeyh Kutbiddin Camii ve Türbesi, Fatih’in veziri Halil Paşa’nın oğlu olan ve II. Beyazıt’ın vezirliğini yapmış bulunan İbrahim Paşa’ya aittir.
Çandarlı Hayrettin Paşa Türbesi İznik surları dışında ve Lefke kapısının 200 metre kadar doğusunda; Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi Lefke kapının iç kısmında; Çandarlı Halil Paşa’nın Türbesi kentin doğusunda Yeşil Camii ile Şeyh Kutbiddin Türbesi yakınındadır.
Yıllar evvel son gördüğümde, Çandarlı ailesi türbelerinin hali içler acısıydı. İznik halkının ve yönetim kadrolarının ayıbı olduğunu düşünüyorum. Gazete haberinden öğrendiğim kadarıyla, geç de olsa, hatanın farkına varılmış.
Bu vesileyle, Türk tarihinin çok önemli kırılma noktasını da hatırlayalım. Fatih Sultan Mehmet’in Çandarlı Halil Paşa’yı idam ettirmesiyle, yönetimdeki Müslüman Türk hâkimiyeti yerine devşirmeler dönemi başlamıştı.
İşte, Çandarlı Halil Paşa’dan önceki Sadrazamlar ve milliyetleri:
 Alaeddin Paşa ( Türk), Nizamüddin Paşa (Türk), Hacı Paşa (Türk), Sinanüddin Yusuf Paşa (Türk), Çandarlı Hayrettin Kara Halil Paşa (Türk), Çandarlı Ali Paşa (Türk), Osmancıklı Halil Paşa (Türk), Amasyalı Bayezid Paşa (Türk), Çandarlı İbrahim Paşa (Türk), Mehmet Nizamettin Paşa (Türk), Çandarlı Halil Paşa (Türk).
Fatih Sultan Mehmet’in Çandarlı Halil Paşa’yı idamından sonraki bazı Sadrazamlar:
Mahmut Paşa (Rum veya Hırvat),  Rum Mehmet Paşa (Rum), İshak Paşa (Rum veya Hırvat), Gedik Ahmet Paşa (Arnavut veya Rum), Karamanî Mehmet Paşa (Türk), Yeniçeri isyanında öldürüldü, İshak Paşa (Rum veya Hırvat), Davut Paşa (Arnavut), Hersekzade Ahmet Paşa (Slav), Çandarlı İbrahim Paşa (Türk), Mesih Paşa (Devşirme ?), Hadım Ali Paşa (Devşirme ?), Hadım Ali Paşa (Devşirme ?), Koca Mustafa Paşa (Frenk ya da Rum), Dukagin oğlu Ahmet Paşa (Arnavut), Hadım Sinan Paşa (Devşirme ?), Yusuf Paşa (Devşirme ?), Pirî Mehmet Paşa (Türk), Frenk (Pargalı)  İbrahim Paşa (Rum veya İtalyan), Ayas Mehmet Paşa (Arnavut veya Rum), Lütfü Paşa (Arnavut), Hadım Süleyman Paşa (Devşirme ?), Rüstem Paşa (Hırvat), Kara Ahmet Paşa ( Arnavut), Semiz Ali Paşa ( Slav), Sokollu Mehmet Paşa ( Boşnak), Semiz Ahmet Paşa ( Arnavut), Koca Sinan Paşa (Arnavut), Kanijeli Siyavuş Paşa (Hırvat veya Macar), Özdemiroğlu Osman Paşa (Türk veya Çerkes), Hadım Mesih Paşa (Devşirme?), Ferhat Paşa (Arnavut), Lala Mehmet Paşa (Türk), Damat İbrahim Paşa (Boşnak veya Hırvat), Cağaizade Yusuf Sinan Paşa (İtalyan), Hadım Hasan Paşa (Devşirme ?), Cerrah Mehmet Paşa (Devşirme ?), Yemişçi Hasan Paşa (Arnavut), Malkoç Ali Paşa (Boşnak), Lala Mehmet Paşa (Boşnak), Derviş Mehmet Paşa (Boşnak), Kuyucu Murat Paşa (Hırvat), Nasuh Paşa (Arnavut), Halil Paşa (Ermeni), Hadım Mehmet Paşa (Gürcü),  Mere Hüseyin Paşa (Arnavut), Gürcü Mehmet Paşa (Gürcü), Ermeni Süleyman Paşa (Ermeni), Köprülü Mehmet Paşa (Arnavut), Daltaban Mustafa paşa (Slav), Hekimoğlu Ali Paşa (İtalyan), Muhsinzade Abdullah Paşa (Arap), Muhsinzade Mehmet Paşa (Arap), Kalafat Mehmet Paşa (Bulgar).
Ve böyle devam edip gidiyor. Bu durum sadece Sadrazamlar' da değil, Kaptan-ı Deryalar' da da aynı şekilde gelişmiş; Türkler' in yerini devşirmeler almış!
Kısacası: Fatih Sultan Mehmet’in Çandarlı Halil Paşa’yı idam ettirmesine kadar yönetimde Türkler hâkimdi. Bundan sonra yönetimde devşirmelerin ağırlığı arttı. Çeşitli milliyetlere mensup (Boşnak,  Hırvat, Arnavut, Rum, Gürcü, Abaza, Çeçen, Macar, İtalyan, Ermeni, Arap vb) ve köklerini asla unutmayan devşirmelerin, devlete ve devleti kuran Türk’ün kaderine damga vurması ve onlara bu olanağın tanınması, Türk tarihine bir parça ilgi duyanlarca mutlaka çok iyi incelenmesi gereken bir konudur.
Çok sık tekrarladığım bir gerçeği yineliyorum: Fatih Sultan Mehmet ile birlikte devletin üst kademelerine getirilen devşirmeler, Anadolu'yu ihmal ederek ya da Anadolu'ya sırtlarını çevirerek, doğdukları yerleri ya da kısaca Balkanları ihya ettiler. Tarih sayfalarını aralamayı burada bırakıyorum. Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.