GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Lâiklik, dinî faaliyetlerin, devlet, fikir ve ekonomik hayattan ayrı olarak ele alınmasını, devletin dinî esaslara ve güce dayanmamasını, gücünü doğrudan doğruya milletten almasını öngören bir kavramdır.
Lâiklik dünyevî işleri ve otoriteyi dinî işlerden ve otoriteden ayırmaktır.
Devlet, gücünü milletten aldığından, en büyük dünyevî otoritedir. Bu yönden lâiklik, dinin diğer dünyevî müesseseleri kontrol etmemesi ve dinin yalnız dünyevî faaliyetlerin ötesindeki, gerçek dinî hususlarla ilgilenmesini sağlayan, dinin hakkını dine, devletin hakkını devlete veren kavramdır.
- Lâikliğin Dayandığı Esaslar şunlardır:
Din Allah ile kul arasında bir bağlılıktır.
Din hayal değildir, gerçektir, insanlar için gereklidir.
Din, inanan kişilere güç verir. Kişilerin kişisel faaliyetlerini etkiler.
Dinler medeniyetin bir ürünü olmadığı gibi belli bir medeniyete de bağlanamaz. Bilim ve teknoloji insanla, bilhassa insan aklı ve zekâsı ile vardır ve gelişir.
Din; devlet, fikir ve ekonomik hayata ilişkin faaliyetlerin; akıl, mantık, bilimsel ve teknolojik esaslara, kişisel ve milli çıkarlara, insanlığın bir bütün olarak yararlanmasına uygun olarak yürütülmesine karşı değildir.
Lâiklik dinsizlik değildir. Din ile dünya işlerinin ayrılmasıdır. Kişiler vicdanlarında hürdür. Dinin amacı insanı kişi olarak ahlâklı, ailesine ve yurduna yararlı insan yapmaktır.
- Lâikliğin Kişi ve Devlet İçin Öngördüğü Hak ve Vazifeler:
Vicdan Hürriyeti: Her kişi herhangi bir dini seçmek ve inanmakta hürdür.
İbadet Hürriyet: Bir dine inanan kişi, inandığı dinin gereklerini, merasimlerini yerine getirmekte hürdür.
Devlet, her türlü taassubu, boş inancı, gerçeğe aykırı inanışları sürekli olarak kontrol altında tutarak, güçsüz bırakmaktan ve her türlü baskıyı, din ve mezhep çatışmalarını önlemekten sorumludur.
Devlet, din görevlilerinin; dünyevî ve dinî faaliyetleri bilecek, dinî esasları doğru olarak öğretecek yeteneklere sahip olmalarını kontrol eder.
Devlet, kişilere dinî esasların gerçek olarak öğretilmesini sağlar. Devlet, “Dinî ve dünyevî” bütün eğitimin bir bütün olmasını gerçekleştirir, bir elden yönetir ve kontrol eder.
Devlet, kişilerin ahirete ilişkin ve dünyevî bütün kişisel faaliyetlerinde etkili olabilen dinî esasların; kişilerin diğer kişilerle olan dinî, dünyevî, sosyal ve kültürel ve diğer insanî faaliyetlerinin gelişmelerini önleyecek biçimde düzenlenmemesini ve kontrol edilmesini sağlar ve bu yöndeki olumsuz çabaları etkisiz hale getirir.
Devlet, kişilerin diğer hürriyetler gibi vicdan ve ibadet hürriyetlerini her türlü dinî ve dünyevî baskılara karşı korumaktan sorumludur.
Devlet, dinî müesseseyi, ilmî faziletleri yüksek, yeterli sayıda kişilerle yönetmek ve bu müessesenin içine cahillerin sızmasını önlemekten sorumludur.
Devlet, hiçbir kimsenin Allah’ ın kendisine verdiği fiziki ve zihni yetenekler dışında, dine dayalı başka bir üstün güce sahip olduğunu kabul etmez. Kişilerin Allah ile kul arasında aracı olarak geçimlerini sağlamalarını önler ve bu tür sömürülere meydan vermeyecek önlemleri alır.
Devlet, dinin bir iç politika aleti olarak kullanılmasını, dinî ve dünyevî faaliyetleri birleştiren teşkilât kurulmasını önler.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
“Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.” (ATATÜRK)