Halk olarak müsilaj kelimesi ile ilk olarak 2021 yılında tanıştık. Bilim adamlarının dışında belkide hiçbirimiz müsilaj nedir diye en ufak bir bilgiye sahip değildik.
Marmara Denizi’nde 2021 yılında geniş çaplı bir çevre felaketi olarak karşımıza çıkan müsilaj, ne yazık ki yeniden gündemde. Son aylarda deniz yüzeyinde ve derinliklerinde gözlemlenen bu oluşum, deniz ekosistemini ve ekonomik faaliyetleri de yeniden olumsuz yönde etkilemeye başladı.
Müsilaj, halk arasında “deniz salyası” olarak bilinir ve mikroskobik deniz canlılarının aşırı çoğalması sonucu oluşan organik bir maddedir. Bu durum, su sıcaklığındaki artış, denizdeki durağanlık ve özellikle kirlilik gibi faktörlerle tetiklenmektedir. Marmara Denizi’ne deşarj edilen atık suların yetersiz arıtılması, denizdeki besin maddelerinin artmasına ve dolayısıyla fitoplanktonların kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olur.
2021 yılında görülen müsilaj yeniden mi hortladı?
Bu sorunun cevabı maalesef ki evet. Son dönemde Marmara Denizi’nde müsilaj yeniden ortaya çıktı. Tekirdağ’da dalgıçlar tarafından yapılan gözlemlerde, müsilajın denizin 10 metreden 40 metreye kadar olan derinliklerinde yoğunlaştığı tespit edildi. Bu durum, deniz altındaki ekosistemi ciddi şekilde tehdit ediyor. Yalova’da şuan ki durum hakkında çok net bilgilere sahip değiliz. Ancak Marmara Deniz’ne kıyısı olupta bundan etkilenmeyeceğimizi düşünmekte hayalperestlik olur.
Ayrıca, balıkçılar da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Müsilaj nedeniyle av sezonunu planlanandan daha erken kapatmak zorunda kalan balıkçılar, ekonomik kayıplarla karşı karşıya.
Müsilaj sorunu kalıcı olarak çözülebilinir mi?
Bu sorunun cevabı evet. Peki neler yapılmalı? Bu konuda kısa bir araştırma yaptığımızda karşımıza şu başlıklar çıkıyor;
Atık Su Arıtma Tesislerinin İyileştirilmesi: Marmara Denizi’ne deşarj edilen atık suların ileri biyolojik arıtma yöntemleriyle arıtılması gerekiyor. Bu sayede, denize ulaşan besin maddelerinin miktarı azaltılabilir.
Deniz Ekosisteminin İzlenmesi: Deniz altındaki ekosistemin düzenli olarak izlenmesi ve müsilajın etkilediği bölgelerde temizlik çalışmalarının yapılması gerekiyor. Özellikle mercanların üzerindeki müsilajın temizlenmesi, deniz yaşamının devamlılığı için kritik öneme sahip.
Yüzer Bitki Adaları Projesi: Deniz yüzeyinde oluşturulacak yüzer bitki adaları ile suyun oksijen seviyesinin artırılması ve kirliliğin azaltılması hedefleniyor. Bu tür yenilikçi projeler, müsilajın oluşumunu engellemede faydalı olabilir.
Sonuç olarak; Marmara Denizi’nde müsilaj sorunu, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutları olan bir krizdir. Bu sorunun çözümü için tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi, gerekli önlemleri alması ve deniz ekosistemini koruyacak sürdürülebilir politikalar geliştirmesi elzemdir.