Yalova'nın gururu Bahadır Düner, bisiklet sporundaki deneyimlerini ve tutkusunu Yalova gazetesine anlattı.
"Çok ufak yaşlarda bisiklete aşıktım"
Bahadır Düner, bisiklet sporuna olan ilgisinin çocukluk yıllarında başladığını belirterek milli takıma kadar yükselme hikayesini şöyle anlatıyor: "Yalova'nın bisiklet sporu bir ata sporu gibidir. Yalova'da çok fazla bisikletçi yetişmiştir. Türkiye şampiyonları, Avrupa şampiyonları. Bunun mimarlarının en başta geleni de bizi de bu spora alıştıran Ünal Tolun'dur. Ünal abimiz Yalova'da o senelerde bisikletçi seçmek için yarışlar düzenliyordu. Biz de bu yarışlara katıldık ve katıldığımız bu yarışlarda birinci oldum. Birinci olunca beni de seçtiler kulübe ve bu şekilde bisikletçiliğe ilk adımı atmış olduk. 13-14 yaşlarındaydık. İlk yarışımı Yalova'da bu şekilde koştum. Ondan sonra beni seçtiler. İstanbul'da okullar arası yarışlara götürdüler. Orada da birinci oldum. Okullar arası yarışlarda birinci olunca İstanbul takımına seçildik. İstanbul takımında da Türkiye Kulüpler arası yarışlara gitmeye başladık. Orada da dereceler elde edince milli takıma kadar yükseldik. Başlangıcımız bu şekilde oldu. Çok ufak yaşlarda bisiklete aşıktım. Bu spora başlamadan önce babamdan bir bisiklet istemiştim. Okulunu geç alacağım demişti. İlkokul çağlarındaydık tam hatırlayamıyorum. O zaman bana Cobra marka bir bisiklet almıştı. Üç vitesli. O bisikleti alır almaz hemen direksiyonunu değiştirip yarış bisikleti direksiyonu takmıştım. O şekilde kendi kendime antrenmanlar yapıyordum. O zamanlardan hevesim çok fazlaydı bu spora. İlk bisiklete binişlerim de o şekilde oldu. Yalova'nın o zamanki ünlü sporcuları Kasım Asma'sı, Faik Yağcı'sı, Tuncay Kürkçü'sü bunlar bizim de üstümüzde abilerimizdi. Biz de bunları örnek alıyorduk. Onlar da bizdeki bu cevheri görmüş olmalılar ki özellikle Faik Yağcı ve Kasım Asma beni birebir çalıştırdılar. Ve çalıştırmalarının sonucunda da sonuç milli takım oldu" ifadelerini kullandı.
"70 ve 85 seneleri arasında Türkiye şampiyonları hep Yalova'dan çıkıyordu"
Yalova' da bisiklet kültürünün ortaya çıkış hikayesinden bahseden Düner, "Ünal Tolun zamanında Almanya'dan buraya geliyor. Kendisi de bir bisiklet aşığı ve bisikletçi. Yalova'ya geldiğinde aynı zamanda Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı oluyor. Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı olması sebebiyle Yalova'da da bir kulüp kuruyor. O zaman Yalovaspor adı altında kuruluyor kulüp. Bu şekilde gençleri bularak kulübün içerisinde monte ediyorlar. Gelen bisikletçiler de hepsi çok hevesli ve çok güçlü sporcular olunca Türkiye genelinde 70 ve 85 seneleri arasında Türkiye şampiyonları hep Yalova'dan çıkıyordu. Bunun mimarlarının en başında geleni Ünal Tolun'dur" dedi.
