GÜNAYDIN Değerli Okurlar, 27 Temmuz 1302 tarihinde kazanılan Bafeus Zaferi’ nin Osmanlı Devleti’ nin kuruluşundaki önemini görmeye devam ediyoruz.
Şimdi de Prof. Dr. Erhan Afyoncu’ nun Bafeus Zaferi’ nin Osmanlı Devleti’ nin kuruluşundaki önemi konusundaki görüşlerini hatırlayalım:
“Geleneksel Osmanlı tarih yazıcılığı, 1299’ da Selçuklu hâkimiyetinin sona erdiğini ve Osman Gazi’ nin bu tarihte bağımsız olduğunu kabul eder. Ancak Türkiye Selçuklu tarihi üzerine yapılan araştırmalar bu devletin 1318’ e kadar devam ettiğini ortaya çıkarmıştır. Aşıkpaşazade tarihine göre 1299’ da Yarhisar, Bilecik, İnegöl ve Yenişehir fethedilmiş, rivayete göre o zaman Osman Gazi kendi adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilân etmiştir. Ancak fetih tarihleri tartışmalıdır. … Bizans kuvvetlerine karşı kazandığı zafer, Osman Gazi’ yi bölgede karizmatik bir bey durumuna getirip, ona hanedan kurucusu karizması kazandırdı. Bu yüzden 27 Temmuz 1302 tarihini Osmanlı İmparatorluğu’ nun kesin kuruluş tarihi olarak kabul etmek 1299’a göre çok daha doğru olacaktır.”
Hocaların Hocası Prof. Dr. Halil İnalcık’ ın bu konudaki tespit ve değerlendirmeleri şöyledir:
“ Rivayete göre, 1299 yılında Eskişehir batısında Bilecik, Yarhisar, Yenişehir ve İnegöl tekfurlarının hisarlarını fethettiği zaman, Osman kendi adına hutbe okutmuş, bağımsızlık iddiasında bulunmuştur. Öyle görünüyor ki, Menâkibnâme, bu aşamada Osman’ ı öbür Türkmen beyleri gibi bağımsızlığa hak kazanmış bir İslâm hükümdarı gibi göstermeye çalışmaktadır. Menâkıbnâme’ yi yazan (Yahşî Fakih) veya anlatan ( Orhan’ ın imamı İshak Fakîh) bağımsız Osmanlı Devleti’ nin bu tarihte doğduğu bilincindedir. Şimdiye kadar tarihçiler onu izleyerek bu tarihi, devletin gerçekten ve hukuken kuruluş tarihi olarak kabul etmişlerdir. … Osman’ ın bir hanedan kurucusu durumuna gelmesi, 1302’ de kazandığı zaferle ilgilidir.“
Bafeus Muharebesi’nden önce Osman Gazi, Bursa ve Kocaeli bölgesindeki Türkmen beyleri arasında “primus inter pares” ( benzerleri arasında birinci ) konumundaydı. Ancak Bafeus’ ta elde ettiği zafer, saygınlık kazandırarak onu bölgede karizmatik bir bey, hanedan ya da devlet kurucusu durumuna getirdi.
Sayın İnalcık, 1299’da hükümranlık işareti olarak Osman Gazi adına hutbe okunmadığını, aksine Bafeus Muharebesi’nden sonra Selçuklu Sultanı II. Alaeddin tarafından kendisine tabl ( davul), âlem( bayrak) , bir at, bir kılıç ve hil’at-ı şahane( ödüllendirmek için birine giydirilen değerli kumaş veya kürkten yapılmış kaftan ) gönderildiğini, ileri sürmektedir.
Neşrî Tarihi’nde de, Bafeus zaferinden sonra “ hemen divan toplandı, o gece şahlık kaidesi ve emirlik gereğince Nevbet-i Osmanî vuruldu” denilmektedir.
Prof. Dr. Halil İnalcık, bunu “...Taktiklerindeki üstünlüklerinin yanı sıra, Osmanlı hükümdarlarının Anadolu’dan topladıkları sayısız Gazi ya da profesyonel Türkmen gazinin sadece ganimet beklentisiyle Osmanlı Sancağı altında savaşmaya koşarken, Bizans ve Balkan hükümdarlarının hazinelerini boşaltacak kadar büyük miktarlar ödeyerek, Türkopoller de dâhil olmak üzere paralı asker bulmak zorunda kalmalarıydı” diye açıklar.
Sonuç olarak Osman Gazi, İznik kuşatması ve Roma/ Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiolgos’un yardım ordusuna karşı kazandığı zaferle, sınır boylarında yaşayan Türkmenler ve liderleri arasında benzersiz bir şöhret ve karizma/ büyüleyici özellik elde etti; Bu zafer önderlik ve egemenlik açısından ona ve evlâtlarına kalıcı bir meşrulaşma zemini hazırladı.
Türk ananelerinde hakanlığa namzet olan birinin zafer kazanması gerekir. Bu tanrının ona bir kut( hakanlık) vermesi şeklinde tasvir edilir. Bu olay Bafeus zaferiyle gerçekleşmiştir. Osman Beg’ den sonra oğlunun hiç itirazsız beylik tahtına oturması, yani hanedanın kurulmuş olması bu zaferledir. Orta Çağ’ da hanedan demek devlet demektir. Bunu temin eden de Bafeus zaferidir. Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye (Yüce Osmanlı Devleti)’ nin çekirdeğini oluşturan aşiret, Ertuğrul Gazi zamanında Söğüt ile Domaniç arasındaydı; Bafeus Muharebesi’ nde kazanılan zaferle, aşiret olmaktan çıkarak, kendisine katılanlarla birlikte hızlı bir şekilde devlet düzenine geçti.
Sayın İnalcık’ın tespitine göre, “ Bazı derlemeciler, imparatorluğun meşrulaştırılması için Selçuklu Sultanı’ nın Osman’ı kendi halefi olarak kabul etmesini bile yeterli görmemişler ve ‘ ilâhi teyid’in bir işareti olan kılıç ya da zafer hakkında geri dönerek ve onu ‘ muayyed min indillâh ‘ (Allah’ın desteklediği hükümdar ) olarak kabul etmişlerdi.”
Konuyu incelemeye devam edeceğiz.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.