Tarih boyunca değişik alfabeler kullanan Türkler, İslâm dinini kabul ettikten sonra ise Arap alfabesini kullanmışlardı.

Konunun uzmanı Eğitimci Dr. Sakin Öner, 1928 yılında Arap Alfabesi’ nden Yeni Türk Harfleri’ ne geçiş nedenlerini ayrıntılı olarak açıklar.

Ama önce Dr. Sakin Öner kimdir, hatırlayalım.

Dr. Sakin Öner’ in, belli başlı eserleri arasında ilk akla gelenler içinde Osmanlıcadan günümüz Türkçesi’ne çevirileri arasında “Amelî Siyaset: (Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Amelî Siyaset), Yazan: Ömer Seyfettin; “Türklük Ülküsü”: (Türklük Mefkûresi); Yazan: Ömer Seyfettin; “Türkçülük”;

Biyografik eserleri arasında: “Abdülhak Hamit Tarhan”, “Nihal Atsız”, “Arif Nihat Asya”;

Ders Kitapları ve Yardımcı Kitaplar arasında: ”Yeni Türk Edebiyatı II (Servet-i Fünûn’ dan Cumhuriyet’e kadar) (Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü II. Sınıf ders kitabı; “Kompozisyon Sanatı (Düzenli Yazma ve Konuşma Sanatı); “İmla-Noktalama ve Cümle Bilgisi”; “Ortaokul Türkçe 6.- 7.- 8. Sınıf”; “Ortaokul Dil Bilgisi 6.- 7.-. 8. Sınıf” sayılabilir.

Şimdi Arap Alfabesi’ nden Türk Alfabesine niçin geçildiğinin sebeplerini Dr. Sakin Öner’ in açıklamasından yararlanarak görelim:

***

Harf İnkılabına kadar kullandığımız alfabe, sadece Arap Alfabesi olmayıp, Fars-Arap alfabesi uyarlamasıdır. 

Arapça alfabesi toplam 28 harften oluşur. Osmanlıcada Arap harflerinin yanı sıra Farsçadaki (p , ç ve j) harfleri de kullanılmıştır.

Bu 31 harfin dışında Türkçedeki (ince g) ünsüzünü belirtmek için (kef) harfine bir çizgi eklenerek (gef), (genizsi n) ünsüzü için üç nokta eklenerek (nef), (lam) ile (elif)ten (lamelif), (hemze) ile (h) harfinin ünlü şekli olan (hâ-i resmiye harfleri) oluşturulmuştur. 

Bu alfabede (V) sesi veren tek bir harf vardı: VAV.  VAV harfi (V - O - U - Ö – Ü) olarak 5 ayrı ses olarak okunur.

Nasıl okunacağına cümlenin akışına ve anlamına göre yani karine yolu ile karar verilir.

Elif ortada ve sonda (A) olarak, başta (A) veya (E) olarak okunur. Sözcüğe ı, i ile başlanacaksa, (elif) ve (Ye) harfini yan yana getirilerek (ı, i) sesi alınır.

Bu alfabede 2 tane (D), 2 tane (T), 3 tane (S), 3 tane (H) sesi vardır. (Y) olarak yazdığım YE harfi (Y - İ - I – A) olarak okunur. Mesela (Mustafa) yazarken, kelimenin sonundaki a harfi y olarak yazılır. Bilmeyen kişi (Mustafa) kelimesini (müstafi) olarak okuyabilir. Bir başka örnek;(ayın - sat - ye) harflerini yan yana getiriniz, normalde "Asi" okunması gerekirken, maalesef "İsa" okunmaktadır.

Türkçenin Arap harfleri ile yazılıp okunmasından kaynaklanan hazin bir hikâye de şöyle:

1925 yılında sol görüşleriyle tanınan bir şairimiz, Türkiye’ ye döndüğünde, yakalanır. Üzerinden ‘Heraklit’ i Düşünüş’ şiiri çıkar. Savcı, eski yazının azizliğine uğrayıp ‘Heraklit’i ‘her ekalliyet’ okumuştur.

Yazar, Heraklit’in Yunanlı eski bir filozof olduğunu bir türlü kabul ettiremez.

Savcı, sorguyu Kürt ayaklanmasına kadar götürür ve sonunda 3 ay 3 gün hapse mahkûm edilir. Üç ay Hopa’da tutulduktan sonra sırasıyla Rize’ye, İstanbul’a ve Ankara’ya gönderilir. Delil yetersizliğinden serbest bırakılışı ancak yedi ay sonra olur. 

Görüldüğü gibi Lâtin kökenli Türk Alfabesi, dünyada bugüne kadar yapılmış olan en mükemmel eşsiz bir alfabedir.

Türk Alfabesi' ndeki harfler, her zaman ve her yerde aynı sesle okunur.

Her harfin sadece bir tek ses değeri vardır.

Bir ses, bir tek harf olarak yazılır.

Bir sesi yazmak için birkaç harf bir araya getirilmez.

Ayrıca yeni alfabemize, Arap Alfabesi’ nde bulunmayan  (Ç, Ğ, İ, Ö, Ş, Ü) harfleri oluşturularak eklenmiştir. 

Bu yüzden Atatürk Harf devriminin gerekliliğini şöyle açıklamıştır:

“Her araçtan evvel, büyük Türk milletine kolay bir okuma yazma anahtarı vermek gerekir. Büyük Türk milleti bilgisizlikten, az emekle kısa yoldan, ancak kendi güzel ve soylu diline kolay uyan böyle bir araç ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı, ancak Lâtin esasından alınan Türk alfabesidir.”