Meral Akşener, ülkeyi yönetenlerin millete yokluğu reva gördüğünü ifade ederek başladığı konuşmasında emeklilere 3 bin liralık bayram ikramiyesi verilmesine yönelik; “Milletimizi işiyle, aşıyla, maaşıyla sınayan; çocuklarımızın geleceğiyle oynayan, vicdanları her geçen gün biraz daha yaralayan bir büyük basiretsizliğinin, beceriksizliğinin ve sorumsuzluğun acı sonuçlarıyla yüzleşmeye devam ediyoruz.  21 yıl boyunca milletimizin alın terini ganimet görüp hak yediler ama doymadılar.  21 yıl boyunca toprağımızın suyunu sıkıp rant yediler ama doymadılar. 21 yıl boyunca Cumhuriyetimizin değerlerini birer birer satıp yediler ama yine de doymadılar. Şimdi de çıkmış “Millet üç kuruş maaşla geçinsin.” diyorlar! “Asgari ücretli yoksulluk sınırının altında sürünsün.” diyorlar! “Emekli açlık sınırın altında boğulsun, 3 bin liralık bayram ikramiyesiyle doysun.” diyorlar! Üstelik zor zahmet verecekleri 3 bin lirayı da öyle bir sunuyorlar ki sanırsınız lütfediyorlar, sanırsınız sadaka veriyorlar, sanırsınız ulufe dağıtıyorlar…” ifadelerini kullandı.

Artış Değiş Düşüş

Emeklilere bayram ikramiyesi uygulamasının İYİ Parti’nin iktidar üzerindeki baskısıyla 2018 yılında 1000 lira ile başladığını hatırlatan Meral Akşener, önümüzdeki bayramlar için 3000 lira olarak açıklanan ikramiyenin aslında bir artış değiş düşüş yaşadığına dikkat çekti. Emekli ikramiyesinin; 2018 yılında 217 dolara denk gelirken, bugün 97 dolar seviyesinde olduğunu; 2018 yılında asgari ücretin yaklaşık %62’siyken bugün asgari ücretin %17 buçuğuna denk geldiğini söyleyerek; “Durum böylesine ibretlikken ben de şimdi buradan sormak istiyorum: emeklinin bayram ikramiyesi gerçekten artmış mı? Açıkça görüyoruz ki artmamış, tam tersi azalmış kuşa dönmüş. Yani Sayın Erdoğan’ın “emeklilerin yılı” ilan ettiği 2024’te, emeklilerimize yine çile reva görülmüş! Emeklilerimize yine yokluk layık görülmüş! Emeklilerimiz yine açlığa mahkûm edilmiş! Nitekim bunu sadece biz değil, bizzat emeklilerimiz de söylüyor. Geçtiğimiz hafta Aydın ve Ankara Sincan’daydık. Ziyaretlerimiz sırasında emekli kardeşlerim karşıma çıkıp aynı şeyi söylediler.  İkramiyenin neye yeteceğini sordular. Üç kuruş maaşın kime yeteceğini sordular.  Ve “Bu haksızlığı dile getirin.” dediler.  Biz de “Başımız üstüne.” dedik, söz verdik. Şunu hiç kimse unutmasın: Biz İYİ Parti olarak, bu sahtekarlığa sessiz kalmayacağız! Bu izansızlığa sessiz kalmayacağız! Milyonlarca emeklimizin emeğine çöken bu vicdansızlığa asla sessiz kalmayacağız!” şeklinde konuştu.

Seyyanen 11 Bin Lira Zam

Meral Akşener, konuşmasının devamında iktidara çağrıda bulunarak Mayıs ayında söz verip yapmadıkları zamla birlikte tüm emekli maaşlarına seyyanen 11 bin lira zam yapmaları gerektiğini ifade etti: “Nitekim bu çerçevede Meclis grubumuz komisyonda bir kanun teklifi verdi ve emekli bayram ikramiyesinin 7000 liraya çıkartılmasını önerdi. Ayrıca ben de buradan iktidara bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Göstermelik zamlar göstermelik ikramiyeler göstermelik vaatler yetmez! Emeklilerimizi daha fazla enflasyona ezdirmeyin ve gerçek bir adım atın Mayıs ayında söz verdiğiniz ama sözünüzden dönüp yapmadığınız zammı da hesaba katarak, Ocak ayı için tüm emekli maaşlarına seyyanen 11 bin lira zam yapın! Böylece hem en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkarmış olursunuz hem de emekli maaşları arasındaki farkı adil şekilde korumuş olursunuz.   Bunun da yanında Kök maaş işinden de derhal vazgeçin. Yüksek ücret üzerinden ve yüksek günle prim ödeyenleri daha fazla cezalandırmayın. Bu önerimizi yaptınız, yaptınız… Yapmazsanız sandıkta en büyük tokadı emeklilerimizden yiyeceksiniz! Benden söylemesi…”

