GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bugün, Atatürk’ ün tarıma verdiği önemi ve yapılanları açıklamaya çalışacağım.

Atatürk’ ün tarıma verdiği özel önem nedeniyle, tarım sektörü açısından en önemli değişiklik 17 Şubat 1925 tarih ve 552 sayılı kanunla “aşar vergisi” nin kaldırılması oldu. Verginin kalkması devlet gelirinin oranında azalmasına neden olacağı için pazara sunulan ürünlerden yerel ya da piyasa fiyatı üzerinden %8-10 oranları arasında değişen vergi alınması öngörüldü.

(Aşar, ürün üzerinden alınan bir vergiydi. Köylünün her yıl ürettiğinin yüzde onu, bazen on ikisi vergi olarak toplanırdı. Ürünün kötü olduğu yıllarda bile bu vergi toplanırdı. Devlet, vergiyi doğrudan doğruya toplamazdı. Mültezim denilen kişilere, arttırma yolu ile bu hak verilirdi. Mültezim önce parayı peşin olarak verir, sonra emrine verilen devlet kuvvetleriyle bu paranın karşılığı olan ürünü halktan alırdı. Şüphesiz buna kendi masraflarını da eklerdi. Devletim malî durumunun çok zor olduğu günlerde Atatürk’ ün bu uygulaması köylüye çok büyük kolaylık ve rahat sağlamıştır.)

1925’te çıkarılan başka bir kanunla Hükümet, köylüyü topraklandırmak amacı ile bedelini yirmi yılda ödemek üzere toprak dağıttı. Ziraat Bankası, küçük çiftçilere kredi kolaylıkları tanımakla ve faiz haddini düşürmekle yararlı hizmetler yaptı. Kooperatifçiliğe önem verildi. Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.

1926 yılında medeni kanun kabul edildi ve toprak üzerindeki özel mülkiyet yasalarla çerçevelendirildi.

Köylüye 1923-1938 yılları arasında 3,7 milyon dekar arazi dağıtıldı.

Nüfusun ihtiyaç duyduğu gıda maddeleri geri teknolojinin kullanılması, karayollarının yetersizliği ve büyük şehirlere ulaşımın maliyetli olması nedeni ile yeterince karşılanamadı ve zaman zaman bazı gıda maddeleri ithal edildi. 1923’de tarım ürünleri ithalatı %27 iken alınan bir dizi önlemlerle 1928’de %18’e düşürüldü.

 1932 yılından itibaren tahıl fiyatları desteklenmeye başlandı ve ilgili bir kurum olarak da 1938 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi kuruldu.

1923 yılına göre 1933 yılında; hububat ekim alanlarında %9, bakliyat ekim alanlarında %17, şekerpancarı ekim alanında %205, patates ekim alanında %39 artış oldu; bu ürün ve ürün gruplarındaki üretim artışı ise hububatta %63, bakliyatta %72, patateste %47 ve şekerpancarında %2700 oldu.

İhracatta tarımın payı %86 olarak gerçekleşti.

Atatürk 1936 yılında tarımsal kooperatifçilik konusunda da yoğun faaliyetlerde bulundu. Örneğin, İçel’in Tekir köyünde sahibi olduğu Tekir çiftliği civarındaki çiftçileri tarım kredi kooperatifi kurmaları için cesaretlendirerek örgütledi.

Bütün bunları ayrıntılı olarak neden yazdığıma gelince…

Kanaatimce, günümüzde sebze ve meyvedeki aşırı fiyat artışının nedenlerini marketlerde ya da satış yerlerinde aramamak gerekiyor.

Sorunun temeline inip, üreticinin sorunlarını iyi kavramak ve ona göre önlem almak esas olmalı… Elbette herhangi bir ürünün, üretildiği yerden satış noktasına kadar geçirdiği safhayı da çok iyi analiz etmek şarttır.

Ülkemizin tarım ve hayvancılık politikasında çağdaşlaşma var mı, sorunlar ele alınıyor mu, önlemler neler gibi konuların aydınlığa kavuşması gerekmez mi?

Söylemlerle yaşananlar farklı mı, değil mi?

Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarım konusunda ne düşündü, günümüzde yaşananlar ne?

Değerli okurlar, yaptığım sadece vatandaş duyarlılığı ile düşüncelerimi paylaşmaktır! Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!

Atatürk diyor ki:

“Milli Ekonominin temeli ziraattır.”

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!