Yalova’da sürücülere bir şeyler olmuş sanki, neden mi?

Sürücüler kucaklarında küçük çocuklarla araç kullanmayı sanki marifet sayıyorlar, yapmayın bu çocuklara yazık günahtır.

Ben sizlere bir, iki örnek vermek istiyorum.

01 NİSAN 2012 günü saat 17.30 sıralarında 77 M 01… plakalı (plakanın tamamı bende mevcut ) ticari minibüs şoförü Şehit Yaşar Kuş Caddesi üzerinde 4 veya 5 yaşlarında ( belki biraz daha büyük olabilir) bir erkek çocuğunu kucağına alarak aracını sürmeye devam etti. E ne de olsa erkek çocuğu araba kullanmazsa olmaz.

Peki, aracı bu şekilde kullanırken bir kaza yapsan o çocuğun hali ne olur? Bırak kaza yapmayı, ani fren yapman gereken bir durum olsa o çocuk, senin ile direksiyon arasına sıkışsa daha gelişimini bile tamamlamamış o minicik göğüs kafesi, alacağı darbeye dayanabilir mi? 

Minibüsün içinde başka kimse yoktu, tamam anladım minibüs boştu; belki evine gidiyordun ama yaptığın yanlış ve bir şoföre yakışmaz!

Neden bir şoföre yakışmaz!

2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanununun 2.Bölüm 3.maddesindeki Tanımlar kısmında Şoförün tanımı, Karayolunda, ticari olarak tescil edilmiş bir motorlu taşıtı süren kişidir, demektedir.

Yani profesyonel kişi!

Yani ekmeğini kullandığı araç ile kazanan kişi olduğuna göre?

Sen ne kadar profesyonel, ne kadar iyi şoför olursan ol yaptığının yanlış olduğunu sana bir kere daha hatırlatıyorum.

Minibüsçüler odası başkanı, arkadaşım Fahrettin YILDIZ biraz da minibüslerle ilgilen. Almışlar başlarını gidiyorlar. 

Gelelim ikinci örneğe. 06 NİSAN 2012 tarihinde Kütahya ilinde okuyan kızımı yolcu etmek için İdo’nun yanında bulunan garaja, eşim ve kızım birlikte gittik. Kızımı Bursa otobüsüne bindirip uğurlayacağımız sırada gözlerim fal taşı gibi açıldı!

Tahminen sat 08.35 sıralarında 77 D…. 3… plakalı hususi aracı kullanan bir bayan sürücünün kucağında 1 veya 1.5 yaşlarındaki çocuğu görünce dehşete kapıldım.

Evet kucağında çocuk ile aracı sürüyordu!

Hanımefendi sizin aracınızda çocuk koltuğu yok mu?

Bu çocuğun kucağınızda ne işi var?

Kucağınızdaki çocuk bir kaza anında veya yapacağınız ani bir frende sizin ile direksiyon arasına sıkışırsa alacağı darbeye ne kadar dayanabilir?

Bu çocuğa günah değil mi?

Bu bayan, aracını gelişi güzel yanaştırdı, kucağında çocukla birlikte, araçtan aşağıya indi. Fakat bu defa aracın arka koltuğunda yalnız bıraktığı ve şaşkın şaşkın etrafını seyreden 4 veya 5 yaşlarında ikinci bir çocuğun varlığı dikkatimi çekti.

Bu olaya eşim de şahit oldu ve ilk tepkisi “Pes artık, böyle bir şey olamaz.” demek oldu ve şaşkınlıktan başka da bir şey söyleyemedi.

Bu bayan sürücü ilk hatasını kucağında küçük çocukla araç kullanarak yaptı.

İkinci hatasını ise küçük bir çocuğu aracın içinde yalnız bırakarak yaptı.

Bu çocuklara gühan değil mi?

Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?

Bir annenin peş peşe bu hatalar zincirini nasıl yapar, anlamış değilim!

Hala büyük bir şaşkınlık içindeyim!

Üçüncü örneğim ise evlere şenlik.

Bu anlatacağım olaya üç veya dört gün kadar önce Şehit Yaşar Kuş Caddesi üzerinde şahit oldum.

Bilin bakalım bir motosiklete (İtalyan tipi önü düz olanlara) kaç kişi biner?

Zor bir soru? Ben size söyleyeyim!

Sürücü bir, sürücünün önündeki boşluğa iki çocuk etti 3,sürücünün arkasındaki seleye bir bayan ve kucağında bir küçük bebek etimi sana 5 kişi.

El insaf be adam! Şaşkınlıktan plakanı bile alamadım.

Tamam, kendini düşünmüyorsun?

Arkadaki bayanı da düşünmediğin belli fakat öndeki boşlukta ayakta duran iki yavru ile annesinin kucağındaki sabiyi de mi hiç düşünmüyorsun?

Ayıptır ayıp.

Arkadaşlar nasıl olsa bizi Polis görmüyor demeyin! Emniyetin herkesin başına bir polis dikecek hali yok.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ; “Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır” demiş.

Şimdi bu hatayı yapanlara sesleniyorum: Bir kaza yaparsanız o taşıdığınız kişilerden birine zarar gelse vicdanınız hiç mi rahatsız olmaz?

İlla ki başınıza polis dikmek mi lazım? İlla ki ceza yazılması mı gerekir? İ



sterseniz bu yazdıklarımı aklıselim olarak oturun düşünün, yaptığınız bu hataların nelere mal olacağını hesaplayın.



Evet, Sevgili okurlarım bu haftalık da bu kadar. Haftaya buluşuncaya kadar hepinize sağlık, esenlik, mutluluk dolu; kazasız bir hafta temenni ederim.

- - - -