“Asıl millet varsa sen varsın, millet yoksa sen de yoksun Sayın Erdoğan!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ordu’daki konuşmasında sarf ettiği “Bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi doğal gazı nasıl getirecek? Biz varsak doğal gaz var. Biz yoksak doğal gaz yok.” sözlerini hatırlatan Genel Başkan Meral Akşener; “Aynı ana muhalefet gibi görüyoruz ki iktidarın da sinirler gergin, asaplar bozuk… Malum Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Enver Yılmaz Bey’in gördüğü büyük ilgiden ötürü arkadaşların psikolojileri epey bir bozulmuş. Valla hiç kusura bakmasınlar, bozmaya devam edeceğiz. Yalnız bu vesileyle buradan kendisini düzeltip bir şeyi de hatırlatmak istiyorum, Asıl millet varsa sen varsın, millet yoksa sen de yoksun Sayın Erdoğan! Dolayısıyla senin yokluğunda ne Ordu ne de Ordulu kardeşlerim emin ol hiçbir şey kaybetmez! Evelallah doğal gazı da, belediyeciliğin alasını da Ordu’ya biz getireceğiz. Alıştığınız fevkalade konforlu ceket siyaseti artık bitti! Çünkü artık hür ve müstakil İYİ Parti var! O yüzden sana boş tehditlerini bir kenara bırakmanı tavsiye ediyorum. Onun yerine bir zahmet Ordu’daki adayını çalıştır da nasıl rekabet ediyorsunuz görelim bakalım! Buyur, hodri meydan!” dedi.

ÖSYM Sorular Sızdırıldı

Genel Başkan Meral Akşener, 2020 yılında açılan dava ile ÖSYM’nin 2010 ile 2015 yılları arasında gerçekleştirdiği tüm sınavların sorularının sızdırıldığının öğrendiğini ve bunun sonucunda dönemin ÖSYM Başkanı Ali Demir’in “fetö üyeliği” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla 18 yıl 6 ay hapis istemiyle tutuklandığını hatırlattı.

Genel Başkan,  İYİ Parti olarak 5 yıllık süre içerisinde mağdur edilen her gencin haklarının bir şekilde iade edilmesi için uğraştıklarını anlattı. Konuşmasının devamında Ali Demir’in fetö suçlamasından aklanarak görevi kötüye kullanma suçundan 1 yıl 15 gün ceza aldığını ifade eden Genel Başkan; “Bilirkişi raporu ortadayken bu kişi soruların çalınmasından ne oldu da aklandı? Başında bulunduğu kurumun fetöye çalışmasından ne oldu da aklandı? 5 yıl boyunca gençlerin geleceğiyle oynanmasından ne oldu da aklandı?” sorularını sıralayarak konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Burada asıl yapılmak istenen ne biliyor musunuz? Her zaman yaptıkları gibi ucu kendilerine dokunan bir meseleyi daha sulandırmak. Yapılan aslında Ali Demir’i aklamak değil, suçun cinsini değiştirip olayın üzerini örtmek. Yani işlenen suçu bir terör örgütünün devletimizin tüm kurumlarına sızmasına yol vermek olarak değil; Ak Parti’nin alışık olduğu “akraba kayırmak” veya “eşine ihale vermek” gibi “görevini kötüye kullanma” suçu olarak gösterip 1 yıl 15 gün ceza vererek, meseleyi oldu bittiye getirip kapatmak…  Biz de bu kepazelik vesileyle öğrenmiş olduk ki ülkemizde gençlerin 5 yılını çalmanın cezası 1 yıl 15 gün ediyormuş. Fetö’nün devlet kurumlarına sızmasına yardım ve yataklık etmenin cezası 1 yıl 15 gün ediyormuş. Milletin hakkına girmenin, emeğini çalmanın, ahını almanın cezası 1 yıl 15 gün ediyormuş! Yuh olsun, yazıklar olsun! Ama ben şimdiden söyleyeyim; belli ki birileri ülkemize ve milletimize yapılan ihanetleri unutturmanın peşinde… Belli ki birileri; ordumuza kumpas kuranları, milletimize silah doğrultanları, şehitlerimizin katillerini affetme peşinde… Belli ki birileri, dünkü düşmanlardan yeni dostlar türetme peşinde… O yüzden herkes iyi bilsin ki; onlar unutsa da biz unutmayacağız! Onlar unutturmaya çalışsa da biz unutturmayacağız! Onlar affetse de biz asla affetmeyeceğiz! Milletimiz asla affetmeyecek! Bu vatanın şerefli evlatları asla affetmeyecek!” diye konuştu.

