Başkan Kandemir; Mış Gibi Yapan Bir Kent Konseyi Değiliz Başkan Kandemir; Mış Gibi Yapan Bir Kent Konseyi Değiliz

Yalova Gazetesi’nin Videolu Köşe serisi büyük bir hızla devam ediyor. Serimizin daimi konuklarından olan Yalova Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Hüseyin Özdemir bu kez, engelli çocukların küçük yaş dönemi alacakları eğitimin önemini vurguladı.
“Her ailenin yoğunlaştırılmış eğitimi karşılayacak gücü yok”
Konuşmasına başlayan Başkan Özdemir; “Bugünkü konumuz engelli çocuklar ve erken yaş çocukluktaki eğitimleri üzerine olacak. Bu konu benim kendi alanım olduğu için biraz daha içeriden ve mesleki açıdan konuşacağım. Biz engelli çocuklar deyince buradaki yaş yelpazesi geniş… Ama bizim için altın çağ dediğimiz ve 0-78 ay aralığı olarak belirlediğimiz bir dönem var. Bunu 0-36 ay ve 36 ay sonrası diye de ikiye bölebiliriz. Biz bu dönemde çocukların taramalarını ne kadar erken yaptırırsak… Örnek vermek gerekirse, ailelerinde anlayacağı şekilde yapalım; Çocuğunu kreşe gönderiyor. 2,5-3 yaşına bir çocuğu var. Öğretmen bir farklılık seziyor, aileyle görüşüyor. Bir çocuk psikiyatriye yönlendiriyor. Diyelim ki çocukta otizm spektrum bozukluğundan şüpheleniliyor. Erken tanılama yapılıyor. Burada aile ne yapmalı? Bir vaka üzerinden konuşacak olursak, erken bir şekilde çocuk tanılandıysa ilk önce aile bilinçlendirilmeli. Her aile çocuğu ile ilgili olayı öğrendiğinde bilinçli bir şekilde davranamaz. Makul bir çözüm arayamaz ve bunun bir kabullenme süreci vardır. Bu süreçte aileye mutlaka profesyonel bir yardım gerekmektedir. Bu bir rehber ya da bir psikolog aracılığı ile verilebilir. Sonrasında da bu konuyla alakalı özellikle 0-78 ay dediğimiz dönemdeki… Nedir bu 78 ay? Çocuğun ilkokula başlama zamanı. Orası bir kurtlar sofrasıdır, orası bir akran zorbalığı yoğun olabileceği bir alandır. Çocuğun kişisel gelişiminin, özgüveninin belli bir seviye, toplumsal uyumunun belli bir seviyeye geleceğe kadar ve o 78 aylık süreye gelene kadar yoğunlaştırılmış eğitim alması gerekmektedir. Bu da şöyledir; Çeşitlendirilebilir. Temelde özel eğitimdir. Bu konuda bazı aileler bilinçlidir, bunu kendi eğitim kurumlarımızdaki örneklerini görüyoruz.  Aile, 2-2,5 yaşında öğreniyor, hemen yoğunlaştırılmış eğitim programları araştırıyor. Ondan sonra bu eğitimlere başlanıyor ve bunun meyvesini fazlasıyla görüyor. Bu noktada doğru yönlendirme çok önemli. Erken bilinçlenen aileler ya da aileler içerisinde konuyla alakası mesleki bilgisi olanlar doğru yönlendirmeyi alabiliyorlar. Ama bu olmadığı zaman o 0-78 dediğimiz altın aralık heba olabiliyor. Çünkü o 78 aydan sonra çocuğa aldıracağınız eğitimlerin ilerleme hızı çok yavaş oluyor ve sonrasında bu eğitim süreçlerinin çok çok ileriye uzamasına sebep olabiliyor. Bir de şöyle bir durum var; Aile 2-2,5 yaşındaki çocuğunun özel durumunu öğreniyor. Çocuğuyla alakalı araştırıyor ve her şeyi yapmak istiyor ama bu sefer de maddi durumu buna el vermiyor. Neticede yoğunlaştırılmış eğitim dediğimiz şey, külfetli… Bugün en basit bir özel eğitim seansını aldırtmak isteseniz 500 liradan 1000 liraya kadar gideceğiniz yere göre değişen ücretler var. Yoğunlaştırılmış eğitimler haftalık 8-10 seanstan başlayan eğitimler oluyor. Her aile bunu karşılayamıyor. Peki, bu aileler ne yapmalı ya da bu aile için ne yapmalı? Burada karar alıcı mekanizma dediğimiz Milli Eğitim Bakanlığı, bu alanda çalışma yapmalıdır. Çünkü Sağlık Bakanlığı’nın tanılama ile alakalı bir çalışmasının olduğunu biliyoruz. Önek vermek gerekirse 18-36 ay arasında otizm taraması yapıyor. Birkaç yıldır yapıldığını biliyoruz ve çok güzel bir çalışma. Evet, erken tanılama çok önemli ama devamı da çok önemli. Devamında da erken çocukluk dönemindeki engelli çocuklarımıza yoğunlaştırılmış eğitimin giderlerini de devletin karşılaması önem arz etmektedir. Çünkü aileler bunu bilseler bile alamıyor. Çünkü çok ciddi rakamlar olan aylık 10,20,30 bin gibi rakamlar çıkıyor. Bunu her ailenin ödeme durumu yoktur. Bu konuda özel sektörün önü açılabilir. Bakanlık bununla alakalı çalışma yapabilir. Hali hazırda Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezleri bu işi yapıyor. İlgili bakanlık bununla alakalı bir düzenleme yaparsa… Her çocuk ve her yaş grubu için demiyoruz. İhtiyacı olan ve o gaza basılması gereken dediğim o dönemde, 0-78 ayda bu çalışmanın yapılması geleceğe yönelik, aileye, devlete ve topluma ciddi manada fayda sağlayacaktır. Kamu ve devlet kaynaklarının daha doğru kullanımını sağlayacaktır. Bu konuda kazanan toplum olacaktır. Çocuğu topluma ne kadar erken kazandırabilirsek o kadar kolay bağımsızlaşacak, topluma kazandırılacak, iş hayatına atılacak ve birey haline gelecektir” ifadelerini kullandı.
Konuşmacı/Hüseyin Özdemir
Kameraman/Duygu Saral

Editör: Arda Yavuz