Yalova’da Kivi ve Aronya Üretiminden Sonra Trabzon Hurması Üretimi de Dikkat Çekiyor
11. Kivi Festivali’nin çok iyi geçtiğini belirten Aydoğan, "Geleneksel hale gelen bu festivalde Yalova ve Türkiye’nin dört bir yanından misafirlerimizi ağırladık. Olumlu tepkiler aldık ve festivalimiz büyük bir başarıyla sona erdi," dedi.
Yalova’nın tarımsal üretiminde kivinin yanı sıra, aronyanın ve Trabzon hurmasının da öne çıktığını vurgulayan Aydoğan, "Yalova’nın üçlüsü diyebileceğimiz bu ürünlerle ulusal ve uluslararası düzeyde bir yer edinmeye çalışıyoruz," şeklinde konuştu.
Aydoğan, “Amacımız ürünlerimize değer katmak”
Aydoğan, "Ürünümüz ne kadar kaliteli olursa olsun, dünya standartlarına ulaşamadığımız sürece bu kalitenin korunması zor. Depolama, işleme ve yetiştirme süreçlerinde katma değer oluşturmamız gerekiyor," ifadelerini kullandı.
Festivaldeki misafirlere, dünya genelinde hurmanın nasıl işlendiğini ve raf ömrünü uzatacak yöntemleri anlatan Aydoğan, “Dünya standartları, ürünlerimize ne kadar katma değer sağladığımızla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, ürünlerimizin depolanması, işlenmesi ve yetiştirilmesinden rafa kadar geçen tüm süreçleri detaylı bir şekilde ele almak istiyoruz. Avrupa'da bu konuda uygulanan başarılı yöntemleri de paylaşarak, nasıl destek verebileceğimizi tartışmayı arzuluyoruz. Amacımız, ürünlerimize daha fazla değer katmak, raf ömrünü uzatmak ve üreticilerin kaliteli ürünlerini tüketicilere sunarak, her iki tarafın da kazançlı çıkmasını sağlamak. Gıda güvenliği ve lezzet, bu sürecin temel taşlarını oluşturuyor ve tüm bu unsurlar bir bütünün parçası olarak değerlendirilmelidir,” dedi.
“Sürdürülebilir bir tarım anlayışıyla, bahçeden sofraya kadar en sağlıklı ürünleri yetiştirmeye çalışıyoruz.”
Festivalde Yalova Valisi ve milletvekillerinin de katıldığını belirten Aydoğan, "Devlet büyüklerimiz, tarımsal üretimimize gereken desteği her zaman veriyor. Bu yıl hurmayı tanıtarak halkımızın ön yargılarını yıkmayı başardık. Valimiz Hülya Kaya ve milletvekillerimiz Ahmet Büyük Gümüş ile Tahsin Becan da etkinlikte yer aldı. Ürettiğimiz ürünleri anlatma fırsatımız oldu ve Valimizin gösterdiği ilgi bizi mutlu etti.
Aydoğan, “Festivalde, yıllardır aklımızda olan bir konuyu da paylaştık. Dünyada hurmalar toplandıktan sonra doğrudan pazara sunulmuyor; öncelikle bir işlemden geçiriliyor. Sertken hasat edilen bu meyve, işlemden sonra elma gibi tüketilebilir hale geliyor ve tarımsal yöntemlerle renklendirilebiliyor. Bu kaliteli hurmaları, dünyanın istediğimiz ülkesine gönderebiliriz.
Ayrıca, piyasada mevcut olan ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf ürünleri de kurutarak değerlendirebiliriz. Festivalde bu konulardan bahsettik ve ne yapabileceğimizi tartıştık. Mevcut bir soğuk hava deposu, karbondioksit odası ve kurutma odası kurarak, kamu-özel işbirliği ile bu süreçleri desteklemeyi planlıyoruz. Amaç, ürünlerimize değer katmak ve raf ömrünü uzatmak.