“Madem “katil Sisi”, “kardeşim Sisi” oluverecekti; o zaman Doğu Akdeniz’de elimiz neden zayıflatıldı?”

Genel Başkan Meral Akşener konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile tam 12 yıl sonra görüştüğüne dikkat çekerek; “Biz İYİ Parti olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarları doğrultusunda Mısır’la ilişkilerimizin iyileştirilmesinden ancak ve ancak memnun oluruz. Ama bazı soruları da sormamız gerekiyor. Madem bu(mısırla)(başlık için) ilişkiler hiçbir şey olmadan kendi kendine iyileşecekti, o zaman ülkemiz neden 11 yıl kaybetti? Madem “katil Sisi”, “kardeşim Sisi” oluverecekti; o zaman Doğu Akdeniz’de elimiz neden zayıflatıldı? Mısır’la Yunanistan’ın anlaşmasına neden alan açıldı? Madem İhvancılar bir kenara itilecekti, Rabia da böylesine kolay unutulacaktı; o zaman Mavi Vatan’daki çıkarlarımız neden tehlikeye atıldı? Aslında bu soruların cevapları herkesin malumu… Ülkemiz tüm bu zararı; Sayın Erdoğan’ın şahsi tercihleri, dostluk ilişkileri yani aslında paşa gönlü öyle istediği için yaşadı. Bu kadar basit. Biz İYİ Parti olarak; iktidar şakşakçılarının aksine atılan bu adımın usta bir satranç hamlesi veya stratejik bir planın parçası değil, reel şartların iktidara dayattığı bir zorunluluk olduğunu açıkça görüyoruz. O nedenle de süreci yakından takip etmeye devam edeceğiz. Dış politikada daha önce nicesine şahit olduğumuz vahim hatalara bu sefer mahal verilmeden, Mısır’la olan ilişkilerimizin ortak tarihe sahip iki ülkenin müşterek çıkarları doğrultusunda sağlıklı sürdürülebilir ve karşılıklı faydaya dayalı bir biçimde normalleşmesi konusunda da katkılarımızı önerilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

 “ÇED raporuyla ne alakası var?” diyerek hâlâ utanmadan kendilerini savunuyorlar.”

