Geçtiğimiz yıllarda Marmara Denizi’ni etkisi altına alan ve halk arasında “Deniz Salyası” olan tanımlanan müsilaj, günümüzde de tehlike olarak mevcudiyetini koruyor. Özellikle deniz canlıları için de büyük tehlike arz eden müsilaja ilişkin birçok iddia ortaya atılıyordu. Uzmanlar, geçtiğimiz yıllarda Marmara Denizi’ni etkisine alan müilaj tehdidinin ortadan kalmadığını kamuoyuyla paylaşırken Yalova’da Marmara Denizi’ne açılan balıkçıların çektiği görüntüler bu açıklamaları bir kez daha doğruladı.
Ağlar Müsilajla Kaplandı!
Marmara Denizi’ne tekneleriyle açılan balıkçılar, balık tutmak için denize ağ attıktan belli bir süre sonra istenmeyen bir gerçekle karşılaştı. Denize attıkları ağı güçlükle çıkaran balıkçılar, ağların müsilajla kaplı olduğunu gördü. Yaşananlar anbean cep telefonu kameralarına kaydedildi.
Marmara Denizi’ndeki müsilaj tehdidinin gözler önüne serilmesinin ardından Yalova Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hasan Karataş’ı “Kısa Kısa Gündem” serimize konuk aldık. Başkan Karataş, Marmara Denizi’ndeki güncel müsilaj sorununu ve Yalova’daki küçük ölçekli balıkçıların taleplerini gazetemizle paylaştı.
“Müsilajdan küçük ölçekli balıkçılar daha fazla etkileniyor”
Marmara Denizi’ndeki müsilaja ilişkin detayları paylaşan Başkan Karataş, “Evet, müsilaj konusunda gerçekten bir tehlike söz konusu. Özellikle küçük ölçekli balıkçılarımız, büyük balıkçılarımız da bundan etkileniyor, ancak küçük ölçekli balıkçılar daha fazla etkileniyor. Müsilaj, genelde 45-50 metre derinlikten sonra azalıyor. Küçük ölçekli balıkçılarımızın avlandığı alan ise genellikle 10 ile 40-45 metre arasında. Bu yüzden, küçük ölçekli balıkçılarımız bu konuda oldukça zorlanıyor. Müsilajın durumu ise gerçekten endişe verici; aşırı bir müsilaj var. Dip ağlarıyla ilgili sıkça görseller paylaştık, basın yoluyla da duyurduk. Devletimizin bize yardımcı olması konusunda arkadaşlarımızla birlikte hemfikir olduk” dedi.
Küçük ölçekli balıkçılara yardım edilmesiyle alakalı güncel bir çalışmanın var olup olmadığı sorusunu cevaplayan Başkan Karataş, “Hayır, maalesef böyle bir çalışma yok. Ülkemizin kanayan yaralarından biri bu. Çoğu kez derdimi iletemiyorum, anlatamıyorum. Denizcilik Bakanlığı’nın kurulabilmesi bizim için olmazsa olmazlardandır. Tarım ve Orman Bakanlığı, her zaman yanımızda ve destek veriyor ama konumlar farklı olunca derdimizi anlatamıyoruz. Anlatılamayınca sorunlar çözülemiyor” diyerek dert yandı.
“Balıkçıların taleplerini duyurmak için elimden geleni yapıyorum”
Denizcilik Bakanlığı’nın kurulması taleplerinin hala geçerli olduğunu söyleyen Başkan Karataş, “Evet, tüm balıkçıların arzusu bu. Dertlerimizi daha iyi anlatabilmek için, limanlar, avcılık, gemi demirleme sahaları gibi konuları daha etkin bir şekilde dile getirmek istiyoruz. Örneğin, Yunus balıklarıyla ilgili geçtiğimiz günlerde birkaç demeç verdim. İnsanlar, bizi bir Yunus katliamcısı gibi düşünmesinler. Yunusların korunması gerektiğini biz de savunuyoruz, ama maalesef, çok büyük zararlara yol açıyorlar. Bu popülasyonu nasıl yönetebiliriz? Devletimiz, bu konuda nasıl bir önlem alabilir? Bu sorulara çözüm bulması gereken, devletin kendisidir. Ben bir ilkokul mezunu bir insanım ve bilimsel araştırma yapmış bir uzman değilim. Ancak balıkçıların sesini duyurmak için elimden geleni yapıyorum. Bizim dertlerimizi balıkçılarımız bana iletiyor, ben de bu sorunları basın aracılığıyla devlet büyüklerimize iletmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.
