Ülkemizin en nadide şehirlerinden biri olan Yalova , büyük bir hızla, tükenme yolunda adımlarını atmaya devam ediyor. Hafızamızı birazcık zorlayınca kaybettiğimiz değerlerimizi hatırlarız.
· Harika bir denizimiz ve sahilimiz vardı …
· Denizimizde envait çeşit balıklarımız vardı…
· Enfes elma bahçelerimiz vardı…( Hacı Memet Ovası , Aıtınova, Elmalık vs.)
· Birinci sınıf tarım arazilerimiz vardı …( Devlet Üretme Çifliği vs. )
· Tertemiz bir havamız vardı …
· Tertemiz içme sularımız vardı…
· Muhteşem bir Termal’imiz vardı …
· Sayfiye beldelerimiz vardı … ( Çiflikköy, Koruköy,Çınarcık,Esenköy vs.)
· Atatürk’ten miras kalmış emanetlerimiz vardı…
Plansız sanayileşme ve şehirleşmeye ilk kurban edilen Marmara denizimiz oldu. Kocaeli ve İstanbul kaynaklı büyük kirlenme Yalova’nın da katkıları ile resmen katledildi. Deniz kirlendi sahiller çöpe döndü…
Denizlerimizde bizlere emanet edilmiş canlı yaşam, kirlilik ve vahşi avlanma sebebiyle yok edildi. Yüze yakın değiş tür balığa ev sahipliği yapan Marmara denizinde, balık çeşitliliği tükendi gitti. Fazla değil 50 sene önce, Kılıç , Orkinos, Yunus , Torik, Plamut,Orkinos, Kofana , Lüfer ,Kırlangıç,Kalkan vs. balık kaynayan bu muhteşem denizi dev bir foseptik çukuruna dönüştürdük…
Çok değil 70 li yıllarda Yalova’nın nerdeyse tamamı elma bahçesiydi. Termal yolunun sağı solu, Devlet Üretme Çifliği , Hacı Mehmet Ovası, Elmalık Yolu , Çifliköy , Altınova eşsiz bir lezzete sahip elma bahçeleri ile doluydu…Şimdi bu alanların tamamı beton yığınına dönüştü…
Her türlü tarımsal üretimin en verimli şekilde yapılabildiği 1. Sınıf canım topraklarımızı apartmanlarla takas ettik. Bunun acısını ileriki nesiller, çoçuklarımız ve torunlarımız çok ağır ödeyecek. Bir seferlik rant uğruna ‘’ALTIN YUMURTLAYAN ‘’ tavukları kestik…
Yalova Türkiye’nin en temiz havasına sahip bir yerleşim yeri iken şimdi, Dünya Sağlık Örgütünün 2017 yılı açıklamalarında Türkiye’nin havası en kirli 18 ili arasında ilan edildi…Gebze, Dilovası katkılarıyla Kimya Sanayi ve Termik Santralin Yalova’ya hediyesidir bu sonuçlar…
Yalova’nın her köşesinden enfes lezzette tertemiz sular akardı , Yakın tarihlere kadar Gökçe Barajının suyuda temiz sayılmaktaydı. Şimdi hepsinin ruhuna elfatiha…Pınar suları kurudu , köreldi, Barajın suyu kirlendi , basında çıkan yetkililerin açıklamalarını takip ederseniz son durumun vehametini açık seçik görürsünüz…Havayı kirletirseniz bu kirlilik eninde sonunda sulara karışmaktadır…
Eskiden Termal efsane bir yerdi, şimdi eski güzelliğinden eser kalmadı. Kaplıcaların hali içler acısı her yeri dökülüyor… Tarihi öneme sahip konaklama yerleri hiç bitmeyen tamiratlardan başını kaldıramıyor. Çevre köyler, Gökçedere ve Uvezpınar sanki köy değil adeta metrapole dönmüş , çirkinlik abidesi devasa binalar dikilerek bütün özelliklerini yitirmiş vaziyetteler….
Sayfiye beldelerimiz de de durum aynı, yapılaşmanın en çirkin örneklerini uzaklarda aramayınız bu beldelerimiz bu konunun şampiyonu olmuş durumdalar…Buralarda Turizm için elde kalan bir değer yok…
Yalova’yı değerli kılan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün emaneti değerler bir bir yok olmaktadır. Atatürk Devlet Üretme Çifliği mazi oldu, Atatürk Devlet Araştırma Çifliği dört bir tarafından tırtıklanarak yavaş yavaş yok ediliyor. Termal Atatürk Köşkünün doğu yamacındaki tarihi değere sahip dev ağaçlar kesilmiş yok edilmiş. Bu ağaçların kesilme sebebini çok merak etmekteyim umarım bir yetkili bu kesimleri açıklar.
Şimdi elde kalan en kıymetli varlığımız olan ORMANLARIMIZ katledilmektedir . Rüzğar Enerjisi ( RES ) yatırımları sebebiyle binlerce orman ağacımız katledilmektedir.RES’leri yapmayın diyen yok… ama yaparken kıraç arazilere yapın diyoruz. Yalova Ziraat Odası Başkanı Şaban Beşli kendini paralıyor sesini duyuramamaktan şikayetçi… Ağaç Katliamına dur diyecek çevrecilerden ses beklemektedir. Çevrecilerin duyarlılığından endişem yok, TEMA Yalova şube başkanı Faruk TEZCAN ve çevre konusunda hassas olan insanlar uzun zamandır haykırıp durmaktadırlar, fakat asıl tepki Yalova halkından gelmelidir. Bunca değerini kaybederken sesi çılız çıkan ‘’ YALOVA HALKINI KİM TAKAR ‘’ .