Kıymetli okurlarım, bu hafta aslında çok farklı bir konuyu gündeme alacaktım. Ancak 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıldönümü anma programında yapılan saygısızlığın oldubittiye getirilmemesi için bu yazıyı kaleme alma kararı aldım.
17 Ağustos 1999’da yaşanan depremde resmi rakamlara göre 2 bin 504 hemşehrimiz hayatını kaybetti. Kimimiz ailesini, kimimiz kardeşini, kiminiz akrabalarını, kimimiz yakınlarını, kimimiz komşularını, dostlarını, arkadaşlarını kaybetti. 17 Ağustos benden ağabeyimi ve ailesini aldı. Onların emaneti olarak babamın adını taşıyan yeğenim Harun kaldı. Acı olan bugün gidip ağabeyime dua edebileceğim bir mezarı dahi yok. Deprem Anıtı yapıldıktan sonra her yıl düzenlenen etkinliklere katılır, acımızı hemşehrilerimizle paylaşır ve adlarının yazılı olduğu o beton bloğun başında duamızı ederiz. O nedenle benim hassas olduğum en önemli konuların başında deprem gelir.
Yalova, aktif fay hattının üzerinde yer alıyor. Siyaset içerisinde yer aldığım ilk günden itibaren de bu konuda çalışmalar yaptım. Kentsel dönüşümün hayata geçirilmesi için çabaladım. Derdi siyaset olanlar da bunu engellemek için tam tersi yönde çaba gösterdi. Siyaseten önümüzün nasıl kesildiğini daha önce yazdığım yazılarda, yaptığım açıklamalarda defalarca dile getirdim. Bu konuya burada tekrar girmeyeceğim. Biz her zaman “Deprem gerçeğini UNUTMAYACAĞIZ.. Depremi unutup her türlü rant peşinde koşanlara, depremi yaşamamış gelecek nesillere UNUTTURMAYACAĞIZ.. Ama en önemlisi yitirdiğimiz canları UNUTMADIK..” dedik.
Maalesef bu yıl birileri unutturmak istedi..
Az önce dedim ya her türlü rant peşinde koşanlara UNUTTURMAYACAĞIZ diye evet esas siyasi rant peşinde koşanlara bu gerçeği unutturmamak için bu yazıyı kaleme alıyorum.
Her yıl olduğu gibi bu yılda anma programı için 17 Ağustos sabahında deprem anıtına gittik. Çok muhterem protokol üyelerinin gelmesiyle birlikte program başladı. Hepinizin bildiği gibi 17 Ağustos Depremi Saat 03:02’de meydana geldi. Her yıl okunan Kuran-ı Kerim’in ardından duaların okunmasıyla program tamamlanır. Bu yılda öyle oldu. Ancak 02:30’da başlayan program 02:47’de son buldu. Adeta yaptık mı yaptık demek için program yapıldı.
Vatandaşlar olarak hepimiz şaşkın bir şekilde çok muhterem protokolün ayrılışını izledik. Sizi kimse oraya silah zoruyla getirmedi. Siyasi rant uğruna insanlara şirin gözükmek için oraya gelmeyin. Geldiyseniz de yarım saat ayakta durmaktan hiçbir yeriniz eksilmez. İnsanların mahşer gününü yaşadığı o gece kimse mevki makamına göre değerlendirilmedi. O gece yapılan protokol uygulaması ve programın erkenden bitirilmesi tam anlamıyla SAYGISIZLIK’tı.
Buradan tüm protokol üyelerine sesleniyorum.. Umut ediyorum ki bir daha böyle bir saygısızlık asla yaşanmaz. Umut ediyorum ki yapılan hatanın farkına varmışsınızdır.
Sağlıcakla kalın…