Anoreksiya: Aşırı Zayıflık Takıntısı ve Kalori Kontrolü
Anoreksiya hastalarının, genellikle ileri düzeyde diyet bilgisine sahip olduğunu belirten Burcu Hanım, “Yediklerinin kalorisini bizden bile daha iyi takip edebiliyorlar. Kilo almamak adına çok düşük kalorili besleniyorlar ve bunu çevrelerinden gizli şekilde sürdürebiliyorlar” dedi. Bir klinik vakasını örnek veren uzman, hastanın yemekleri yedikten sonra kilo vermeye devam ettiğinin fark edilmesi üzerine 24 saat gözetim altına alındığını, sonrasında ise saatlerce yatağın üzerinde zıplayarak enerji harcadığının tespit edildiğini aktardı.
Anoreksiyanın sadece kusmayla değil, aşırı egzersiz, laksatif ilaç kullanımı gibi farklı yöntemlerle de sürdürülebildiğini ifade eden Burcu Hanım, bu hastalarda fiziksel belirtilerin ilerleyen dönemlerde belirginleştiğini, ancak kişinin kendini hala kilolu gördüğünü belirtti: “Burada artık algı bozulmuştur. Kişi ne kadar zayıf olursa olsun, aynada hâlâ kendini kilolu görmeye devam eder.”
Bulimia: Duygusal Ataklar ve Telafi Davranışları
Bulimia ise daha çok “ataklar” şeklinde kendini gösteriyor. Kişi bir anda kontrolsüz bir şekilde yemek yiyebiliyor ve ardından yoğun bir pişmanlıkla yediklerini çıkarmaya çalışabiliyor. Burcu Hanım, bu sürecin genellikle kusmayla sonuçlandığını, bazı hastalarınsa laksatif kullanımına başvurduğunu belirtti. Bulimik bireylerin, genellikle normal kiloda olduklarını ancak bu döngülerin fiziksel ve ruhsal sağlığı ciddi şekilde etkilediğini ifade etti.
Tedavide Güven ve İş birliği Şart
Yeme bozukluklarının sadece beslenmeyle ilgili olmadığını vurgulayan Diyetisyen Burcu Hanım, “Bu bireyler neredeyse bizim kadar diyet bilgisine sahip olabiliyor. Diyet listesinde kilo aldırmaya yönelik bir şey hissederlerse, diyeti yarım bırakabilir ya da tamamen reddedebilirler. Bu nedenle tedavi sürecinde güven oluşturmak çok önemlidir” dedi.
Hem anoreksiya hem de bulimia tedavisinde diyetisyenin yanı sıra psikiyatr ve psikolog desteğinin de şart olduğunu vurgulayan uzman, “İlk hedefimiz, anoreksiyalı bireyin daha fazla kilo kaybını engellemek. Ancak bu süreç kolay değil. Yüksek kalorili besinler vermek yerine, kişiyi ikna ederek, kas dokusunu korumaya yönelik bir denge kurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Bulimia tedavisinde ise asıl amacın atakları minimuma indirmek olduğunu söyleyen Burcu Hanım, “Tatlı krizleri, duygusal iniş çıkışlara göre ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden danışanın beslenme düzenine tatmin sağlayacak alternatifler ekleyerek, daha sürdürülebilir bir plan oluşturuyoruz” dedi.
Uzun Süreli ve Sabırlı Bir Süreç
Yeme bozukluklarının tedavisinde başarı oranının yüksek olduğunu, ancak sürecin uzun ve sabır gerektirdiğini belirten Diyetisyen Burcu Hanım, “Bu hastalıklarla mücadelede uzman iş birliği ve düzenli takip şart. Yüzeysel çözümler değil, bütünsel bir yaklaşım gerekiyor. Her bireyin kendine özgü bir süreci var” diyerek sözlerini tamamladı.