31 Mart seçimleri sonucunda AKP elindeki birçok belediyeyi CHP başta olmak üzere diğer partilere kaptırdı. AKP daha önce meclis çoğunluğunu elinde bulundurduğu illeri de aynı şekilde kaybetti. Seçim değerlendirmesini herkes zaten yaptı.
Ortaya çıkan tablo siyasette yeni bir dönemin başlangıcı olarak algılanırken, en büyük merak edilen konulardan biri de hükümetin izleyeceği yoldu. Ve ilk adım geçtiğimiz hafta geldi. Evet uzun zamandır ülke ekonomisi kötü diyoruz. Enflasyon aldı başını gitti. Emekli geçinemiyor. Asgari ücretli kan ağlıyor. Bunları defalarca dile getirdik. Ama seçim dönemlerinde bol keseden dağıtanlar seçimin son ermesiyle birlikte seçimi kaybetmenin verdiği hırsla geçtiğimiz hafta tasarruf tedbirleri adı altında bir genelge yayımlandı.
Genelgeye baktığınızda kurumları tamamen kitleyen bir genelge. Aylardır Diyanet İşleri Başkanının araçları dillerde dolaşırken kılını kıpırdatmayanlar yeni genelgeyle halka üretilecek hizmetin önünü kesiyor. Kendi medyasını oluşturanlar bugün bu köşeden size ulaştığımız gazetelerin bile kurumlara girişini genelgeyle yasakladı. Kendi dönemlerinde belediyelerdeki şatafatın seçim sonrasında gözler önüne serildiği de tek ses çıkartmayanlar bugün belediyelerin adeta maaş ödeyemez hale gelmesine çanak tutuyorlar.
Vatandaş artık reaksiyon veriyor. Ve ilk reaksiyonu da 31 Mart’ta verdiler. Yapılanları artık etüt ediyor, doğru okuyor ve değerlendirerek tercihini yapıyor. 31 Mart’tan gerekli dersi almayanlar vatandaşa sunulacak hizmetlerin önünü kesmesinin yanlışından da kısa zamanda dönecektir.
Kamuda tasarruf dönemi başladıysa öncelikle bu tasarruf tepeden başlamalı. İtibardan tasarruf olmaz diyenlerin yayınladığı tasarruf tedbirleri de sadece vatandaşa uygulanan kemer sıkmadan öteye gidemez. Halen mülteci sorununun konuşulduğu bir yerde bu ülkenin kendi vatandaşlarına yönelik hizmetlere tasarruf dayatması yapılması gerçeklik dışı.
Kısacası olan yine vatandaşa olurken tepedekiler aynı tas aynı hamam devam edecek, ediyorda.