Bu hafta sizlere Ortadoğu’da yaşanan dramı ele almak ve bu konu hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak ve siz sevgili okurlarımı aydınlatmak istedim.
   Komşumuzda gerçekleşen savaş;07 Ekim tarihi itibariyle bütün şiddetiyle devam ediyor.Binlerce insan yaşamını yitirirken geride göz yaşı ve kan bırakıyor.İsrail ve Filistin cephelerindeki amansız ve orantısız güç kullanımı her zamanki gibi bu savaşta hiçbir suçu olmayan masum vatandaşların ölmesi veya yaralanmasına neden oluyor.
 Dünya’nın gözü önünde bu yaşana trajedinin tarifi yok.Bizler canlı olarak bu görüntüleri haber kannallarından izlerken insanlık öldü mü?.Sorusunu sormadan edemiyorsunuz.Vurulan camiler,hasta-neler,kiliseler ve yerleşim merkezleri geri dönüşü olmayan felaketlere sebep oluyor.En acısıda bu kaosa dur demesi gereken yetkili organ Birleşmiş Milletler Örgütü uyarı ve kınamanın ötesine geçmemesi oldukça düşündürücü.Zamanında doğru adımlarla yönetilseydi inanıyorum bu elli yıllık hesaplaşma bu sonuçları doğurmazdı.
  Adaleti sağlayacak olan kurumlar gereken işlemi yapmaz ve savsaklarsa neticesi biz insanlığa ağır bir bedel ödetiyor.Parkta oyun oynayan veya elinde şekeri ile yolda yürüyen bir çocuğun veya da bebeğini emziren bir annenin,elinde bastonu ile yürüyen bir yaşlının nasıl bir kabahati olabilir.Dünya bu sorunun cevabını nasıl açıklar.Güvenliği ve uluslarası işbirliğini sağlayan oluşumlar neden bu yaşanan vahşete sessiz kalma konusunda çaba sarfediyorlar.Anlamak zor.Biz ne kadar acıları paylaşsak ve yardımda bulunsakta ateş düştüğü yeri yakıyor.Yaktığımız ağıt kulaklarımızda kötü bir anı olmaktan öteye geçemiyor.
 Ulu önder Atatürk’ün gerekmedikçe savaşın bir cinayet olduğunu açıklayan sözleri bir kez daha haklı olduğunu gösteriyor.Yurtta sulh cihanda sulh prensibini dile getiren bu uğurda mücadele etmiş olan atamız bugünleri görseydi ne kadar üzülür ve savaşın bitmek tükenmek bilmeyen acılarına sert tepkiler vereceğine inanan bir vatandaşım.
  Bu ateş daha fazla etrafa sıçramadan devletler arası diploması trafiği ile bir an önce normal dönmesi en büyük temennimiz.Barış ne hoş kelime,kulağa hoş geliyor.Kendide öyle.
    Dünya’da barış ve kardeşliğin daim olmasını cani gönülden isteyen bir birey olarak hepimize büyük görevler düşmekte.Eylem ve kınamanın ötesine geçip daha fazla sorumluluk almaktan yanayım.Yeter-ki bu gözyaşı ve kan dursun;huzur gelsin.
  Sevginin ve kardeşliğin daim olduğu ve çocuk,kadın ve yaşlıların acı çekmeyeceği günler için herkesi göreve çağrmanın daha etkli olacağına inanarak yazımı burada noktalarken herkese sağlık ve huzur dolu günler diliyorum.