Özellikle tek adam rejimi olarak adlandırılan yeni sistem sonrasında Türkiye’nin adı yasaklarla daha çok anılmaya başlandı. Son yasağın kurbanı ise akıllı telefon kullanan neredeyse herkesin kullandığı Instagram oldu. Konunun sadece sosyal değil bir de ekonomik boyutu var.

Sosyal medya, 21. yüzyılın en güçlü iletişim araçlarından biri olarak hayatımızda köklü değişiklikler yarattı. Özellikle Instagram, görsel odaklı yapısı ile kullanıcıların hayatlarına dair kesitler sunan, etkili bir platform haline geldi. Sosyal medyaya getirilen kısıtlamalar ve son olarak Instagram’ın kapatılması gibi konular, önemli bir tartışma yarattı. Bu gelişmeler, sosyal medyanın toplum üzerindeki etkileri ve dijital özgürlüklerin sınırları üzerine derinlemesine düşünmemizi gerektiriyor.

Instagram’ın Türkiye’de kapatılması, bir sosyal medya platformunun yalnızca bir hizmet sunma işlevinin ötesinde, toplumsal dinamikleri ve bireysel özgürlükleri nasıl etkilediğini ortaya koyuyor. Sosyal medya, modern çağın etkili bir iletişim aracı olmasının yanı sıra, toplumun düşünce yapısını, haber alma yöntemlerini ve sosyal etkileşimini de yeniden şekillendiriyor. Instagram gibi platformlar, kullanıcılarına anlık paylaşımlar yapma, geniş kitlelere ulaşma ve kişisel marka oluşturma fırsatları sunuyor. Bu özellikleri sayesinde, bireyler kendilerini ifade etme ve toplumsal olaylar hakkında bilgi yayma konusunda daha özgür hale geliyorlar.

Ancak, Instagram’ın kapatılması, sosyal medyanın bu gücünü ve etkisini sorgulatıyor. Kapatma kararları genellikle güvenlik, etik veya düzenleme gerekçeleriyle alınsa da, bu tür adımların dijital özgürlükler üzerindeki etkileri kaçınılmaz olarak önemli tartışmalara yol açıyor. Sosyal medya platformlarının kapatılması, yalnızca kullanıcıların bu platformlarda kendilerini ifade etme haklarını kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda bilgi akışının kesilmesi ve toplumun farklı görüşlerden mahrum kalması gibi sorunlara da yol açıyor.

Türkiye gibi dinamik ve genç nüfusa sahip ülkelerde, sosyal medyanın rolü oldukça büyüktür. Bu platformlar, bireylerin seslerini duyurabilmeleri ve toplumsal olaylara dair bilinçlenebilmeleri için kritik bir araç olarak değerlendiriliyor. Instagram’ın kapatılması, kullanıcıların kendilerini ifade etme ve toplumsal olaylara dair bilgi edinme haklarını doğrudan etkiliyor. Bu durum, demokratik değerlerle uyumsuz bir etki yaratabilir ve toplumsal ayrışmalara neden olabilir.

Sosyal medyanın gücü, bireylerin daha önce ulaşamadıkları kitlelere erişim sağlayarak, toplumsal hareketleri desteklemede önemli bir rol oynuyor. Kapatma kararları, bu tür platformların toplum üzerindeki olumlu etkilerini göz ardı ederek, sadece kısıtlamalarla sınırlı bir bakış açısı sunuyor. Sosyal medya, bilgi paylaşımının ve toplumsal etkileşimin merkezinde yer alırken, aynı zamanda düzenlemeler ve denetimler yoluyla güvenli ve etik bir ortamın sağlanması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak, sosyal medyanın gücü ve Instagram’ın kapatılması gibi adımlar, toplumun dijital özgürlükler ve bilgi akışı üzerindeki etkilerini dikkatle değerlendirmeyi gerektiriyor. Sosyal medyanın olumlu yönlerini korurken, güvenlik ve etik standartları da gözetilmelidir. Bu dengenin sağlanması, toplumsal uyum ve demokratik değerlerin korunması açısından kritik bir öneme sahiptir.Ekonomik boyutunu ele alacak olursak;

Sosyal medya üzerinden yapılan e-ticaret, küçük işletmelerin global bir müşteri kitlesine erişimini sağlar. İnfluencer'lar ve içerik üreticiler, yeni gelir akışları oluşturur ve yaratıcı sektörlerin gelişmesine katkıda bulunur.

Ülkemizde e-ticaret gelirinin % 10’u Instagram’dan sağlanıyor. Instagram’ın kapatılması demek günlük 1,9 milyar lira ciro kaybı demek. Buradan yapılan reklam vb. çalışmaların hemen yön değiştirebilmesi başka mecraya hızlı bir şekilde kayması mümkün gözükmüyor.

Kısacası olay sadece insanların paylaşım yapması değil. Bu boyutta bu tarz kararlar alınırken göz ardı edilmemeli.