Bu hafta büyük önderimiz Atatürk’ü anma haftası. Aslında her hafta her gün biz kurucu önderimizi hatırlıyoruz ve anıyoruz.
Her sabah kalktığımda penceremden ilk gördüğüm Atatürk’ün Termal yoluna diktirdiği çınar ağaçları oluyor. Ve ben Atatürk’ün aracıyla Termal’e gittiğini görür gibi oluyorum.. Ne güzel bir duygu değil mi?.
Sık sık gittiğim Termal’de ve Yürüyen Köşk’te Atatürk’le karşılaştığımı ve konuştuğumu hayal ederim. Yalova’da bu tür hayal kurmak çok kolay. Çünkü Atatürk Yalova’ya o kadar çok gelmiştir ki, o kadar çok ayak izleri vardır ki… Bu durum Yalova için hatta ülkemiz için büyük bir şanstır diye düşünüyorum. Neden dersiniz.
Sivrisinek yatağı, yanmış yıkılmış bir yöre. İstanbul, İzmit, Bursa gibi üç büyük kentin ortasında kalkınmaya muhtaç bir yurt köşesi. O yıllarda ülkemizin büyük bir bölümü de aynı durumda değil miydi?
İşte burada şunu görmek lazım. Yalova’da ülkemiz için örnek bir yatırım hamlesi, örnek bir kent yaratılması kadar isabetli bir çalışma olabilir miydi?
Sıtmadan kırılan, küçük bir köy görünümündeki Yalova’da halk, denizden yanı başlarından, çok yakınlarından geçip gittiği duydukları Gazi Paşa’larına durumlarını anlatmak isterler. Ve izlemeye başlarlar. 1929 yılı 14 Ağustos tarihinde Büyükada’ya geleceğini duydukları Gazi Paşa seslerini duyurmaya karar verirler. Yalovalı kaptanlar Fehmi Çam, Faik Gürman motorlarıyla bir grup Yalovalı’yı Büyükada’ya götürür. Grup iyi giyinmiş ve iyi organize olmuştur. Adaya gelişinde Ata’yı karşılama törenine katılırlar. Sonrada yemek yenecek mekanda topluca otururlar ve her fırsatta alkışlarıyla ve davranışlarıyla dikkat çekerler.
Gazipaşa bu. Gözünden kaçar mı? Hemen sordurur ve Yalovalılar grubundan bir heyeti çağırtır. Anlattıklarını dikkatle dinler.
Gazipaşa 5 gün sonra Yalova’da dır.
İşte Yalova’nın kaderinin değiştiği tarih. 19 Ağustos 1929, Pazartesi. Arkasından ziyaretler devam eder. 20,21, 24, 28 tarihine ve Ağustos ve 22 Ocak 1938 tarihine kadar sürer bu ziyaretler. Gazi Mustafa Kemal bu tarih aralığında 17 kez günübirlik gelmiş ve 27 kez gelişinde ise toplamda 313 gün 270 gece Yalova’nın misafiri olmuştur.
Büyük emek harcayarak çok detaylı bir inceleme yapan tarihçi Ahmet Akyol’un kaleme aldığı “Atatürk’ün Kenti Yalova” kitabından Atatürk’ün Yalova’da gün gün neler yaptığını öğrenebiliyoruz. Sayın Akyol kitabında belirttiği kaynakçaları ise ayrı bir hazine değeri taşımaktadır. Teşekkürler Sn. Akyol.
Büyük önderimiz Atatürk’ün Yalova’ya ilk gelişinin hemen sonrasında ilk bir hafta içersinde tarifi çok zor bir çalışma başladığını görüyoruz.
Geçmişi MÖ 2000 yıllarına dayanan Yalova Kaplıcaları tarihi yapılarına sadık kalınarak adeta yeni baştan yapılandırılmaktadır.
Atatürk tarafından bizzat kendi parasıyla satın aldığı Baltacı ve Millet Çiftlikleri yurt çiftçisine örnek birer tarımsal üretim ve ARGE kuruluşu haline gelmiştir.
Termal’de birçok ülkenin devlet adamları ağırlanmaktadır. Yabancı devlet adamları Atatürk’le görüşebilmek için adeta sıralarını beklemektedirler.
Yalova ülkenin yazlık başkenti olmuştur. Termal’de önemli toplantılar yapılmakta önemli kararlar alınmaktadır.
Yukarıda yazdığım ve benim her sabah kalktığımda gördüğüm çınarlı yolun çınarları 1930 yılında Atatürk’ün emriyle dikilmiştir. Yalova’dan Termal’e kadar 13 kilometrelik yolun her iki yanına çınar fidanları dikilmiş ve bakılması için 10 adet olmak üzere civardaki köylülere bakımları için zimmetlenmiştir.
Atatürk’ün Yalova’da çekilmiş çok sayıda fotoğrafı vardır. Her fotoğrafın ise ayrı bir hikayesi.
Bizlere çok şeyler anlatmaktadır.
Yürüyen Köşk’ün yanındaki çınar ağacının dibinde otururken çektirdiği fotoğrafa bakınca ben Atamız’ın doğaya verdiği önemi ve bize verdiği dersi hatırlıyorum…
Biz Yalovalılar olarak bize bırakılan mirasa gerektiği şekilde sahip çıkabildik mi dersiniz. Bu konu ayrı bir yazı konusu olsun. Birgün onu da yazanlar çıkar.
Atamızı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Yalova’nın hemşehrisi olarak görüyorum.
Saygıyla, hürmetle anıyorum.
Ruhun şad olsun ATAM.