GÜNAYDIN/TÜNAYDIN Değerli Okurlar;
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kuraklık büyük bir sorun. Zaten yetersiz olan tarım arazilerinin de giderek elden çıkması, ülkemizdeki tarım sorununun giderek büyümesine neden oluyor. Bu vesileyle, geleceği önceden gören Atatürk’ ün, tarıma verdiği önemi hatırlamak gerekir.
Atatürk’ ün tarıma verdiği önem son derece büyüktür. Ülkenin içinde bulunduğu yoksulluk ve felâketin tek nedeni, tarımın ihmal edilmesi ve kendi ifadesiyle, “Türkiye’ nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üreticisi olan köylüdür” gerçeğinin bilinmemesidir.
Azgelişmiş bir ekonomide tarım kesiminin ağırlıklı önemini belirten Atatürk, ayrıca tarım faaliyetlerini küçümseyen, tarımda çalışanları hor gören yerleşmiş ve yaygın anlayışa bütün gücüyle karşı çıkmıştır.
Atatürk’ ün bu alandaki düşünce ve uyarıları dört ana grupta toplanabilir:
Topraksız çiftçi bırakmamak;
İş araçlarını artırmak, iyileştirmek ve korumak;
Tarım bölgelerine göre özel önlemler almak;
Çok iyi ve ucuz ürün elde etmek!
Atatürk’ün, TBMM’ de 1 Kasım 1937’ de yaptığı konuşmanın tarım ile ilgili bölümü şöyledir:
“Milli ekonominin temeli ziraattır. Bunun içindir ki, ziraatta kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır.
Fakat bu hayati işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tespit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların, kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu siyaset ve rejimde, önemli yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir:
Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması... Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlamak lâzımdır.
Küçük, büyük bütün çiftçilerin iş vasıtalarını artırmak, yenileştirmek ve koruma tedbirleri, vakit geçirilmeden alınmalıdır. Her halde, en küçük bir çiftçi ailesi, bir çift hayvan sahibi kılınmalıdır; bunda ideal olan öküz değil, beygir olmalıdır. Öküz ancak bazı şartların henüz temini güç bölgelerde hoş görülebilir. Köylüler için, umumiyetle pulluğu pratik faydalı bulurum. Traktörler büyük çiftçilere tavsiye olunabilir. Köyde ve yakın köylerde müşterek harman makineleri kullandırtmak, köylülerin ayrılamayacağı bir âdet haline getirilmelidir.
Memleketi; iklim, su ve toprak verimi bakımından, ziraat bölgelerine ayırmak icap eder. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern, pratik ziraat merkezleri kurulmak gerekir.
Bugün, devlet idaresinde bulunan çiftliklerin ve bunların içindeki türlü ziraat-sanayi kurumlarının bir kısmı, ziraat hayat ve faaliyetlerinin bütün sahalarında her türlü teknik ve modern tecrübelerini tamamlamış olarak bulundukları bölgelerde en faydalı ziraat usul ve sanatlarını yaymaya hazır bulunmaktadırlar. Bu, bakanlık için, büyük kolaylıklar temin edecektir.
Ancak gerek mevcut olan ve gerek bütün memleket ziraat bölgeleri için yeniden kurulacak ziraat merkezlerinin, sekteye uğramadan tam verimli faaliyetlerini; şimdiye kadar olduğu gibi, devlet bütçesine ağırlık vermeksizin kendi gelirleriyle kendi varlıklarının idare ve gelişmesi temin edebilmek için, bütün bu kurumlar birleştirilerek geniş bir işletme kurumu teşkil olunmalıdır.
Bir de başta buğday olmak üzere, bütün gıda ihtiyaçlarımızla endüstrimizin dayandığı türlü iptidai maddeleri temin ve dış ticaretimizin esasını teşkil eden çeşitli mahsullerimizin ayrı ayı her birinde, miktarını arttırmak, kalitesini yükseltmek, elde etme masraflarını azaltmak, hastalık ve düşmanlarıyla uğraşmak için gereken teknik ve kanuni her tedbir, vakit geçirilmeden alınmalıdır.”
Bu günlük bu kadar, konu hakkındaki düşüncelerimizi açıklamaya devam edeceğiz.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUT LU TÜRK’ ÜM DİYENE!