Yalova Gazetesi’nin en yeni ve en fazla ilgi çeken serilerinin başında gelen Babadan Oğula ile, babalarının mesleğinin devam ettiren çocukları konuk alıyor ve Yalovalılar ile buluşturuyoruz. Serimizin 7. Bölümünde ise uzun yıllar boyunca erkek kuaförlüğü yapan Mehmet Aytaç’ın kızları Funda Aslan ve Yelda Ataç’ı konuk aldık. Rüstempaşa Mahallesi Hürriyet Sokak’ta “Funda Yelda Kuaför” ismi adı altında kadın kuaförlüğü hizmeti veren iki kız kardeş, merak edilen soruları samimi bir şekilde cevaplandırdı.
“Mesleğe yaz tatillerinde başladık”
İlk olarak kendisini tanıtan Yelda Ataç, “1974 Yalova doğumluyum. Babam ve amcam Yalova’nın en eski kuaförlerindendir ve biz de 1988 yılından itibaren kuaförlük mesleğine devam ediyoruz” derken Funda Aslan ise 1972 doğumluyum, evliyim ve 2 çocuğum var. Ben de mesleğe 1988 yılında başladım ve bu hala da devam ediyorum” şeklinde konuştu. Kuaförlüğe başlamasının tesadüfen gerçekleştiğini belirten Aslan, “Yaz tatillerinde bizim jenerasyon, erkek ya da kadın fark etmeksizin herkes bir iş yerinde çalışarak zamanını değerlendirirdi. Tabi ki genetik bir yatkınlık da var ve babamdan bize geçen bir yetenek var. Ben annemin bir arkadaşının yanında yaz sezonlarında başladım ve sonra da devam ettim. İlköğretim bittikten sonra usta olana kadar bu işte yolculuğa devam ettim” ifadelerini kullandı ve mesleğe başladığı zaman, daha sonrası için de devam etmek gibi bir fikrinin başlangıçta olmadığını ve tutkusunun daha sonra ortaya çıktığını ekledi. Kendisinin de ablası gibi yaz sezonlarında çalışarak başlayan biri olduğunu dile getiren Ataç, “Genetik bir yatkınlık her zaman varmış. Ben de ortaokulu bitirip 1988 yılında liseye başladığım zaman ablama açılan salonda mesleğime devam ettim. Ablamda da olduğu gibi bende de bu mesleğe olan ilgi daha sonra perçinleşti” dedi.
“Babam disiplini ve dürüstlüğü ile tanınıyor”
Babası hakkında bilgi veren Ataç, “Babam Mehmet Aytaç, “Aytaç Berber”in iki ortağından bir tanesiydi. Ortağı da amcamdı ve 1966 yılından itibaren Yalova’da kendi meslekleri olan el sanatlarıyla yaklaşık 45 sene hizmet verdiler” ifadelerini kullandı. Babasının mesleğe başlama hikayesini hakkında bilgi veren Aslan, “Babam memleketi olan Trabzon’da yetişiyor ve daha sonrasında 13-14 yaşlarında İstanbul’a gidiyor. Değişik meslek gruplarında çalıştıktan sonra sanıyorum ki 1950-1960’lı yıllar arasında Yalova’ya geldikten sonra kardeşi ile beraber erkek berberi olarak başlıyor” şeklinde konuştu. Babasının disipliniyle ön plana çıkan biri olduğunu söyleyen Ataç, “Dürüstlüğüyle de ön plana çıkıyor ve el sanatı da çok güzeldi. Bizler el sanatımızı ticarete döken insanlarız ama insan ilişkilerimizin de çok kuvvetli olması gerekiyor. Dolayısıyla muhabbet bizim vazgeçilmezimiz” ifadelerini kullanırken kardeşi Aslan ise sabrın, hoşgörünün, anlayışın ve müşteriye olan ilginin de çok önemli olduğunu ekledi. Kendinin mesleğini icra ederden zorlanmadığını vurgulayan Aslan, “Bizim mesleğimiz erkek berberliği gibi değil. Bir başladığımız işlem daha uzun saatler alıyor. Orada bizi asıl olarak müşteri ile olan iletişim yoruyor. Yoksa yapacağımız kesim ya da boya kafamızda resim olarak belli ve ne çıkacağını biliyorsun ama müşteriye anlatmak, ikna etmek ve kabullendirmek de bazen zorlanabiliyoruz. Zaman içerisinde çok sayıda kemikleşmiş müşterimiz olduğu için son 10-15 senedir bu konuda sorun yaşamıyorum. İşimi çok daha keyifli yapıyorum” dedi ve babasının kendileri için kullandığı bir sözü dile getiren Aslan, “Babamın, “Müşteri, sana mesleği öğretir” diye sözü vardı. Belki bir eğitim aldık ve çalışıyoruz ama bu sürede müşteri de bizleri eğitiyor” dedi.
