Merhaba saygı değer konuklarım,

Geçen haftalarda ilginç hatıralarda değerli arkadaşım Rahmi Üstel’den bahsetmiştim.

Ekonomik zorluklar çektiğimiz bu günlerde gerçek yaşanmışlıkların (Güler misin ağlar mısın) başlıklı köşe yazılarım, ilgi görüp tebessümle karşılanınca, bu hafta da siz sayın okurlarıma, Yalova’mızın mizahta ve doğaçlamada, değme profesyonel komedyenlere taş çıkartan değerli büyüğüm Yaşar E. Balto’dan bahsedeceğim.

Yalova’mızda herkes tarafından sevilen ve sayılan iş adamı büyüğümün Allah vergisi bir yeteneği ile tüm tanıyanların gönlünde unutulmaz bir yeri vardır. Fıkra anlatımı yerinde ve zamanında konuya bağlı anlatımı inanılmaz olmasının yanında, bedenini de (kaş göz) kullanma becerisi bir başka niteliktedir.

Birlikte sahne aldığım komedyenlerin yaşamlarında kolay kolay güldüklerine şahit olunmaz, bende aynı kanaatteyim. Amma Yaşar E. Balto’nun anlatımları karşısında masanın altına gizlenerek gülme krizine tutulduklarına çok defa şahit olmuşumdur. İki metreyi aşan boyu ve yüz kilonun üstündeki fiziği ile sert görünüşünün altındaki güleç kalbi kendisine mahsus başka bir özelliğidir. Yazıp, çalışıp, provalar neticesinde sahne alan komedyenlere taş çıkarır derken mübalağa ettiğimi hiç sanmıyorum.

Örnek vermek gerekirse birlikte olan bir anımızı siz sayın okurlarımla da paylaşmak isterim.

Yaşar ağabey ile dört arkadaş, yakın dostumuzun Antalya’daki düğün cemiyetine katılma adına Yalova’dan yola çıktık.

Afyon ili sapağındaki dinlenme tesislerinde yemek molası verdik. Sipariş vermek için garson beklerken Yaşar Ağabey tüm personeli etrafına toplayarak el kol hareketleri ile sipariş verdiğini görünce bir tuhaflık olduğunu hemen anladık. Yaşar ağabey yanımıza gelince sağır dilsiz numarası yapıyorum deyince biz de ister istemez oyunun bir parçası olduk mecburen. Garsonlar siparişimizi alırken bir yandan da “Adamın boyuna posuna bak ama konuşamıyor çok yazık” gibi serzenişleri altında yemeğimizi bitirerek hesabı istedik. Garsonlara da, “Para üstünü ortaya koymayın hepsini alır siz de bahşişinizden olursunuz” tembihimize rağmen masaya koymadan cebine indiren Yaşar ağabeyi bizler de anlatmaya çalıştık. Çok cimridir, hiçbir zaman cebinde para yoktur. Gördü mü de hemen kapar, biz yıllardır idare ediyoruz. Sizden de özür dileriz deyip tekrar yola koyulduk. Antalya’daki işimiz biter bitmez gece yarısı tekrar yola koyulduk.

Yine Afyon sapağındaki tesislerin birisine girerek yemek siparişi için kimse gelmeyince uykudan yeni uyanmış Yaşar ağabeyin tüm personel etrafını sarmış, yiyeceklere bakan Yaşar Ağabeye tatlı tavsiye edince “Daha yemek yemedik her şey sırayla” deyince, kendisi dahil tüm personel şaşırdı. Meseleyi kavrayan Yaşar Ağabey “Ben konuşunca şaşırdınız değil mi? Arkadaşlar sağ olsun Antalya’daki meşhur bir hocaya götürdüler. Okudu, üfledi dilim açıldı, artık konuşabiliyorum. Kulaklarımda tam duyma hissi yok ama, hocanın dediğine göre o da düzelecekmiş” diyerek masamıza gelip olanı biteni anlatınca hemen yemeğimizi yiyip oradan ayrılırken müdür bey bizzat masamıza gelerek, “Bu sefer bizim misafirimizsiniz” diyerek hesap almadı. Yaşar ağabey de ne dediğini duymamış gibi elini kulağına götürerek müdürün jestini yüksek sesle söyleyerek tekrar yola koyulduk.