Sürdürülebilir bir tarım anlayışıyla, bahçeden sofraya kadar en sağlıklı ürünleri yetiştirmeye çalışıyoruz. Ancak, tüccar veya marketler kendi kabiliyetlerine göre bu ürünleri pazarladıklarında, ne üreticiyi ne de tüketiciyi mutlu ediyor. Bu nedenle, bu puzzle’ı bir araya getirmek bizim görevimiz. Önümüzdeki hafta bu konularla ilgili görüşmelerimiz olacak. Festivalin bu açıdan çok olumlu geçmesi bizi sevindirdi” dedi.
“Önceliğimiz gıda güvenliği”
Hurmanın zararlılarıyla ilgili araştırmaların sürdüğünü belirten Aydoğan, Akdeniz meyve sineğinin hurmaya verdiği zararlara dikkat çekti. "Bu zararlıyla mücadelede ilaç kullanmaktan ziyade, doğaya zarar vermeyen alternatif yöntemlere yöneliyoruz. Meyveye hiç ilaç atılmadan, dışarıda belirli noktalara ilaçlama yapılarak gıda güvenliğini sağlamayı planlıyoruz," dedi.
Tarım İl Müdürlüğü ve Merkez Araştırma Enstitüsü'nden sürekli bilgi aldıklarını belirten Aydoğan, “ Zirai mücadele kapsamında hurmalarımıza yönelik neler yapabileceğimizi araştırıyoruz. Gıda güvenliği, önceliğimizdir; çünkü bu ürünleri biz de tüketiyoruz, çocuklarımız da.
Zirai mücadele araştırmalarımız sırasında, Akdeniz meyve sineğinin diğer meyvelerde de görülmeye başladığını fark ettik. Hurmanın en büyük zararlısı olan bu sinek, meyve sararmaya başladığında buraya yumurtasını bırakıyor. Renk oluştuğunda larvalara dönüşerek meyveyi erken olgunlaştırıyor ve dökülmesine neden oluyor. Bu, yalnızca hurmanın sorunu değil; elma, armut ve sarı kivi gibi diğer meyvelerde de gözlemleniyor.
Dünya genelinde yapılan uygulamalara baktığımızda, meyveye ilaç atılmadığını gördük. Festivalde tanıttığımız Akdeniz meyve sineği kapanları, sadece erkeği çekerek içeride öldürüyor. Bu sayede, çiftleşemediği için çoğalamıyor. Ancak bu yöntem tek başına yeterli değil. Mühendisler, Akdeniz meyve sineğinin emici ve kemirici bir zararlı olmadığını belirtiyor; dolayısıyla ilaçla mücadele etmek oldukça zor.
Adana bölgesinde narenciye üretiminde uygulanan bir yöntemi bizim hurmalarımızda da denemek istiyoruz. Yetkililerle bu konuda görüşmeler yaptık ve destek sözü aldık, bu da bizi çok sevindirdi. Bu yöntem, meyveye hiç ilaç atılmadan, 10-15 günde bir belirli noktalara ilaçlama yapılmasını öngörüyor. Böylece meyve, gıda güvenliği açısından daha sağlıklı olacak ve raf ömrü uzayacak.
Bu yaklaşım, girdilerimizi azaltacak ve ürünü daha talep edilen bir hale getirecektir. Bu konuları yetkililerle masaya yatırmayı planlıyoruz ve önümüzdeki hafta bu görüşmeleri gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Aydoğan, festivalin ardından bu konuları ele almak üzere yetkililerle görüşmelere devam edeceklerini ifade etti. "Amacımız, Yalova’nın tarımsal ürünlerini daha geniş kitlelere tanıtmak ve hurmayı sevdirmek," diyerek sözlerini tamamladı.
“Özellikle çocukların hurmaya ilgisi bizi çok mutlu etti”
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen 11. Kivi festivali ile iğli görüşlerini paylaşan Aydoğan Fidancılık İşletmecilerinden Neval Aydoğan, festivalde çocukların hurmaya olan ilgisinin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, "Çocuklar, ilk başta ön yargıyla yaklaşsalar da tadım sonrasında büyük bir beğeni gösterdiler. Hatta bazıları hurmayı ananas veya mango ile karıştırdı," dedi.