İstanbul'un yedi tepe üzerine kurulduğu söylenir. Sözünü edeceğimiz Hürriyeti Ebediye Tepesi. İsmini duyanlarınız, yakınından gelip geçenleriniz mutlaka vardır.
Hatırlatma açısından, yeri Şişli ilçesine bağlı Çağlayan semtidir.
İşte bu tepede bir anıt: Abide-i Hürriyet, bir başka adıyla Hürriyet-i Ebediye Abidesi vardır. Bu ismin buraya neden verildiğini ve bu anıtın buraya neden dikildiğini bilenimiz oldukça azdır. Yakınından geçenlerden merak edip araştırıp soruşturanlar ise sanırım hiç yoktur.
Yarın 13 Nisan, bir yıldönümü. Tarihe 31 Mart Vakası olarak geçen bir ayaklanmanın yaşandığı gün. Olay 13 Nisan 1909 da başlamış, bu tarih Rumi Takvime göre 31 Mart 1325'e denk geldiği için bu adla anılmaktadır.
İkinci Meşrutiyet dönemi. Padişah II. Abdülhamit iktidarda İttihat Terakki Cemiyeti. Ancak tam anlamıyla iktidarı ele geçirememiş durumda. İttihat Terakkiye söz geçiremeyen ve dolaylı bir denetim kuramayan İngilizler, bazı muhalif grupları birleştirerek hükümete karşı kışkırtma yoluna gider. Bu da yönetimde istikrarsızlığa yol açar.
Çatışmalar o kadar şiddetlenir ki, İttihat Terakkiye karşı olan tanınmış bazı gazeteciler ajanlar tarafından öldürülür. Derviş Vahdeti'nin yayınladığı Volkan gazetesini İngilizler himaye ve finanse eder. Bu gazete aynı zamanda İttihad-ı Muhammediye Cemiyetinin yayın organıdır. Bazı din adamları alaylı subaylar arasına girerek onları kendi karanlık düşüncelerinin etkisi altına alırlar.
Nihayet 13 Nisan gecesi Taksim kışlasındaki Avcı Taburundaki askerler subaylarına karşı ayaklanır. Heyeti mebusanın önüne kadar yürürler "şeriat isteriz" diye bağırırlar. Hükümetin başındaki Hüseyin Hilmi paşa isyanı bastıramayacağını anlayınca anlaşma yoluna gider.
Hükümet üyeleri tek tek istifa eder. İsyancılar Adliye Nazırı Nazım Paşayı İttihatcı Ahmet Rıza Bey sanarak linç eder. Lazkiye mebusu Aslan Bey de gazeteci Hüseyin Cahit sanılıp öldürülür.
İttihat Terakki üyesi mebuslar can güvenliği olmadığı için meclise gidemezler. İsyancılar ittihatcı mebus ve subayları öldürmektedir.
Kontrolü elden kaçıran İttihat Terakki, Selanik'teki 3. ordudan yararlanma yoluna gider. Kurulan hareket ordusu yola çıkar ve 24 Nisan gecesi İstanbul'a girmeye başlar. İsyancılar az bir direniş gösterseler de teslim olurlar. Sıkı yönetim ilan edilir. isyancılar Divan-ı harp de yargılanarak ele başları ölüm cezasına çarptırılır.
Yeniden toplanan Meclisi Umumi II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesine ve yerine V. Mehmet Reşat'ın geçirilmesine karar verir. Abdülhamit de Selanik'e sürülür.
31 Mart olayında şehit olanların anısına bir anıt yapılmasına aynı yıl karar verilir. Yer olarak Şişlideki tepe seçilir. Bu ilk ulusal anıt olacaktır.
Açılan yarışmada Mimar Muzaffer Bey'in projesi seçilir. Dikine bir top namlusu şeklinde tasarlanan anıt bugün Şişli Belediyesi'nin amblemi olarak kullanılmaktadır.
1911 yılında yapımı tamamlanan anıt 23 Temmuz günü yapılan bir törenle Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından açılır. Kaidesinde burada gömülmüş şehitlerin adları yazılıdır.
Sadrazam Mahmut Şevket Paşanın türbesi ve Talat, Mithat, Enver Paşaların mezarları buradadır. Şehit olan kurmay binbaşı Ahmet Muhtar, Deniz binbaşı Salih, Teğmen Bekir ve 68 erde burada defnedilmiştir.
Mahmut Şevket Paşa, Mustafa Kemal'in de kurmay yzb. Olarak kurmay heyetinde görevli olduğu, hareket ordusunun başında İstanbul'a giren komutandır. Harbiye nazırlığı ve sadrazamlık yapmıştır. 11 Haziran 1913 de bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Talat paşa Berlinde öldürülür, Mithat Paşa Taif'te sürgünde ölür, Enver Paşa Tacikistan Ceğen'de talihsiz bir şekilde yaşamını kaybeder. Cumhuriyet döneminin ilerleyen yıllarında yurda getirilerek buraya tekrar defnedilirler.
Bu zarif anıt çevre yollarının kuşatması altında ve az ileride ki Çağlayan Adliye Sarayının gölgesinde kaybolmuş durumda.
Şişli Belediyesi, yılbaşı eğlenceleri için yaptığı Nişantaşı'ndaki özen ve harcamaların bir kısmını, olayın yıldönümlerinde burada yapsa, hem orada yatanlar anılmış hem de tarihi olay anımsanmış olur.