"Hipotermiye girmiştim"
Bisiklet sporunun bir risk sporu olduğunu ve vücudunda kırılmayan hiçbir yerinin kalmadığını söyleyen Düner, " Bizim sporumuz olduğu gibi bir risk sporu. Üstümüzdeki koruyucumuz sadece derimiz. Gördüğünüz gibi incecik bir formayla gidiyoruz. Ağırlık olmaması lazım. Ki ben şöyle söyleyeyim size, vücudumda herhalde kırılmayan hiçbir yer kalmadı. Kolum, kavurgalarım, bacaklarım, köprücük kemiklerim falan her yerim kırık. Yarışlarda o süratle giderken temas oluyor, düşüyorsunuz. En son kazamızı biz bundan 7-8 sene önce antrenmanda geçirdik. Onda da uyuyan bir şoför biz antrenman yaparken aramıza daldı ve yanımda yetiştirdiğim genç çocuklarla beraber bana da vurdu. Orada kaburgalarım ve kolum kırılmıştı. Riske ve kazaya çok fazla açık bir spor. İyileşme süreci ise 5-6 ayınızı alıyor. En son antrenmandayken bir fenalık geçirmiştim. İzmit tarafına giderken yolda baygınlık geçirerek bisikletin üstünde düştüm. Araştırmalar sonucunda kalbimde bir sıkıntı çıktı. Bu da çok fazla spor yapmanın getirmiş olduğu sebeplerden dolayı kalpte büyüme ve ritim bozukluğuna neden oldu. Bunun için Ankara'da TOBB Hastanesi'nde Basri Amasiyeli hocam bir ablasyon ameliyatına soktu. Ondan sonra tekrardan iyileşme sürecine geçtik. Ama demek istediğim şu çok fazla bizim gibi ağır sporlar yapanların vücutlarında mutlaka bir şeyler kalıyor. Biz bu sporu yapmazsak da zaten yapmadığımız için öleceğiz. O yüzden diyoruz ki ölürsek de bu sporun bisikletin üstünde ölelim. Bu bir aşk. Böyle bir aşk olmazsa bir sporda yapılmaz. Biz buradan 25 derecede yola çıktık. Belçika'ya gittik. Belçika'ya gittiğimizde 0 dereceydi. 25 dereceden 0 dereceye 160 kilometrelik bir yarışı komple sulu karın altında koştuk. Hipotermiye girmiştim. Bir daha ben bu sporu yapmayacağım dedim. Bisikletimi bir kenara attım. Sabah kalktığımda tekrar bisikletimi arıyordum" diye konuştu.
"Bu spor çok nankör bir spor"
Bu sporun nankör bir spor olduğunu ve yarışlara hazırlanmak için her gün antrenman yapmak zorunda olduklarını dile getiren Düner, "Bizim sporumuz bir salon sporu olmadığı için hep dışarıdayız, yollardayız. Günlük antrenmanlarımız bizim nereden baksanız 60 ile 120 kilometre, 150 kilometre arasında oluyor. O da o günün şartlarına göre, hava durumuna göre. Hava gerçekten çok kapalı ve karlıysa evde kendimize yaptığımız bir odamızda içeride bisikletimizi bağladığımız aparatlarımızla yine dışarıda antrenman yapar gibi antrenmanlarımızı sürdürüyoruz. Bu spor çok nankör bir spor. Bir gün dahi antrenman yapmazsan geri geri gidiyorsun. O yüzden biz her gün antrenman yapıyoruz" dedi.
"20 yarışa daha katılmayı düşünüyoruz"
Sayısız başarıya imza atan ve bir zamanlar milli takım formasını da terleten Düner, 20 yarışa daha katılacaklarını söyleyerek, "Muğla yarışında birinci oldum. Takım arkadaşım Zafer ikinci oldu. Geçen iki hafta önce Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun düzenlemiş olduğu kulüpler arası yarışta ilk günde yine Zafer arkadaşım birinci oldu. İkinci günde yapılan yarışlarda da ben ikinci oldum. Önümüzdeki süreçte planlamış olduğumuz yaklaşık 20 tane daha yarış var. Bir tanesi önümüzdeki hafta Bodrum'da Caretta Caretta adı altında yapılacak bir yarış. Ona gitmeyi düşünüyorum. Arkasından Antalya'da bir yarış var. Bu uluslararası bir yarış. Ona da katılmayı düşünüyoruz. Sonra Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun Türkiye şampiyonası var. Türkiye şampiyonasına da katılmak istiyoruz. Çünkü biz senelerden beri Yalova bu kategoride Türkiye şampiyonu olan bir kulüp. O yüzden planımız dahilinde yaklaşık 20 tane kadar yarışa yıl sonuna kadar katılmayı düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"Belediyenin el değiştirmesiyle beraber hiçbir destek göremedik"
Yalova Belediyespor kulübünün el değiştirmesiyle beraber destek göremediklerini ve kulübün hiçbir açıklama yapılmadan kapatılmasına tepki gösteren Düner, "Ben bu kulübü Yalova Belediyespor olarak 2008-2009 seneleriydi sanırım sayın Yakup Koçal zamanında kurmuştuk. Onun da çok büyük destekleri olmuştu kulübün kurulmasında. Kulübü kurduk ve ilk sene Türkiye şampiyonu olduk. Sadece kulüp olarak da değil, bizler sosyal sorumluluk projelerinde de yer aldık. Mesela bir Ermeni soykırımın yasa tasarısı diye bir şey çıkmıştı. Biz buna karşı olduğumuzu belirterek buradan bisikletlerimizden Yalova'dan yola çıkarak Ankara'ya gitmiştik. O zaman belediye başkanı Yakup Koçal'da bizi çok destekledi. Hatta Ankara'ya kadar o da arabasıyla bize eşlik etti. PKK'nın polislerimize saldırarak bir senesinde 10 tane polisimizi şehit etmesiyle beraber Kale'den Yalova'ya böyle bir proje hazırladık. Oradan geldik. Arkasından belediye el değiştirdikten sonra Vefa Salman ve özellikle başkan yardımcısı Halit Güleç bu kulübün üstüne giderek çok yardımcı oldular. Ve o senelerde genç çocuklar yetiştirdik. Genç yetiştirdiğimiz çocuklar milli takımına kadar yükseldi. Fakat her ne olduysa ikinci dönemde belediyenin el değiştirmesiyle beraber hiçbir destek göremedik. İstemedik de zaten göremedik de. Biz bu süre zarfında bütün masraflarımızı da kendimiz yaptık. Hatta birkaç defa görüşmek istedik, görüşemedik de. Böyle olunca da sadece kulüpte iki kişi kaldık, Zafer ve ben. Kendi masraflarımızı yaparak yine de dört sene zarfı içerisinde Türkiye şampiyonu olduk. Bu kadar başarılı olan bir branşı, geçen dönem hiçbir şey söylemeden kapattılar. Ben bunu sosyal medya hesaplarımdan sorduğumda da kimse cevap vermedi. Bunların bir karşılığı olacaktı. Bu kulübü sadece 2 kişi, 3 kişi, 5 kişi olarak düşünmeyin. Yalova'da bisiklete gönül vermiş bir sürü insan var. Yeni kurulan kulüpler var. Hepsinin bu tip olaylarda, sosyal projelerde kendilerininde ön planda olmasını isteyen arkadaşlarımız var. Bunları kimse kala almayınca sonuçlar da bir şekilde toparlana toparlana buralara kadar geliyor" ifadelerine yer verdi.