Tüm dünya iklim krizi ile mücadele ederken Türkiye’de hâlâ bu tehlikenin farkında olmayan bir zihniyet olduğunu ifade eden Genel Başkan Meral Akşener; “Türkiye’de hâlâ toprağımıza, ağacımıza, suyumuza ihanet etme pahasına el ovuşturan fırsatçı bir zihniyet var. Türkiye’de hâlâ doların yeşilini, doğanın yeşiline tercih eden rantçı bir zihniyet var. Hatırlayın, bu zihniyet kendisini Salda Gölü’ne beton dökerken; “Yol kenarına ağaç diktik…” diye savunuyordu. Bu zihniyet kendisini, Kaz dağları yağmalanırken; “Millet bahçeleri yaptık…” diye savunuyordu. Bu zihniyet kendisini, ormanlarımız göz göre göre kül olurken; “Söndürme uçakları arızalı…” diye savunuyordu. Nitekim, u zihniyetin son ihaneti de Erzincan İliç’te Fırat Nehri’nin kıyısında siyanürle altın aranmasına göz yummaları oldu. Bu konuda defalarca uyarmamıza rağmen, iktidar bizi dinlemek yerine İliç’teki madenin kapasite artırmasına izin vermeyi seçti.  Ve sonunda korkulan oldu, heyelan meydana geldi.  Aradan tam 8 gün geçmesine rağmen 9 işçimiz hâlâ kayıp bulunamıyor. 9 canımız hâlâ toprağın altından çıkarılamıyor. 9 ailemiz hâlâ bir umuda tutunup bekliyor.  Üstelik arama kurtarma çalışmaları da yeniden heyelan olması riski nedeniyle bu hafta başında maalesef durduruldu.  Bu büyük ihmalkârlığın sorumluları ise hâlâ utanmadan sorumluluktan kaçıyorlar. “ÇED raporuyla ne alakası var?” diyerek hâlâ utanmadan kendilerini savunuyorlar.  Hâlâ utanmadan milletimize doğaya ve çevreye dair vaatlerini, doğal felaketlere karşı alacakları sözde önlemleri anlatıyorlar. Ne diyeyim, Allah ıslah etsin…” şeklinde konuştu.

Genel Başkan Meral Akşener, doğayı korumayı kutsal bir görev olarak gördüklerini ifade ettiği konuşmasında; “Kimse merak etmesin! Doğamıza yapılan tüm ihanetlerin hesabını soracağız!  Felaketlere yol açan tüm ihmallerin hesabını soracağız! İnsanımızın canını hiçe sayan tüm ihalelerin hesabını soracağız! Ancak biz İYİ Parti olarak, muhalefeti sürekli şikâyet etmekten ibaret görenlere benzemeyiz. Kürsü şovlarıyla hamasetle gerçekleri bulandıranlara da benzemeyiz.  Hele ki sürekli esip asla yağmayanlara, siyasetinin merkezine milleti koymayanlara hiç benzemeyiz! Çünkü bizim, milletimizin sorunlarına karşı akılcı çözümlerimiz var. Çünkü bizim, iktidarın hatalarına karşı her daim doğruyu gösterme sorumluluğumuz var. Çünkü bizim; Türk milletinin parlayan istikbalini, Türkiye’nin milli demokratik yükselişini inşa edecek Atamızdan miras çok büyük bir vizyonumuz var.  İşte o nedenle 1 Nisan gününden başlayarak bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için ilk adımı yerel yönetimlerde atacağız. Bu çerçevede yetkiyi aldığımız tüm belediyelerimizde insanımıza ve doğamıza zarar veren tüm kişi ve çıkar gruplarıyla; milletimizle el ele vererek, yasal zeminde mücadele edeceğiz. İYİ Belediyecilik vizyonumuz çerçevesinde insan ve çevre odaklı, Sürdürülebilir Kentleşme anlayışımızla milletimize yakışır yaşayan ve yaşatan şehirler inşa edeceğiz.” dedi.

“Çağın ruhuna uyan yenilikçi bir anlayışla yöneteceğiz”

Genel Başkan Meral Akşener, İYİ Parti olarak yönetimi devraldıkları yerel yönetimlerde; iklim krizi izleme kontrol ve uyarı sistemleri geliştireceklerini; şehir ormanları, botanik bahçeler, doğal parklar kuracakları yeşil şehirler projesini süratle hayata geçireceklerini, modern şehirlerinde olduğu gibi musluk sularını içilebilir kaliteye getireceklerini ve yerel ölçekte “Enerji Kooperatifleri” kuracaklarını açıkladı. Ülkemizin Avrupa’nın çöplüğüne dönüştürülmesine karşı sıfır atık hedefiyle geri dönüşüm projelerine ağırlık vererek bütünleşik atık yönetim sistemleri kuracaklarını ve dere ve su yolları ile kentsel tarım arazilerinde imar ve yapılaşmaya asla izin vermeyeceklerini ilen eden Akşener; “İYİ Parti olarak yönettiğimiz tüm şehirleri çağın fırsatlarını yakalayan, çağın tehlikelerine karşı önlem alan ve çağın ruhuna uyan yenilikçi bir anlayışla yöneteceğiz. İYİ Parti’nin yönettiği belediyeler, üreten ve ürettikçe kalkınan belediyeler olacak! İYİ Parti’nin yönettiği belediyeler her şeyden önce kendi insanı için çalışan, kendi insanına yatırım yapan, kendi insanıyla el ele yükselen belediyeler olacak! İYİ Parti’nin yönettiği belediyeler insanına insanca yaşayacağı bir şehir sunan; vatanın toprağına, havasına, suyuna sahip çıkan belediyeler olacak! Şimdiden milletimize, memleketimize; hayırlı, uğurlu olsun!” ifadelerini kullandı.