“İlk önce sanatkar olmanın ağırlığı öğrenilmeli”
İşletmelerinde verdikleri hizmetler hakkında bilgi veren Aslan, “Kadın kuaförlerinde çok fazla işlem var. Kesimden föne, fönden boyaya, röfleye, manikür pediküre ve gelin başına kadar yıllarca hizmet verdik ve devam da ediyoruz” dedi ve kadın kuaförlüğündeki değişimden bahsederken, “Çok büyük fark var. Ben 30 yıl önce mesleğe başladığım zamanla şimdiyi kıyaslarsam, o zaman hiçbir şey bilmiyormuş gibi hissediyorum. Zaman içerisinde moda da değişiyor ve kendimizi eğitmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu. Mesleğe yeni başlayacaklara yönelik tavsiyeler veren Ataç, “Mesleğe yeni başlayacak arkadaşlarımızın çok sabırlı ve çok gayretli olmaları gerekiyor. Çünkü bu bir el sanatı… Biz el sanatımızı ticarete dökmüş insanlarız. İlk önce sanatkar olmanın ağırlığını öğrenmeleri gerekiyor ki daha sonra bu işin ticari olan para kısmını düşünebilsinler. Ama şimdi ki gençlik maalesef önce para düşünüyor, sonra meslek dalını düşünüyor” ifadelerini kullandı.
Kuşak farklılıklarından bahseden Ataç, “Eskiden biri size bir şey öğrettiğinde daha çok saygı duyuluyordu. Anne ve babamız bize, “Ustanız ne söylerse onu dinleyeceksin” demişlerdi. Şimdiki nesil böyle değil. Biz büyük olarak olgun davranmak zorundayız” dedi. Meslekteki en büyük sorunlardan birine dikkat çeken Aslan, “Maalesef ki arkamızdan yetişerek gelen çırak yok. Çıraklık Merkezi var ama yetişen eleman yok. Neden? Çünkü çabuk sıkılıyorlar. Hemen çözüm olsun istiyorlar ve müşteriyi en erken şekilde almak istiyorlar. Bizim işimizde öyle hemen müşteriyi alamazsın. Ben bu mesleğe başladığım zaman tam 4 yıl boyunca hiç müşteri almadım. Hiçbir bilgi aktarımı yoktu ve tamamen kendi gözlemimle yetiştim. Ustaya çok büyük saygı vardı ve müsaade almadan bir şey soramazdık. Bir boya numarası almak için onu günlerce takip edersin ve uygun malzemeyi bulursan sana formülü söyler. Şimdi çalışma stili çok daha rahat ama maalesef ki çalışan yok” şeklinde konuştu ve mesleğin geleceğine ilişkin soruya ise, “Bir şekilde muhakkak yetişecektir ama bizim mesleğe erkek çocukları daha meraklı. Allah’tan arkadan onlar geliyor” ifadelerini kullandı.