"Gürel'in destekleyeceğine inanıyorum"
Belediyenin el değiştirmesiyle birlikte yeni Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel'in bu duruma el atacağını belirten Düner, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Mehmet bizim kardeşimiz, oturup beraber bir yerlerde yemek yediğimiz, oturduğumuz bir arkadaşımız. Bisikleti de kendisi de aslında çok seviyor. Zamanında bana çok dedi, abi beni de ne olursun bindir, zayıflat gibilerinden. Bundan sonra onu da zayıflatırız inşallah. Mutlaka onun da destekleyeceğine inanıyorum. Ben sosyal medya üzerinden yeni bir proje sundum. 7 Antalya'nın plakası biliyorsunuz. 77'de Yalova'nın. Şöyle bir slogan geliştirdim. 7'den 77'ye bayrağına sahip çık Türkiye adı altında. Antalya'dan Yalova'yadört gün içerisinde gelmeyi düşünüyorum Bunu zamanında belediyeye sundum ama ulaşamadığımız için hiçbir şey yapamadık. Hatta o zamanın il başkanı Muğlim Bey kendisi benim için bir randevu aldı, telefon etti. Ama biz kapısından giremedik maalesef. Bundan sonra inşallah güzel şeyler olacak diye düşünüyorum."
"Yalova, bisiklet sporu için çok ideal illerden bir tanesi"
Bisiklet sporu için Yalova'nın ideal illerden bir tanesi olduğunun altını çizen ve bu spora yeni başlamak isteyen genç sporculara da önemli tavsiyelerde bulunan Düner şunları kaydetti: "Ben de gençler yetiştirdim. Yalova'dan çok güzel gençler çıkıyor. Sizin dediğiniz gibi Emine kızımız. Çok başarılı. Onun yanında başka kızlar da var şu anda. Kız bisikleti de Yalova'da başarı ile gidiyor. Fakat şöyle bir şey var. Çocukların ellerinden tutmak lazım. Gelecek kaygısı yaşamamaları lazım. Çünkü bir çocuğu alıyorsunuz. 10 yaşlarında yetiştirmeye başlıyorsunuz. 13-14 yaşına geldiği zaman bu çocuk bisikletin teknik olarak her şeyini öğreniyor. 14-15 yaşında çok güzel yerlere geliyor. Başarılar elde ediyor. Milli takıma çıkıyor. Fakat 18 yaşına geldiği zaman ailesi soruyor, bu çocuk ne olacak? nasıl geçinecek dediği zaman bizler böyle kalıyoruz. Çünkü bu sporun Türkiye'de maalesef maddi olarak bir karşılığı yok. Sponsor desteği yok, devletten bir destek yok maaş olarak. Böyle olunca da aileler çocuklarını çekiyorlar. Ben yeni yetişen çocuklara hırsınıza asla bırakmayın. Devam ettirin, hayallerinizin peşinden koşun. Bir gün inşallah Türkiye'de de bu spor hak ettiği yeri bulacak diye düşünüyorum. Yalova, bisiklet sporu için çok ideal illerden bir tanesi. O yüzden burada eğer ki, belediyelerin yardımlarıyla ve bunların getirebilecekleri sponsorlar vasıtasıyla iyi bir kulüp tekrardan kurulursa bizler de taşın altına elimizi koyarız. Benim bunun yanında antrenörlük belgelerim da var. Ben elimden gelen her şeyi bu spor için yaparım Yalova'da."