KISA KISA

Türkiye'den Nepal’e Motosikletle Yolculuk: Murat Aksoy’un Serüveni

25 yıllık İngilizce öğretmeni Murat Aksoy motosikletle yaptığı Türkiye-Nepal yolculuğunun hikayesini paylaştı. Gazetemize gerçekleştirdiği zorlu yolculukla ilgili açıklamalarda bulunan Aksoy, “Bu yolculukta sadece yeni coğrafyalar keşfetmekle kalmadım, insanlarla olan etkileşimimle zengin bir deneyim kazandım.” dedi.

İlham Kaynağı: Bisikletle Dünya Turu

Murat Aksoy, yolculuğuna dair ilhamını lisedeyken tanıştığı bir gezginden aldığını belirtti. “Ben yıllar önce lisedeyken, Avrupalı bir gezginle tanıştım. Bu gezgin, bisikletiyle dünyayı geziyordu; bir doktordu ve İsviçre’den Hindistan’a gidiyordu. Geçtiği ülkelerin bayraklarını bisikletine yapıştırıyordu ve gerçekten hayatıma dokundu. Beş dakikalık bir görüşmeydi ama sonrasında "Bir gün belki ben de yaparım" diye düşündüm. Geçen sene, Facebook’ta dahil olduğum gruplardan birinde, bir motosiklet grubunda İngiltere’den Hindistan’a giden bir motosikletçi yardım istedi ve bir gecelik kalacak yer arıyordu. Onu evimde misafir ettim ve bütün gece sohbet ettik. Bu deneyim, 25-30 yıl sonra tekrar başıma geldi. O motorcuyu sabah uğurladıktan sonra, kafamda bir karar oluştu; dedim ki, "Artık zamanı geldi. Motor alıp yola çıkmalıyım.” diyerek hayalini gerçekleştirme arzusunu dile getirdi.

Zorlu Rota Seçimi

Aksoy, rotasını belirlerken kararlı bir şekilde düşündüğünü aktardı. “Rotamı Nepal olarak belirledim. Nepal, Türkler, Avrupalılar ve diğer birçok motosikletli gezgin için klasik bir rota. Avrupa’dan Nepal’e giden yol, İran, Pakistan ve Hindistan üzerinden devam ediyor. Ancak bu rota genellikle tek yönlü yapılıyor; çünkü geri dönüş ya aynı yoldan olmak zorunda ya da Çin, Afganistan, Türkmenistan gibi geçmesi zor ülkelerden geçmek gerekiyor. Bu nedenle kimse bu rotayı tam anlamıyla gerçekleştiremiyor. Afganistan çok tehlikeli, Çin ise oldukça zorlu bir süreç. Çoğu gezgin, motosikletlerini Nepal’den uçakla geri gönderiyor ve kendileri de uçakla geri dönüyor.

Diğer bir rota ise Türkiye’den Avrupa’ya başlayıp, Türkiye üzerinden geçen Pamir rotası. Bu rota, Gürcistan ve Rusya üzerinden devam edip, Orta Asya Cumhuriyetleri ve Tacikistan'ın Pamir dağlarına kadar ulaşıyor. Genellikle Avrupalılar bu rotayı gidiş-dönüş olarak yapıyor. Benim planım, Nepal’e ulaşıp oradan kara yolu ile geri dönmekti. Ancak bunun için Afganistan’dan geçmem gerekiyordu. Bu yolculuğun zor ve tehlikeli olduğunu biliyordum. Daha önce bu rotayı kullanan birini bulmak için çok araştırdım; ancak maalesef ulaşamadım. Muhtemelen Afganistan’ı güneyden kuzeye geçen ilk motorcu benim. Böylece kendi rotamı Nepal rotasını Pamir rotası ile birleştirmiş oldum. Yani gidiş rotam Nepal, dönüş rotam ise Pamir’den Türkiye’ye dönecek şekilde planlandım.” dedi.

Ulaşım ve İletişim Zorlukları

Motosikletle seyahat etmenin getirdiği zorlukları detaylandıran Aksoy, “Ulaşım kısmı özellikle İran ve Pakistan’da, 20-25 günlük çöl geçişi sırasında çok zordu. Sıcaklık 50 dereceye kadar çıkıyordu. Daha sonra Nepal’e vardığımda dağ yolları beni bekliyordu. İki ana şehir arasındaki yollar bile topraktı,” dedi. Yüksek irtifa hastalığı ve muson yağmurlarının zorlukları da onun için büyük engellerdi. “Muson yağmurlarında sürmek, itfaiye hortumuyla karşıdan su tutuluyormuş gibi hissettiriyordu. 8-10 saatlik yolculuklar yaparken bu, oldukça yıpratıcıydı,” ifadelerini kullandı.

Güvenlik Endişeleri ve Zor Zamanlar

Aksoy, Afganistan geçişinin güvenlik açısından çok zorlu olduğunu vurguluyor. “Taliban her yerde. İnsanların sizin hakkınızdaki düşüncelerini bilmiyorsunuz. Her an bir tehlikeyle karşılaşabileceğinizi biliyorsunuz,” diyor. Ancak bu korkuya rağmen, geri dönmeyi düşünmediğini belirten Aksoy. “Hedefime ulaşmalıydım. Bunu başarmak için her zorluğu göze aldım,” diye ekledi.