“Ama artık bu konforlu “edi büdü siyasetine” dur diyen, siyasete yeniden rekabeti getiren İYİ Parti var!”

İYİ Parti olarak seçimlere tek gireceklerini açıkladıklarından beri iktidar ve ana muhalefet tarafından sıklıkla eleştirildiğimizi vurgulayan Genel Başkan Meral Akşener, tüm bunlara karşı hür ve müstakil duruşlarından ödün vermediklerini ifade etti: “Bugün ne yazık ki iktidar ve ana muhalefetin ele ele verip birlikte oluşturdukları, sefasını da birlikte sürdükleri bir kutuplaşma ortamındayız. İkisinin de birbirinin varlığından beslendiği, adına da “ittifak sistemi” dedikleri bir kayıkçı düzeninin içindeyiz.  Sırf oy almak için birinin Atatürk’ümüze beddua eden soysuzlara, diğerinin de Cumhuriyetimizi 100 yıllık zulüm gören terör şakşakçılarına şirinlik yapma yarışına tutuştuğu kirli bir orta oyunun tam ortasındayız! Bu muhteremler; şimdiye kadar birbirlerine düşman gözüküp milletimizi birbirinin karşısına dikerek kolay oy almaya çok alıştılar.  Şimdiye kadar korkutup, değerlerini istismar edip, kendilerine mecbur bırakarak; seçmeni sandıktaki keklik görmeye çok alıştılar. Şimdiye kadar aynı zihniyeti, aynı yöntemleri, aynı söylemleri birbirinden farklıymış gibi pazarlayarak koltuklarını korumaya çok alıştılar.  Ama artık bu konforlu “edi büdü siyasetine” dur diyen, siyasete yeniden rekabeti getiren İYİ Parti var! Artık dayatılan ezberleri bozan, aday diye pusulaya asılan ceketleri indiren, siyasetinin merkezine milleti alan hür ve müstakil İYİ Parti var! Artık kazanan kim olursa olsun her seferinde milletimizin kaybettiği bu kayıkçı düzenine çomak sokan, kendince millete istikamet çizmeye kalkanlara da feleğini şaşırtan milletin sesi İYİ Parti var! İşte o yüzden bugünlerde hem iktidarın hem de ana muhalefetin tek derdi İYİ Parti…”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Herkes eteğindeki taşları şöyle güzelce bir ortaya döksün… Döksün ki milletimiz de neyin ne olduğunu, kimin elinin kimin cebinde olduğunu ve İYİ Parti’nin yürüttüğü şanlı mücadeleyi tüm çıplaklığıyla görsün. Bizim için hava hoş. Çünkü biz sadece ve sadece milletimizin hanemize ne yazacağıyla, milletimizin sandıkta ne söyleyeceğiyle, milletimizin teveccühünü nasıl kazanacağımızla ilgileniyoruz. Şunun şurasında sadece 39 gün kaldı… 31 Mart’ta sonuçları hep birlikte göreceğiz! Edileri de, Büdüleri de, gizliden açıktan ortaklık yaptıkları “kırpıkları” da sandığa gömeceğiz. İstedikleri kadar para harcasınlar, istediklerini satın alsınlar; evelallah sandıkları satın alamadıklarını, millet iradesine paralarının geçmediğini 31 Mart’ta hepsine göstereceğiz! 1 Nisan sabahıyla birlikte de aziz milletimizin teveccühüyle yetkiyi aldığımız tüm şehirleri kadroların en iyisiyle selamlayacağız! Projelerin en iyisiyle tanıştıracağız! Çözümlerin en iyisiyle buluşturacağız”

Video Linki: https://youtu.be/bCGDnqjk6hQ

Editör: Arda Yavuz