ATATÜRK der ki:

“Türk dili zengin bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Türk dili dünyada en güzel dildir. Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyi dili sayesinde muhafaza etmiştir.”

Hayatı boyunca Türkçenin bilim dili olmasının mücadelesini veren ve bilim dünyasında “Türk Einstein”i unvanını kazanan Profesör Oktay Sinanoğlu, Türkçenin bilim dili olması konusunda şunları söylüyor:

“Türk dili, öbür dillerde pek az rastlanan bir yapıya sahiptir. Batılı dilcilerin hayranlıkla söyledikleri gibi kuralları,  adeta bir matematikçi tarafından düzenlenmiş gibi, kesin ve seçik, kendi kendini içinden türetebilen her yeni konuya yetişebilen her Türk’ün kolayca anlayabileceği yeni türeyen sözleri ile işlendikçe zenginleşen bir dildir.  Türkiye’nin bilim ve teknolojide gelişmesi ve bu alanda üretmesi için bilim dilinin İngilizce değil, Türkçe olması gerekir. Çünkü Türkçe, matematiksel yapısı itibariyle dünyadaki diller içinde en iyi bilim dili olacak yapıdadır. Bilim toplumu olmadan üretemezsiniz. Bu da sizi başkalarına muhtaç hale getirir. Her haysiyetli ülkenin eğitim dili kendi resmî dilidir. Bir ülkenin dilini yok etmek, o ülkenin, o ulusun adını tarihten silmek demektir.”

Alman dil bilgini ve filozof Max Müller, Türk dili hakkında, “Türk dilini incelerken, insan zekâsının dilinde başardığı büyük mucizeyi görürüz” demektedir. 

Ottova Üniversitesi, Bilgisayar Bilimi Emeritüs Profesörü Tuncer ÖREN, “Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci” adlı makalesinde aynen şunları yazıyor:

“…ABD'de MIT'deki medya laboratuvarı kurucusu Negroponte İngilizceyle kıyasladığında, Türkçeden övgü ile bahseder ve şöyle yazar:

‘İngilizce en güç olanlardandır; … Türkçe gibi başka diller çok daha kolaydır. … Dolayısıyla sözcük düzeyinde, bilgisayarla konuşma sentezi yapacaklar için Türkçe rüyalarının gerçekleşmesidir’ (Negroponte, 1995).

Dilimiz, oya gibi, hatta bir kuyumcu duyarlığı ile işlenmeye layık olacak kadar değerli bir dildir.”

Dil, süre giden bir iştir. Çünkü kavramlar sürekli gelişir durur, değişir, yenileri doğar. Dil de kavramlarla birlikte gelişir, içindeki türetim yeteneğine göre işlenir durur. Ne mutlu ki, Türk dili bu türetim, gelişim, yapı ve kurallarına en çok sahip bir dildir. Türklük ve Atatürk'ün yolunda ilerlemektedir. Her gün yeni kavramlar, Türkçe terimler gökbilimde olsun, kimyada olsun, dilimize kazandırılmakta, bilimci Türk’ ün araştırıcı, yapıcı kafası, düşüncesi kesin, açık bir Türkçe ile yoğrulmaktadır. Türk diline her dalda, her bilimde yeni eserler kazandırılmaktadır.

Türk eğitimcisi, bilimcisi, Atatürk'ün kurtardığı Türk dilini ne yönden gelirse gelsin yabancı boyunduruktan korumasını bilecektir.

Türk bilimci ve eğitimcisi, Atatürk'ün kendilerine şu vasiyetini sürekli hatırlayacaklardır:

“Bakınız arkadaşlar, ben belki çok yaşamam. Fakat siz ölene dek, Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçe'nin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız. Çünkü Türkiye ve Türklük, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.”

Büyük Atatürk'ün ifadesiyle “Cumhuriyet'in temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürüdür.”

Dil, millî kimliği kazandıran, millî birliği sağlayan, sözlü ve yazılı kültürü maziden günümüze taşıyan en önemli unsurdur.

Millî dil, bir egemenlik ve bağımsızlık göstergesidir.

Türkçe, millî kültürümüzün koruyucusu ve taşıyıcısıdır.

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ifadesiyle “Türkçe, bizim ses bayrağımızdır.”

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.