İnsanlarla Kurduğu İlişkiler

Yolculuğu sırasında yerel halkla kurduğu etkileşimlerin de kendisine kattığına dikkat çeken Aksoy, “Motosikletle durduğunuzda insanlar hemen sizinle sohbet etmek istiyor. Bu, bana inanılmaz bir perspektif kazandırdı. Yabancı bir ülkede birine güler yüzle yaklaşırsanız, karşılık alıyorsunuz. Birçok kişi beni evine davet etti, yemek ısmarladı.” ifadeleriyle, insanların sıcaklığı ve misafirperverliğinin, yolculuğunu daha anlamlı hale getirdiğini belirtti.

Türk ve Müslüman Olmanın Getirdiği Avantajlar

Aksoy, Türk ve Müslüman olmanın yolculuğunun Pakistan bölümünde kendisine büyük avantaj sağladığını belirtti. Aksoy, “İran, Türkiye’den sonra girdiğim ilk ülkeydi ve oldukça misafirperver bir yer. İranlılar, tüm dünya vatandaşlarına karşı oldukça sıcak bir yaklaşım sergiliyor. Ancak Pakistan, özellikle Türkler için farklı bir deneyim sundu. Motosikletle durduğumda veya sohbet ettiğimde, Müslüman ve Türk olduğumu duydukları anda her şey değişiyordu. Pakistan için ayırdığım konaklama ve yeme içme bütçesinin neredeyse tamamını harcamadım; çünkü her gün beni misafir ettiler. Bazıları motosikletçiydi, bazıları ise onların arkadaşlarıydı.

Pakistan’a girdiğim andan itibaren, 1500 km boyunca beni devletin sağladığı polis eskort etti. Önümde bir araç, arkamda silahlı muhafızlar, güvenli bölgeye ulaşana kadar benimle birlikteydiler. Bu süreç, Pencap eyaletine kadar yaklaşık üç gün sürdü ve bu süre zarfında durmam yasaktı; sadece polis karakollarında kalabiliyordum. Üç gün sonunda, "Artık güvenli bir bölgedesin, kendi başına sürebilirsin," dediler.

Sonrasında, Facebook’tan beni takip eden bir Pakistanlı motosikletçi, "Burada seni bir arkadaşım misafir edecek," dedi. Tanışacağım kişiyle ilgili kafamda bazı soru işaretleri vardı, ancak beni harika bir şekilde ağırladılar. Zor şartlar altında yaşayan bir bölgede, çok iyi bir konaklama sundular. Sohbetimizin ardından ertesi gün 350 km yolum vardı ve bana, "Yarın akşam başka bir doktor arkadaşımız seni misafir edecek," dediler. Bu şekilde, bir hafta boyunca her gün bir öncekinden tanıdık birine ulaştım. Konaklama veya yeme içme için hiçbir masrafım olmadı.

Pakistanlılar, Türk olduğumu duyduklarında hemen beni ellerinin üzerinde tutuyorlardı. Bunun bir nedeni de, Pakistan halkının %99’unun, eğitim seviyesi ne olursa olsun, Türk dizilerini izliyor olması. Bu, kültürel bağların güçlü olmasına katkı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

Gelecek Seyahat Planları

Aksoy, gelecekteki yolculuk hedeflerini de paylaşıyor. “Bir sonraki rotam muhtemelen Norveç’in kuzeyi, Nordkapp olacak. Bu yaklaşık 15.000-16.000 km bir yolculuk. Sonrasında ise Güney Amerika’yı motosikletle geçmeyi düşünüyorum. Bu da en az 5-6 ay sürecek,” dedi. Aksoy, bu maceraların ona sunduğu yaşam tecrübelerinin çok değerli olduğunu belirtti.

Aksoy’dan Gezginlere Tavsiyeler

Aksoy, motosikletle uzun yolculuk yapmayı düşünenlere önemli tavsiyelerde bulundu. “En önemli şey, iyi bir planlama yapmak. Hangi coğrafyalardan geçeceğiniz, nerede kalacağınız gibi detayları önceden bilmelisiniz. Mental olarak da bu yolculuğa hazır olup olmadığınızı sorgulamanız önemli,” dedi.

“Her anı zorlu ama aynı zamanda muhteşemdi. Bu, kendi hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biriydi.” diyerek yolculuğunun kendisine kattığı derin anlamı özetledi.

Aksoy, “İlk Vizeyi Eşimden Aldım”

Murat Aksoy, 25 yıllık evliliği boyunca eşiyle birlikte gezmenin hayatlarının bir parçası olduğunu vurguladı. Uzun bir yolculuğa çıkarken karşılıklı anlayışın önemine değinen Aksoy, “Eşimle birçok seyahatimizi birlikte yapıyoruz. Ancak, böyle bir yolculuğa çıkmak için onun hoşgörüsüne ihtiyaç duydum.” dedi.

Aksoy, özellikle Afganistan, Hindistan ve Nepal gibi ülkelere vize alırken eşinin desteğinin kritik olduğunu ifade etti. “İlk vizeyi evden aldım; sonrasında diğer bürokratik engeller daha kolay aşılmaya başladı. Eşime bu süreçteki anlayışı için teşekkür ediyorum,” şeklinde konuştu.

Aile babası olmanın getirdiği sorumluluklara da değinen Aksoy, Hindistan ve Nepal’de 5000 metre üzerinde hastalandığını ve durumunu ailesiyle paylaşamadığını aktardı. “Yüksek irtifa hastalığı nedeniyle dehidre oldum. O dönemde Instagram üzerinden paylaşımlar yapıyordum, ama evdekileri endişelendirmemek adına hastalığımı paylaşamadım. Neyse ki, sonra toparladım,” dedi. Aksoy, bu tür zorlukların yolculuğun bir parçası olduğunu belirtti.