Bu hafta sizlere gençlerimiz konusunu ele alıp incelemek geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza neler yapabiliriz sorularına cevap vermek istedim.
Zaman hızla ilerlerken zamanın çocuklarına bakıyorsunuz genç olmuşlar. Bizler de bir zamanlar genç idik. Şimdi bizlerde yaş alarak ilerliyoruz. Onların nasıl bu kadar zamanda büyüdüğünü görünce şaşırıyorsunuz.
Bizler gençlerle ne kadar zaman geçiriyoruz. Onları ne kadarını anlıyoruz. Bu coğrafyada bitmeyen savaşlar, ekonomik sorunlar onların daha fazla felsefe yapmalarına neden oluyor.
Büyük bir heyecanla eğitimini tamamlamaya çalışanlar ne olacaklarını ve nasıl bir yerde yaşamlarını sürdüreceklerini sorgulamaya başlıyorlar. Okumak gençlerimizin geleceğine yön verebilen araçtır. Bu uğurda gerekirse yurtdışı tecrübesini yaşamaları kadar güzel bir şey yok. Kendilerine yeni bir vizyon edinmeleri ve bu tecrübelerini ülkelerine aktarmaları kadar doğru bir davranış var mı?
Beni asıl üzen şeyler gençlerimizin yurtdışında okuma ve yaşama isteklerinin giderek artan bir ivme izlemesi. Evlat kolay mı yetişiyor. Bir anne baba olarak nelere katlanıyoruz. İstiyoruz ki okusun vatana ve millete hayırlı evlat olsunlar diye. Bir bakıyorsunuz kuş misali uçup başka diyarlara çare olmuşlar. Ne kadar üzücü bir durum .
Devlet tarafından baktığınız zaman bir tıp fakültesi öğrencisinin kamuya olan maliyetinin oldukça yüksek olduğunu söylemeye gerek yok. Aynı zamanda evlatlarımızın yabancı ülkeler deki başarısını duyunca insan hem seviniyor hem de üzülüyor. Bence başlı başına bir devlet politikası olmalı. Neden böyle bir arayışa girdikleri neden bulundukları ülkede kalma çabası içinde olmadıklarını görünce ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz.
O yüzden geleceğin teminatı olan gençlerimize sahip çıkacak devlet politikalarına yönelmemiz bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için ayrı bir önemi var. Bu konuda yöneticilerimize, işverenlere, sendikalara, meslek örgütlerine ,sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir.
Yazımı burada noktalarken herkese sağlıklı ve huzurlu günler dilerim…