Fitre ibadeti Ramazan'a mahsus bir ibadettir” 
Ramazan ayının gayet sağlıklı bir şekilde ilerlediğini söyleyen Müftü Yılmaztürk fitre ile ilgili şunları aktardı: “Ayın 5’inde gelecek olan Kadir Gecesi'ne ve 10’undaki Ramazan Bayramı için hazırlık içerisindeyiz. Bildiğiniz gibi fitre ibadeti Ramazan'a mahsus bir ibadettir. Zekât ibadeti Ramazan'a mahsus bir ibadet değildir. Senenin her ânı verilebilen bir ibadettir. Fitrede kişinin hayatta olma şartı vardır. Ramazan bayramı namazından önce doğmuş olan her bir fert için fitre vermek vaciptir. Bu başın sadakasıdır. Allah Teâlâ'nın yaratmış olduğu insanın başının sadakasıdır. Dolayısıyla ebeveynler tarafından, küçük çocukların fitreleri ebeveynler tarafından verilir. Büyükler kendi fitrelerini kendileri verirler. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu sene açıklamış olduğu fitre miktarı taban fiyat olarak 130 TL'dir. Bunun üst sınırı yoktur. Alt sınırıdır bu taban fiyatı. Bu da şöyle hesaplanmaktadır. Bir kişinin bir günlük sabah akşam iki öğün yiyeceği kadar bir miktardır. Fakirlere verilir, ihtiyaç sahiplerine verilir. Bu itibarla bu sene bizim Diyanet Vakfımıza hem fitrelerde hem zekatlarda yoğun bir şekilde ilgi var, aracılık yapmaktayız. Özellikle Filistin ve Gazze'de yaşanmakta olan insanlık dramından dolayı bu seneki fitrelerin büyük bir kısmını ve zekatın büyük bir kısmını şartlı olarak bağışlayan kişiler tarafından biz buraya göndermek istiyoruz şeklindeki talepleri doğrultusunda alınıp sisteme işlenmekte, bankaya yatırılmakta ilgili hesaba havale edilmektedir ve o bağışı yapan kişiye de mesaj gelmektedir. 
“Zekat, sosyal bir ibadettir” 
Müftü Yılmaztürk zekatın, zengin ve ihtiyaç sahipleri arasında sosyal bir kaynaşmayı sağladığına dikkat çekerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zekât zengin kişilerin verdiği, fitre vermek için zengin olmak gerekmiyor. Yani bir kişi fitre verme imkânı varsa o başının sadakası şeklinde fitresini verir. Ama zekât verebilmek kapasitesi 81 gram altın veya o altın karşılığı mala, imkâna sahip olması gerekiyor kişinin ve bunun üzerinden de bir yıl geçmesi gerekiyor. Bir yıl geçtikten sonra zengin kabul ediliyor o kişi ve o kişi bunun kırkta birini, yani Allah insana kırk lira vermiş oluyor, o da otuz dokuz lirası kendinde kalmış oluyor. Dolayısıyla bir lirasını ihtiyaç sahiplerine vermiş oluyor. Bizim dinimizin bakış açısında mal, mülk her şey Allah'ındır. Yeryüzü, semavat, yer hepsi Allah'ındır. Dolayısıyla Allah bize ikram etmiştir. Biz de Allah'ın isteği doğrultusunda istediği kişilere, sayılan sınıflara, zekât verebiliyoruz. Bunlar da yine mağdur insanlardır. Zekât verilen kişiler mağdur insanlar olması lazım. İmkânı olmayan insanlar, fakirler, miskinler, yolda kalmış, adam imkânı vardır ama o an için yoktur, bu gibi işte hapiste kalmıştır. mahkûmdur, imkânsızdır. Çalışma imkânı olmuyor biliyorsunuz o tür insanların. Ailesi hapse düşmüş insanlar oluyor. Evde çalışacak kimseleri kalmıyor. Yani mağdur insanlara sahip çıkmadır. Sosyal bir ibadettir. Aynı zamanda toplumun kaynaşmasına vesile olan bir ibadettir. Birliğe, beraberliğe vesile olur bu ibadetler. Mali ibadettir bunlar. Bedeni ibadetler vardır biliyorsunuz. Namaz, oruç bedeni bir ibadettir. Bunlar mali ibadetlerdir. Bu konuda toplumumuzun hassasiyeti vardır. Bu hassasiyet bozulmamalıdır. Ona gayret gösteriyoruz. Nesillere aktarılması lazım. Ecdadımızdan gelen dinimizin emri zekat, farzdır. Dolayısıyla zekat imkanı olanlara farzdır. Verilecek olan sınıflar Kur'ân-ı Kerîm'de teker teker belirlenmiştir. Sekiz ayrı sınıftır bunlar. Bu itibarla insanımız aslında Ramazan'da zekâtı Ramazan'a denk getiriyor. Yani Ramazan'dan Ramazan'a, Ramazan'dan Ramazan'a. Onun için Ramazan ayında da zekâtı gündeme getiriyoruz. Ama aslında Ramazan'la bir alâkası yoktur. Yani Ramazan'dan sonra da verilebilir. Ama fitre konusuna gelince, fitreyi biz bayram öncesi vermeye imkanı olanların bayram öncesi mutlaka vermesi gerektiğini ifade ediyoruz. Çünkü o fitre alacak olan fakir kardeşlerimiz de, onlar da ihtiyaç sahipleri de sevinmiş olurlar bayrama sevinçle. Çıkmış olurlar. Şöyle bir faydası daha vardır. Zenginle fakir arasında sevgi ve saygı oluşmasına sebep oluyor fitre ve zekat. Zenginlerin mallarında fakirlerin gözü olmamış oluyor. Haset duygusu olmamış oluyor. Fakirlere sahip çıkıldığından dolayı zenginlere de dua edilmiş oluyor. Böyle bir sosyal kaynaşma gerçekleşmiş oluyor.”
HABER/ RÜMEYSA ŞAHİN
KAMERAMAN/ DUYGU SARAL

Editör: Arda Yavuz